| Konu: | (10/340) No.lu Emeklilikte Yaş Şartını Sağlayamayan Vatandaşların Yaşadıkları Sorunların İncelenerek Bu Sorunlara Karşı Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergenin Ön Görüşmeleri Münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 24.10.2018 |
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli üyeler; tekrar merhaba.
Parlamento açıldığından beri yani son iki gündür bayağı haraketli günler yaşıyoruz. İlk defa -soru önergelerimize zaten hiç yanıt verilmiyor- bir araştırma önergesi 4 partinin verdiği destekle kabul edildi. Şimdi bu sıralar boş, on beş yirmi dakika sonra mesaj geldiğinde tıklım tıklım dolacak. Böyle bir duyarsızlık olamaz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bu arkadaşlara baktığımızda, bu insanları dinlediğimizde her gün yüzleşiyoruz, az önce bile baksak, şu anda cep telefonlarını açsak, sosyal medyaya baksak ne biçim yazılar çıkıyor, ne biçim dilekler geliyor. Eminim, hepsi size de geliyordur.
Biz kimseye kıyak yapmak istemiyoruz, kimseye avanta vermek istemiyoruz. 4 parti -az önce arkadaşımız da söyledi- bir partilerüstü, siyasetüstü... Gerçekten hakları gasbedilen -ve sizler tarafından sürekli "sosyal devlet" kavramı dile getirilen- bu insanların yaşa bağlı değil, bu insanların güne bağlı değil, prime bağlı değil, bu insanların yasaya bağlı değil, tümüyle keyfiyete bağlı bir şekilde yapılan düzenlemeyle hakları resmen gasbedilmekte.
Bakın, bu gasplar öyle bir hâle gelmiş ki tanımlamasını yaptığımızda "israf" kelimesini kullanıyoruz, "bütçede yetersizlik" diyoruz, bir yığın sorun dile getiriyoruz. Az önce konuşmamda da dile getirmiştim, Avrupa'yla kıyaslama yapıldığında -yaşam süresi kısmında- Türkiye'nin yarısının zaten 65 yaşa gelmeden ciddi bir problemi oluyor.
Az önce buradaydım, Sayın Bakan, siz baksaydınız, buradaki tabloyu da size gösterebiliriz yine, bu bizim rakamlarımız değil, Türkiye İstatistik Kurumunun rakamları. Madem Avrupa'yı örnek veriyoruz, peki Avrupa'daki kazançları niye örnek vermiyoruz? Yaşamı örnek veriyoruz, o zaman Avrupa'daki memur ne kadar alıyor, işçi ne kadar alıyor, emekli ne kadar alıyor, asgari ücretli ne kadar alıyor; bunlara da değinelim. Bunlara değindikten sonra bunları da yerine getirelim.
Şimdi, bakın, biz bunu yapmadığımızda, bunu dile getirmediğimizde, Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı davrandığımız gibi, resmen insanlara bir ihsan ve lütuf gibi yaklaşmaktayız, sanki onları muhtaç edip bir şeyler verecekmişiz gibi. Nedense işçi, köylü, çiftçi bir şey istediğinde, memur bir şey istediğinde hemen "İsraf, bütçe yetersiz, bütçe kısıtlı." diyoruz ama uçan saray alabiliyoruz, deniz kenarında saray açabiliyoruz, sarayda temsilî giderler verebiliyoruz. Son dönemde -ilerde tekrar biz bir araştırma önergesi vereceğiz- eski vekillere, ilçe başkanlarına, gençlik kolu başkanlarına, bir yığın kişiye özel araç, özel koruma, bir yığın şey... Resmen, artık, özel güvenlik ve özel korumalar için her türlü harcama var, emekliliğini hak etmiş, primini yatırmış, prim sayısını doldurmuş, gününü doldurmuş insanlara siz bunu vermeye yanaşmıyorsunuz, buna itiraz ediyorsunuz. Ama, temsilî ağırlamaya gelince, sarayın temsilî ağırlamasına gelince, zaten bilmiyoruz ne kadardır, hatta ismini bilmediğimiz içecekler, gıdalar dağıtılıyor. En son temsilî ağırlamalarla ilgili bir soruya verilen yanıt, geçmiş dönemde, 364 milyon; bunların ne olduğunu zaten kimse bilmiyor. Ama, biz biliyoruz ki milyonlarla ifade edilen kira giderleri var, milyonlarla ifade edilen taşıt giderleri var. Artık, gazetelerde, medyada taşıt giderleri sadece kamuda çalışanlara değil, kamuda çalışanların eşlerine tahsis edilen lüks araçlar dile getiriliyor, lüks araçlar içinde şoförlerle herkes gezmeye çalışıyor.
