| Konu: | (10/242, 349, 392, 394, 397, 401) No.lu Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim Bozukluklarının Yaygınlığının Tespiti ile İlgili Bireylerin ve Ailelerinin Sorunlarının Çözümü İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 06.11.2018 |
MAHİR POLAT (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Divan, sayın milletvekilleri; ne sevindiricidir ki benim açımdan, tüm grupların ortak olarak gündeme aldıkları Down sendromu, otizm ile diğer gelişim bozukluklarının tespiti ve çözümüyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Bundan dolayı tüm gruplara teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bugüne kadar bu konularla ilgili birçok kez araştırma önergesi vermiştik. İlk defa, bu önergelerin kabul edileceğine dair derin bir umut beslemekteyim.
Sayın milletvekilleri, ben bugün daha önce araştırma önergesi de verdiğim otizmle ilgili konuşacağım. Otizm, doğuştan gelen ve bireyin hayatı boyunca devam eden bir rahatsızlık, bir gelişim bozukluğudur, bir ruh hastalığı değil, nörolojik bir bozukluktur, beynin yapısını ve işleyişini etkileyen, sinir sistemindeki sorunlardan kaynaklanır ve yaşamın ilk üç yılında tespit edilebilen bir rahatsızlıktır. Otizme her çeşit toplumda, ailede, ırkta rastlanmaktadır. Erkeklerde otizmin görülme sıklığı 4 kat fazladır. Ancak üzülerek söylüyorum ki hâlâ ülkemizde otizmden haberi olmayan insanlarımız vardır, daha acı veren durum ise eğitimcilerimizin birçoğu otizmle ilgili tam olarak bilgi sahibi değillerdir. Bunun nedeni de açık, maalesef, Millî Eğitim ve Sağlık Bakanlığımızın bu konularla ilgili yeterli çalışma yapmamasıdır.
Dünyada her 68 çocuktan 1'inde otizm görülüyor, her yirmi dakikada bir 1 çocuğa otizm tanısı konuluyor. Türkiye'de ise bu hastalık yeterli derecede bilinmemekte, otizmli birey sayısına ilişkin net bir veri bulunmamaktadır. Önceki yıllarda yapılan araştırmalara göre Türkiye'de 550 bin civarında otizmli birey bulunduğu tahmin edilmektedir. 0-14 yaş grubundaki otizmli çocuk sayısı ise 140 bin olarak öngörülmektedir.
Otizmin tedavisi erken tanı ve sürekli eğitimle mümkündür. Araştırmalara göre otizm, sosyal etkileşim, iletişim ve davranış sorunlarıyla da kendini gösteren bir gelişimsel yetersizliktir. Uygun eğitsel düzenlemeler yapılmadığında otizm, bireylerin kendilerinin ve çevresindekilerin yaşamlarını her yönden olumsuz etkileyen ve yaşam boyu süren bir yetersizlik hâline gelmektedir. Gerekli eğitsel önlemler alındığında ise pek çok otizmli çocuk söz konusu yetersizlikleri çeşitli oranlarda aşabilmekte, hayatını normal geliştiren çocuklarla belli oranlarda kaynaşabilmektedirler.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde otizmli bireylerin eğitimi konusunda çok ciddi eksiklikler yaşanmaktadır. Otizmli bireylerin eğitim sürecinde yaşadıkları sıkıntılar sadece kendilerini değil, ailelerini ve onlara bakmakla yükümlü olan kişileri de doğrudan olumsuz etkilemektedir. Başka bir ifadeyle, otizmli bireyler nedeniyle aileler haklı olarak hayatlarını onlara göre düzenlemek zorunda kalmaktadırlar. Eğitim ile diğer alanlardaki sorun ve sıkıntılar yaşayan, önemli mağduriyetler yaşayan kişi sayısı ülkemizde 2 milyon kişiyi geçmektedir. Bilindiği üzere, 2016 yılında zihinsel engelli öğretmenler, işitme engelli öğretmenler, görme engelli ve üstün zekâlı öğretmenler "özel eğitim öğretmeni" olarak adlandırılmakta ve bu öğretmenler Millî Eğitim Bakanlığı tarafından özel eğitim kurumlarında görevlendirilmektedirler fakat bunların ataması yeterince yapılmamakta. Yıllara göre baktığımızda, 2015 yılı Şubat ayında 15 bin kontenjanın 357'sinin, 2015 Ağustosunda 37 bin kontenjanın 1.579'unun, 2016 yılı Şubat ayı 30 bin kontenjanın 376'sının, 2016 yılı Ekiminde 15 bin kontenjanın 502'sinin, 2017 yılı Ağustos ayı atamasında 20 bin kontenjanın 432'sinin, 2018 yılı Temmuzunda 20 bin kontenjanın 664'ünün bu eğitim branşına ayrıldığı görülmekte.
