| Konu: | 701 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/4) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 30.10.2018 |
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20 Temmuz 2016'da ilan edilen OHAL'in üzerinden yirmi yedi ay geçti. 18 Temmuz 2018'de kalkan OHAL döneminde, siyasi iktidar OHAL ilanıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çok rahat hayata geçirilebilecek birçok düzenlemeyi kanun hükmünde kararnameler yaparak, Meclisin gündeminden kaçırarak kendi ihtiyaçları doğrultusunda yürürlüğe koymuştur. Bugüne kadar çıkarılan 34 kanun hükmünde kararnamenin içeriğine baktığımızda, yapılan düzenlemelerin büyük bölümünün darbe girişimiyle uzaktan yakından ilgisinin olmadığını görmekteyiz. Mesela, Karayolları Trafik Kanunu'nda yapılan değişiklikler, kış lastiği uygulamasında belediyelere verilen yetki, köy korucularının unvanlarında yapılan değişiklikler vesaire gibi.
Değerli milletvekilleri, OHAL döneminde yayınlanan 34 kanun hükmünde kararnameyle toplam 125.806 kamu görevlisi ihraç edilmiş, 16.423 askerî öğrenci atılmış, 2.906 kurum kapatılmıştır. Mağdurlarla ilgili yapılan araştırmalara göre, kanun hükmünde kararnameyle atılan kişilerin yüzde 92'si üniversite mezunu, yüzde 65'i işsiz, atılanların yüzde 88'i psikolojik sorun yaşamaktadır. Yine, kanun hükmünde kararnameyle atılanların geliri daha önceden 3-4 bin lirayken bugünlerde 500 liraya düşmüştür. Birçoğu SGK'sız çalışmaktadır. Yüzde 50'si mahalle veya kentini terk etmiştir. Ülkenin iç ve dış politikaları, genel siyasi atmosferinde OHAL'in kendi doğasından kaynaklanan yasaklar, keyfîlikler ve hak ihlalleri artmıştır. İktidar kendisi için tehdit olarak gördüğü kişileri OHAL'i kullanarak tasfiye etmiş; Anayasa, yasalar ve uluslararası hukuka göre karar vermesi gerekenler mevcut tanımlanmış görevlerini yapmak yerine hukuki niteliği ve içeriği tartışmalı kararlar alarak keyfîliklerini sergilemişlerdir. OHAL keyfîliği o kadar artmıştır ki yerel mahkemeler Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararlarını bile uygulamama cesaretini gösterebilmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, dostu kalmayan ülke hâline getirilmiştir. "Kimsenin toprağında gözümüz yok." dense de herkesle düşman olduk ve savaşa girmek zorunda kaldık. Erdoğan'ın hayali düşmanlar yaratıp sonra da bunlarla kavga etmesi ve "Ülkemiz tehlikede, beka sorunu var, herkes bize düşman, bizi yok etmek istiyorlar." söyleminin "Ana vatan tehlikede, tüm ülkeler bizi yok etmek istiyor, düşün peşime." diyen Hitler söyleminden bir farkı var mıdır? Kendi iktidarını koruyabilmek için OHAL'i olağan rejim hâline getiren, özgürlükleri askıya alan, devlet bütçesini kendi kasası gibi kullanan, Anayasa'yı, yasaları ihlal eden iktidar ve Cumhurbaşkanı var Türkiye'de. Anayasa'nın 2'nci maddesi "Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir." der. Ancak ne demokrasi kaldı ne hukuk kaldı ne de laiklik kaldı. Demokrasi demek, farklı görüşlerin özgürce ifade edilmesidir. Hukuk ve adalet demek, evrensel değerlere, hak, hukuk ve vicdana göre hiçbir kurum ve kişiden etkilenmeden karar verebilmektir. Türkiye'de hukuk Erdoğan'ın talimatlarına bağlanmış, siyasi iktidarın emrine girmiştir. Alt mahkemeler üst mahkemelerin kararlarını tanımamaktadır.
Değerli milletvekilleri, öte yandan, OHAL dönemindeki ekonomik sorunları ele alırsak, iş dünyası OHAL'den en çok etkilenenler arasındadır. Özellikle, KHK'lerle OHAL ilanının gerekçesi dışında ekonomiyle ilgili düzenlemeler de yapılması yerli ve yabancı firmalar için risk ve belirsizlik oluşturmuştur. Belirsizliklerin artması yatırımların da yavaşlamasına, askıya alınmasına sebep olmuştur. FETÖ'yle yapılan mücadele tamamen sözde kalmış, son dönemde, Fetullah Gülen'i son bin yılın büyük Türk büyüğü ilan edenlerin eşleri son kararnameyle bir hafta önce vali olarak atanabilmiştir. Elimizdeki kitapçığı incelediğimizdeyse "Rütbesi alınan subaylar" kısmında 589 subayın rütbesi alınmış, bunlardan 508'i 2002 yılından sonra yani AKP iktidarında hizmete alınmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Efendim, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bahşi.