| Konu: | (10/361, 405, 406, 407, 410) No.lu Tıbbi ve Aromatik Bitki Çeşitliliğinin Korunmasında, Bunların Üretiminde ve Pazarlanmasında Karşılaşılan Sorunlar ile Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 07.11.2018 |
SELİM GÜLTEKİN (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde var olan tıbbi ve aromatik bitkilerin üretimi, satılması, kontrolü, ekolojik dengenin korunması ve bu konuda kadın girişimcilerin desteklenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması hakkında önerge sahipleri adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Dünyada ve ülkemizde gıda, baharat, boya, ilaç, kozmetik ve parfüm olmak üzere birçok alanda yaygın şekilde ham madde olarak kullanılan tıbbi ve aromatik bitkilere ilgi son yıllarda artarak devam etmektedir. Bu ilginin artışı tıbbi ve aromatik bitkilere ait pazarın da ekonomik açıdan çok yüksek rakamlara ulaşmasına sebebiyet vermektedir. Türkiye 3 önemli floristik bölgenin kesiştiği alanda bulunması nedeniyle geniş bir bitki çeşitliliğine, farklı iklimlere ve geniş yüzölçümüne sahip olması bakımından bu bitkilerin üretilmesinde önemli bir ticari potansiyele sahiptir. 2000'li yıllarda yapılan araştırmalar dünyada yayılış gösteren mevcut 422 bin kadar çiçekli bitki türünden yaklaşık yüzde 17'sinin tıbbi değer taşıdığını göstermektedir. Yine, Dünya Sağlık Örgütünün yayınladığı listeye göre bu rakam 20 bin civarındadır. Bunlardan da yaklaşık 5 bin tanesinin dünya ticaretinde dış alımı ve dış satımı yapılan ürünler olduğu kaydedilmektedir. Ülkemiz bu yönden önemli bir avantaja sahip bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütünün yayınlamış olduğu listede bulunan bitkilerden 1.700 tanesi ülkemizde yetişmektedir, daha da önemlisi bu bitkilerin büyük oranı endemiktir yani sadece ve sadece ülkemizde yetişmektedir. Bu durum ülkemizi dünya genelinde büyük bir yere sahip olan bu sektörün doğal bir parçası hâline getirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya pazarına sunulan tıbbi ve aromatik bitki droglarının neredeyse yüzde 90'dan daha fazlası doğadan yabani olarak toplanmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda gıda, baharat, geleneksel ve modern tedavi yöntemlerinin parçası olan tıbbi ve aromatik bitkilerin yoğun ve kontrolsüz toplamalar sonucu ekolojik dengede bozulmaya sebebiyet verdiği ve tıbbi bitki türlerinin yüzde 20'den fazlasının geleceğinin tehlike altında olduğu görülmüştür. Örneğin, Anadolu'da kardelen ve centiyan gibi endemik türler yok olma tehlikesi altındadır. Bu konuya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Endemik yani sadece ülkemizde bulunan bu kıymetli ürünlerin geleceğini de güvenliğini de sağlamamız gerektiğini düşünüyorum.
Yabani olarak toplanmış drogların etkin madde içeriği ve çeşitliliği, kültür koşullarında yetiştirilenlere göre ekseriyetle daha fazladır ancak dünya genelinde tıbbi ve aromatik bitkilerin yüzde 1'inden daha azının ekonomik anlamda kültürü yapılmaktadır. Kültür olarak üretmenin yabani toplamaya göre birçok avantajı vardır. Her şeyden önce, belirli standartlarda ve kalitede, sürekliliği olan bir üretim yapılır. Bu çalışmalar sonucunda yüksek verim alındığından, üretim maliyetleri de düşmektedir.
Türkiye'de ticareti yapılan tıbbi ve aromatik bitkilerin bir kısmı doğadan toplanarak, bir kısmı da kültür yapılarak üretilmektedir. Ada çayı, biberiye, defne, ıhlamur, ısırgan otu, kantaron, kuşburnu, meyan kökü, oğul otu, papatya, salep, yabani kekik doğadan toplanan önemli bitkilerdir. Kültürü yapılarak üretilen tıbbi ve aromatik bitkiler olaraksa kekik başta olmak üzere, ada çayı, nane, rezene, papatya, biberiye ve lavanta sayılabilir.