Geçmiş geleceğin göstergesi olduğundan, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı var olduğu sürece bu öğretmenlerin atanma oranının ortalama yüzde 2 düzeyinde olduğu görülmektedir. Ancak dünyada 68 çocuktan 1'inin otizmli doğduğu, her yirmi dakikada 1 çocuğa otizm tanısı konulduğu yerde bu atamalar yeterli değildir. Bu bağlamda, mağdur olan binlerce otizmli çocuk, aileleri ve onlara yardımcı olan öğretmenlerimiz için zaman kaybetmeden çözüm bulmak zorundayız.
Sağlık Bakanlığının bir an önce otizmle ilgili bir veri tabanı oluşturması gerektiğini, Millî Eğitim Bakanlığının da bu elde edilen veri tabanına göre uygun eğitim planlaması yapması gerektiğini düşünmekteyiz. Çünkü otizmli çocukların topluma kazandırılması için 3 yaşından itibaren eğitim planlamalarının yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, otizmli çocukların eğitimleri bireysel yapılmalı, daha sonra grup eğitimlerine katılmaları sağlanmalıdır. Türkiye'de mevcut okullarda özel eğitim verilecek sınıfların yeterli olmadığı ortadadır. Yeni planlanan okullarda da bu tip sınıfların olmadığı gözlemlenmektedir. Özellikle yoksul aile çocukları bu yüzden eğitim alamamaktadırlar.
Otizmli çocukların bakımının yorucu olduğu ve uzun zaman aldığı, bu nedenle anne, babanın kendileri ve diğer çocukları için yeterince zaman ayıramadıkları ve yapmak istedikleri birçok şeyden vazgeçtikleri ortadadır. Bu sorunu ortadan kaldırmaya yönelik, ebeveynlerin otistik çocuklarına bakılabilecek gündüz bakımevlerinin oluşturulması aileleri rahatlatacaktır, böylece kendilerine ve diğer aile üyelerine zaman ayırabileceklerdir. Maalesef, ailelerin, çocuklarının gelecekteki durumlarının nasıl olacağı, nerede kalacakları, bakımlarını kimin yapacağı ve nasıl yaşam sürdürecekleri konusunda haklı endişeleri bulunmaktadır. Ailelerin endişelerini en aza indirmeye yönelik olarak bu çocuklar için sosyal hizmet uzmanlarından oluşan özel eğitim merkezleri ve çocuk psikiyatri kliniklerinin sayısının ülkemizde artırılması gerekmektedir.
Otizmli çocuklara biz engel olmadığımız sürece onların önlerinde hiçbir engel bulunmamaktadır. Erken teşhis konulan birçok otizmli çocuk, farklı başarı öykülerine imza atmaktadırlar. Bunlardan birisi de bugün üniversiteli olan Beril Zorlu isminde bir kızımız. Küçük yaşlardan beri fark edilen müzik yeteneği var. Maalesef, müzik eğitimine o dönem için uygun müzik eğitmeni bulunamadığından dolayı 13 yaşında başlıyor. Beril'in hızla gelişmesi, piyano çalmaya başlaması ise hayatına yeni bir yön veriyor. Yaklaşık yedi yıl piyano çalan Beril "mutlak kulak" denilen, referans ses verilmeden duyduğu sesin frekansını belirleyip doğru notalara dönüştürme yeteneğine sahip bir kızımız. Beril, 2016 yılında Kanada'da otizmli çocukların yarıştığı 6'ncı ANCA Festivali'ne katılıyor, orada sahne alıp 3'üncülük ödülü alarak Türkiye'ye dönüyor. Kültür Bakanlığı tarafından desteklenen "Müzik ve Engelsiz Yolculuğum" projesi kapsamında yurt içi ve yurt dışında birçok konser veriyor. Beril gibi çok sayıda çocuğumuz için zaman kaybetmeden gerekli adımları atmalı, onlara sahip çıkmalıyız.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; engellilerin istihdamı da çok büyük sorun oluşturmaktadır. Engellilerin iş gücüne katılım oranı incelendiğinde yüzde 78 oranında iş gücüne katılamayan engellilerle karşılaşmaktayız. İktidar tarafından engellilerin istihdamı konusunda verilen teşvikler yeterli olmamaktadır. Bu anlamda, iktidarın daha fazla engelli bireyin topluma kazandırılması konusunda yeterli destek vermesi gerekmektedir.
Sevgili milletvekilleri, ben doktor değil, psikiyatr değilim; ben burada bir baba olarak konuşuyorum. Hepimizin çocukları var. Bizlerin çocukları da biz eğitimlerini planlarken 68 çocuktan 1'i olarak doğabilirdi. Biz bu duyarlılıkla bu çocuklara, otizmli ve Down sendromlu çocuklara sahip çıkmak zorundayız. Bu duyarlılığı göstermezsek yarın yakınımızdaki çocuklar için başkaları duyarlılık göstermez diyorum. Bu konuya sizlerin de duyarlı yaklaşacağından eminim.
Engelsiz bir dünya dileğiyle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)