GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:15
Tarih:07.11.2018

CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin grup önerisi hakkında partim adına söz almış bulunmaktayım.

2016 yılının Ekim ve Kasım ayları Türkiye demokrasi tarihi açısından bir kara leke olarak tarihe geçti. 4 Kasım 2016'da dönemin HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve 11 milletvekili gözaltına alındı, bunu diğer gözaltıları takip etti.

Yine aynı tarihlerde FETÖ'cülükten hakkında soruşturma olan bir cumhuriyet savcısı Cumhuriyet gazetesine bir operasyon yaptı, çok sayıda gazeteci tutuklandı. Yani demokratik hayatımız abluka altına alındı.

Tam da bu dönemde Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi olağanüstü toplandı ve toplantının ardından bir bildiri yayınladı. Bildiride bugün görüştüğümüz araştırma önergesine konu olan HDP'ye yönelik operasyon ve Cumhuriyet gazetesine yapılan operasyon ele alınarak şu tespitte bulunulmuştu: "AKP, bugün de Mecliste milletvekillerini tutuklatarak teröre hizmet etmektedir. Hukuki süreçler tamamlanıp hüküm kesinleşmeden milletvekillerinin tutuklanması Anayasa'ya ve Anayasa Mahkemesinin içtihatlarına aykırıdır, bu hukuk dışı uygulamaya son verilmelidir." Özeti buydu bildirinin.

Bu net duruşumuzun ve tespitimizin doğruluğunu tarih bir kez daha haklı kıldı ama ne oldu biliyor musunuz? Adalet ve Kalkınma Partisinin genel merkez iradesi ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın başvurusuyla bendenizin de içinde bulunduğu Cumhuriyet Halk Partisinin genel merkez yöneticileri hakkında bu bildiriden dolayı yani demokrasi ve insan haklarını savunmaktan dolayı bir soruşturma başlatıldı.

Sayın milletvekilleri, elbette değerlendirmelerimiz var, tahminlerimiz, yargılarımız var ama biz yine de hukuku esas alarak konuşmak istiyoruz. Türkiye'de travmatik bir yargı sistemi oluşturulmaya başlandı. Özellikle ceza davalarında istisna olması gereken konular genel kural gibi bize sunulmaya başlandı. Dünyanın bütün modern hukuk sistemlerinde özellikle seçilmiş insanların vekâlet görevlerini yerine getirmelerini kolaylaştıracak düzenlemeler ve yorumlar yapılırken ülkemizde bunun tam tersi oluyor ve demokratik hayatımız darbe alıyor. Tutuklu yargılamanın koşulu vardır. Hele hele milletvekilleriyle ilgili, Anayasa'nın 83/2 istisna maddesinin dışında, herhangi bir şekilde tutuklama yargılama ya da yargılama yapmak mümkün değildir. Eskiden biz hukukçular bu davalarda "Şu aşamada tutukluluk sona erebilir." "Yurt dışı yasağı şu tarihlerde kalkabilir ya da kalkmaz." diye yargılarda bulunuyorduk. Şimdi geldiğimiz tablo itibarıyla bu yargıda bulunamaz hâldeyiz.

Bir gün milletin önüne atılıp kişiliğiyle oynanan tutuklular, bakıyorsunuz ertesi gün iktidar tarafından temizleniyor. Sayın milletvekilleri, temizlenme ve aklanma yargı kanalıyla kullanılması gereken bir haktır. İnsanların ne aklanmaları ne de aklanmamaları yürütmenin iradesi altında baskı altına alınamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Aydoğan.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Teşekkür ederim.

Adalet ve Kalkınma Partisi "millî irade" diyerek geldi. Millî iradenin unsuru olan yürütme-yasama-yargı arasındaki ilişkiyi yok ederek baskıcı bir rejim oluşturuldu.

Biz bu konuda çok netiz. Parti Meclisi üyemiz Eren Erdem'in tutukluluğu da bu durumdadır. Milletvekilimiz Sayın Berberoğlu'nun yargılanması da bu anlamda bir politik tutukluluktur. Tüm politik tutuklulara ilişkin aynı yargıyı ortaya koyuyoruz. Ne darbe ne dikta, yaşasın tam demokrasi!

Teşekkür ediyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aydoğan.