2000 yılında 50 milyar dolar büyüklüğünde olan küresel tıbbi ve aromatik bitkiler pazarı önemli bir artış göstererek 2018 yılında yaklaşık 200 milyar dolara ulaşmıştır. Dünyada tıbbi ve aromatik bitki üretiminde Çin, toplam üretim miktarının yüzde 57'sini gerçekleştirerek ilk sırayı almaktadır. Ülkemizse bu pazarda yüzde 0,6 üretimle 17'nci sırada yer almaktadır. 2012-2017 yılları arasındaki veriler baz alındığında, üretim alanında yüzde 10,3; üretim miktarı ton olarak yüzde 45 artmıştır. Verilerden anlaşılacağı üzere, Türkiye tıbbi ve aromatik bitkiler üretim ve ihracatında dünyanın en önemli ülkelerinden birisi olmasına rağmen, ihracat miktar ve değerini istenilen düzeylerde artıramamıştır.
Günümüzde tıbbi ve aromatik bitki olarak çok uzun yıllardan beri kullanılmakta olan birçok tür doğadan aşırı toplama nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu değerlerin hem yok olmasının önlenmesi hem de daha büyük ekonomik katkılar sağlayacak yeni türlerin bir an öne tarımsal üretime kazandırılması ekolojik dengenin korunması açısından da yarar sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Müdürlüğü tıbbi ve aromatik bitkiler konusunda 19 üniversite, 6 özel sektör, 1 sivil toplum kuruluşu ve 1 kamu kurumu olmak üzere toplam 27 adet projeyi
Toplam 27 adet projeyi 5 milyon 322 bin Türk lirası bütçeyle desteklemektedir.
TAGEM'e bağlı olarak çalışan araştırma enstitülerinin tıbbi bitkilerle yürütülen projelerine birkaç örnek vermek gerekirse Ankara'da bulunan Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsünde kekik, ada çayı ve çörek otu ıslah çalışmaları, Samsun'da bulunan Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünde tıbbi aromatik olarak değerlendirilecek ıhlamur tiplerinin belirlenmesi çalışmaları, yine, İzmir'de bulunan Ege Tarımsal Araştırma Ensitüsünde Ege Bölgesi tıbbi ve aromatik bitkiler çeşitliliğini geliştirme çalışmalarıdır.
2010 yılında Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünde Tıbbi Aromatik Bitkiler Araştırma Merkezi kurulmuştur. 430 bitki türünden oluşan koleksiyon bahçesi, 3 bin metrekare cam sera, 10 bin örnek analiz kapasiteli laboratuvar bulunmaktadır. Laboratuvarlarda mikrobiyal analiz, kimyasal analiz, fiziksel analiz yapılabilmektedir. Ayrıca ülkemizde iki yılda bir düzenlenen Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Sempozyumu'nun bu sene dördüncüsü uluslararası katılımlı olarak 2-4 Ekim 2018 tarihlerinde İzmir'de gerçekleştirilmiştir. Bu sempozyum sayesinde dünyadaki en son eğilimleri, bu konuda yapılmış araştırma sonuçlarını, sektör sorunlarını ve çözüm önerilerini değerlendirme konusunda imkân bulunmuştur.
Son dönemlerde tıbbi bitkilerin endikasyonunun belirtilerek kontrolsüz olarak satılması toplum sağlığını ciddi bir şekilde tehlikeye sokmaktadır. Piyasada satılan tıbbi bitkilerin gerçekten o bitki olup olmadığı konusunda şüpheler vardır. Toplanan bitki türlerinin doğru bitki olup olmadığı ancak bir uzmanın bitkiyi teşhis etmesiyle mümkün olabilir. Ayrıca, tıbbi bitkilerin etki gösterebilmesi için standardize olması gerekiyor yani bitkilerin doğru kısımları, doğru mevsimde, doğru saatte ve doğru bölgeden toplandıklarında standardizasyondan söz edebiliriz çünkü bitkilerin içerdikleri maddeler ekolojik şartlara göre değişmektedir. Çevrecilik açısından bakıldığında, bilinçsiz toplamayla biyoçeşitlilik azalabilir ve bazı türlerin nesli tükenebilir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplanılması ve üretiminin uygun kalite standartlarına göre yapılması sonrasında bu ürünlerin işlenmesi ve uzman kişilerce tüketicilerle buluşması da son derece önemlidir. Bu alanda ürünlerin, bitkiler hakkında eğitim almış ve gerekli donanıma sahip bir meslek grubu olan eczacılar kontrolünde ve yalnızca eczanelerde satılması yönünde bir sınırlandırma getirilmesi son derece önemlidir.
Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himayesinde yürütülen Sıfır Atık Projesi'nin de tüm ülkemizde uygulanmaya başlanmasıyla daha temiz, kaynaklarını daha verimli ve geri dönüşümlü kullanabilen bir Türkiye'yle bitki floramız da çeşitlenecek ve bu ürünlerin kalitesi ve verimliliği daha da artacaktır.
Araştırma önergemizin konularından birisi olan, kadınlarımızın doğasında var olan sevgi, emek, yetiştiricilik, bakım temelinden hareketle, ülkemizde yaklaşık yüzde 7 civarında olan kadın istihdamının artırılmasına yönelik, tıbbi ve aromatik bitkilerin kaliteli ve doğal ortamına zarar vermeden toplama, kültür çalışmalarının yapılması hususunda eğitimler verilebilir. Sosyoekonomik yönden topluma entegre olmaları, ekonomide aktif, üretken duruma geçerek sürdürülebilir gelire ulaşmaları amacıyla istihdam alanları oluşturulması ülkemiz ekonomisi açısından da ayrıca büyük önem arz etmektedir. Bu konuda Tarım Bakanlığımızın destek ve teşvikleriyle kadınlarımızın tıbbi ve aromatik bitkiler pazarında bulunmaları ve daha etkin olmaları sağlanabilir. Bu sayede hem kadınlarımızın istihdam oranında artış hem de tıbbi ve aromatik bitkiler pazarında daha yüksek rakamlar hedeflenebilir.
Ülkemiz açısından son derece önemli bu konuda emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum. Gerek kamu gerek özel sektör gerekse üniversite aracılığıyla çalışmaların hızla devam edeceğini, ülkemizin bu sektör pazarında hak ettiği yere hızla ulaşarak ekonomik açıdan devletimize ve milletimize büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum.
Ülkemizde tıbbi ve aromatik bitkilerin üretimi, satılması, kontrolü, ekolojik dengenin korunması ve bu konuda kadın girişimciliğinin desteklenmesi gibi konularda problemlerin tespit edilerek çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzük'ünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılması her bakımdan yararlı olacaktır.
Sayın milletvekilleri, gündem konumuzun temelinde sağlık bulunmaktadır. 2-8 Kasım arası her yıl Lösemili Çocuklar Haftası olarak belirlenmiştir. Lösemi hastalığı tedavi edilen bir hastalıktır. Tedavisi pahalı da olsa hasta çocuklar sadece ailelerinin değil, toplumun çocuklarıdır. Sağlıklı toplum sağlıklı bireylerden oluşur ilkesi gereği devletimiz bu konuda çocuklarımızın ailelerine her türlü desteği sağlamaktadır. Başta çocuklarımız olmak üzere bütün lösemili hastalarımıza acil şifalar diliyorum.
Ayrıca 3-9 Kasım arası Organ Bağışı Haftası olarak belirlenmiş ve bu konuda farkındalık etkinlikleri düzenlenmektedir. Organ bağışındaki yetersizlik dünyanın ve ülkemizin en önemli sorunlardan birisidir. Organ bağışının artması için toplumun her bireyine önemli görevler düşmektedir. Hayatını kaybeden bir insan böbrek, karaciğer, akciğer, kalp, bağırsak ya da kornealarını bağışlayarak birçok insana sağlıklı bir hayat için yeni bir başlangıç ve hayata yeniden sarılabilme imkânı verebilir. Unutmayın bağış için iki dakikanızı ayırmanız yeterli olacaktır.
Teşekkür ediyorum, tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gültekin.