Bakın, arkadaşlar, bu insanlar sadece emekli olamadıkları için, yaşa takıldıkları için, ileri yaşta oldukları hâlde iş bulamıyorlar ve sağlık haklarından da mahrumlar. Bir taraftan biz, "Sosyal Güvenlik Kurumu" diyoruz, ismini de "sosyal" koymuşuz, "güvenlik" koymuşuz, insanları sosyal güvencesiz bırakmak için sanki çaba harcıyoruz, bu yasayı lehe değil aleyhe kullanmış oluyoruz. Zaten Sosyal Güvenlik Kurumu çökmüş, Sosyal Güvenlik Kurumunda ciddi bir parasızlık söz konusu, ciddi bir kambur söz konusu; SGK'de herkes mutluluk için, refah için çalışması gerekirken bakıyoruz ki giderek bu emeklilerin hakkı gasbedilerek mutsuzluk için bir ortam yaratılıyor ve sosyal güvencelerinden yoksun bırakıyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanı bunu dile getirdiğinde, işte, külfet oluyor ama Sayın Cumhurbaşkanı 46 yaşında SSK'den emekli oluyor, 52 yaşında da Emekli Sandığından emekli oluyor. Yani kendisinin yaşadığı, kendisinin bunu alırken hoş gördüğü şeyi bugün hak etmiş insanlara bunu vermemesi de ayrıca tartışılması gereken bir konu. Yani, acaba, bu sosyal devlet anlayışı aç mı bırakmak istiyor? Hak vermek mi istemiyor? Muhtaç etmek mi istiyor? Bakın, Türkiye'de 2015 yılında bir dernek kurulmuş, Emeklilikte Yaşa Takılanlar Derneği; bunlar dernek kurmuşlar ve üç yıldır bu mücadeleyi yürütüyorlar, şu anda bizi de izliyorlar, sabahtan beri bu önergeyi takip ediyorlar. Kimse onların ciddiyetini, yaşadıkları sıkıntıları dikkate almıyor, bir keyfiyete dönüştürüyor. Eğer bu sorunları bizim keyfiyetimize göre, sadece kendimize ait düşüncelerle ele alırsak hiçbir zaman gelecekte ülkemizi hiçbir yere götüremeyiz.
Bir diğeri, Meclisin idaresi var, Meclisin getirdiği bir tablo var. Biz burada bu oylama yapılırken karşı çıkmaya kalktığımızda, karşı çıkışta öyle bir tablo yaşadık ki sanki ihanet edermişizcesine bir tablo yaratılmak istendi. Aslında ihanet tablosu buradaydı. Neden buradaydı? Bu insanlar hak ettikleri şeyi alamıyorlar, hak ettikleri durumu alamıyorlar.
Biz bunun bütçeye bir yük olmadığını düşünüyoruz; tam tersine, bunların haklarının verilmesinden yanayız. Bu dönemde de -geçmişte bu konuda birçok kez verilen önergeye destek verdiğimiz gibi- emeklilikte yaşa takılanların sorunlarının araştırılmasını istiyoruz. Zaten, araştırmadan niye çekiniliyor onu da anlamış değiliz. Çünkü bu olay araştırılacak, gerçek durum ortaya çıkacak, gerçek durum doğrultusunda da biz ne gerekiyorsa onun yapılmasından yana taraftarız.
Sonuç olarak, İYİ PARTİ'nin getirmiş olduğu ve hepimizin desteklediği, Meclisten geçen bu araştırma önergesinin kısa sürede komisyonlarının oluşturulması, gerçek durumun ortaya çıkarılması, emekliliği hak eden insanlara bir an önce emekliliğinin verilmesi için bütün çalışmalara katılmak istiyoruz. Lütfen bu konuda herkes elini vicdanına koysun, lütfen herkes sorumluluğunu alsın, lütfen herkes kendi seçim bölgesinde çalışmaları yürütürken insanların getirdiği dilekleri yerine getirsin ve bunu lütfen şu şekilde ele alalım: Bu insanlar bir keyfiyet istemiyor, bu insanlar bir avanta istemiyor, bu insanlar bir ayrıcalık istemiyor; bu insanlar kendilerine ait haklarını, yıllarca yatırdıkları primleri, yıllarca çalıştıkları emeklerinin ve alın terlerinin hakkını istiyorlar. Bu insanlar bu saatten sonra... Ta 1999'dan bugüne kadar aradan geçen süre içerisinde bu işe takılanların hepsi -çocukları, eşleri, aileleri- mağdurlar. Bu mağduriyeti kimse yaşatmak zorunda değildir. Bir vicdani sorumluluktur. Bu meseleyi vicdanla ele aldığımızda, kendi kalbimize, kendi vicdanımıza baktığımızda onlarla beraber çalışmamız lazım, onlara destek olmamız lazım. Bu destek konusunda da hepimize görev düşüyor. Gereğinin yapılması için de hepinize saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)