GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 19 Ekim Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç'in 15'inci ölüm yıl dönümüne, Mardin'in Dargeçit ilçesinde şehit edilen Çorumlu hemşehrisi Muhammet Çoban'a Allah'tan rahmet dilediğine ve Celal Adan'a Meclis Başkan Vekilliği görevinde başarılar dilediğine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:9
Tarih:23.10.2018

EROL KAVUNCU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bosna kahramanı, büyük devlet ve dava adamı Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç'in ölümünün 15'inci yıl dönümü nedeniyle söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Milletlerin, devletlerin kaderini belirleyen tarihî olaylar yanında liderler de vardır. Bu liderler kendine inanmış, güvenmiş halkına önderlik ederek onları, en koyu karanlıklardan, en dehşet ateşlerden, en korkunç ölümlerden, en bitmez ve akıl almaz zulümlerden çekip çıkarmışlardır. Bu yüzden de isimleri o milletin en başta kalbine ve daha sonra da tarihine altın harflerle yazılmıştır. İşte, Aliya İzzetbegoviç insanlık adına hayatı boyunca verdiği eşsiz mücadeleyle hem mazlum ve mağdur Bosna halkı için hem de İslam coğrafyası ve insanlık için kutup yıldızı hâline gelmiştir.

Üsküdarlı bir Türk kızının torunu olarak 8 Ağustos 1925 tarihinde Bosna Hersek'in Bosanski Şamats kasabasında dünyaya gelen İzzetbegoviç'in hayatının her anı örnek alınacak bir mücadele destanıdır. Aliya sadece bir siyasetçi, bir düşünür ve aksiyon adamı değildir; merhum Aliya bunların tamamıdır, hatta çok daha fazlasıdır ve ötesidir. O, sırf Müslüman olduğu, Müslümanca düşündüğü için atıldığı zindanda fikrini ilmek ilmek dokuyan genç bir mütefekkirdir. O, yüreğinin bir yarısında Bosna'yı, diğer yarısında Fas'tan Endonezya'ya, Bosna'dan Türkistan'a bütün İslam dünyasını taşıyan bir gönül adamıdır.

1970'lerin kasvetli ortamında kaleme aldığı İslam Deklarasyonu'yla Aliya, İgman Dağı gibi yükselen bir öz güven abidesidir. O, savaş meydanlarında cesur bir asker, ailesine müşfik bir baba, arkadaşlarına aziz bir dost, milletini bağımsızlığa taşıyan Bilge Kral'dır. Biz Aliya'yı "Ölmeye hazır olan insanlar, ölmeye hazır olmayanlara karşı galip gelirler." tespitleriyle tanıyoruz. Biz onu "Ey teslimiyet, senin adın İslam'dır." niyazıyla biliyoruz. Biz Aliya'yı "Her şeye kadir olan Allah'a ant olsun ki köle olmayacağız." haykırışıyla biliyoruz. Biz onu "Balkanlar ülkesinde kendilerini özgür hissedenler sadece Allah'tan korksunlar, gururlu olsunlar, çok çalışsınlar, gerçeği konuşsunlar." vasiyetiyle biliyoruz. Biz o büyük gönül insanını, vefatından birkaç gün önce yazdığı "Dik dur, yıldızların altında nasıl başın eğik durursun? Hangi yoldan gidersen git sonunda ölüm bekliyor ve her şey felaketle sonuçlanıyor. Sen de öleceksin, bu dünya da ölecek, bu yüzden dik dur." mesajıyla hatırlıyoruz. Elbette, onun gibi çok yönlü birisini tarif etmek, birkaç cümleye bunu sığdırmak kolay değildir. Bizim için Aliya İzzetbegoviç'in en büyük eseri Bosna, en önemli mirası da asaletidir.

Komünist rejimin tüm şiddetiyle üzerine geldiği ilk gençlik yıllarından 78 yaşında son nefesini verdiği ana kadar her tavrında, her söyleminde Müslüman'a has vakar, öz güven ve tevazu vardır. Her daim Müslüman olmanın, Müslümanca yaşamanın mücadelesini vermiştir. Aliya, Batı karşısında eğilmektense ölmeyi tercih edecek kadar asildir. "Avrupalı bir Müslüman'ım." derken de "Ben Avrupa'ya giderken kafam önümde, eğik gitmiyorum." der. "Çocuk, kadın, ihtiyar öldürmedik." derken de sadece ve sadece hakikati haykırır. Çünkü Batı yediden yetmişe herkesi öldürdü ve hâlen de öldürüyor. Aliya'nın, "medeni" denilen Avrupa'nın göbeğinde, tüm dünyanın gözü önünde tam üç buçuk yıl boyunca yüz binlerce vatandaşı vahim bir şekilde öldürülmüştür. Srebrenitsa aslında bunlardan bir tanesi idi. O, Srebrenitsa'da tarihin en utanç verici soykırımlarından birine şahit oldu. Birleşmiş Milletlerin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa'ya sığınan çoğu kadın ve çoğu çocuk 8.372 kişi Hollandalı paralı askerler tarafından ölüme mahkûm edildi. O "Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir." diyordu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekili.

EROL KAVUNCU (Devamla) - Oysa celladına âşık olanlar gibi kurtuluşu, sözde medeni, tek dişi kalmış canavar olan Batı'da arayanlar, ona benzemek için can atanlar, kendi geçmişlerini inkâr edenler, ülkelerini ve iradelerini onlara peşkeş çekenler onun şu sözünü hatırlamalıdırlar: "Bunu hiç unutma evlat, Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı, devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kurulmuştur." Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ifadeleriyle "Avrupa Bosna'da ölmüş, Suriye'de gömülmüştür. Sahile vuran masum çocuk bedenleri ise Batı medeniyetinin mezar taşlarıdır."

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken vefatının 15'inci seneidevriyesinde iman, ahlak ve teslimiyet abidesi Aliya İzzetbegoviç'i saygı ve minnetle anıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EROL KAVUNCU (Devamla) - Ayrıca, bugün, terör örgütü tarafından Mardin Dargeçit bölgesinde şehit edilen Çorumlu hemşehrim Muhammet Çoban'a da Rabb'imden rahmet ve mağfiret, ailesine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.

Ayrıca, görevinizde başarılar diliyorum Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sağ olun, çok teşekkür ederim.