GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:17
Tarih:14.11.2018

HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Merhaba değerli milletvekilleri, Komisyon üyeleri.

Değerli arkadaşlar, bugün Sevgili Leyla Güven açlık grevinin sekizinci gününde. Demokrasi, özgürlük ve barış için bedenini açlığa yatıran, bu Parlamentonun, bu Meclisin değerli üyesi, Hakkâri Milletvekilimizi buradan selamlamak istiyorum.

Onun mücadelesi aslında bugün burada konuştuğumuz meselelerden, bugünkü bu torba yasadan çok da bağımsız değil çünkü Türkiye'de aslında demokrasi, barış mücadelesi ve bir, tek devlet yaratma ülküsü arasında bir mücadele var. 7 Hazirandan bu yana gelişen bu mücadelede tek adam rejimi inşa edilmeye çalışılıyor, tek adam sistemine uyum yasaları yapılmaya çalışılıyor ve tek adam rejimini oluştururken ortaya çıkan kanun hükmünde kararnameler ve OHAL sürecinin yarattığı sonuçlardan hareketle böyle kanun teklifleri önümüze geliyor.

Yani biz burada kimseye bir lütufta bulunmuyoruz, bu yüzden burada değiliz. Halkımız bizi onlardan üstün şahsiyetler olarak buraya göndermediler. Halkımız kendi içinden bizleri seçti onların haklarını burada savunabilmemiz için. Bu, bizim bir görevimiz, bir lütufta bulunmayacağız. Dolayısıyla, bu 44 maddeden oluşan, torba yasa olarak gelen yasa teklifi burada çok iyi bir şekilde tartışılmalı ve tam da halkın yararına sonuçlanmalı. Bunun için buradaki bütün milletvekillerinin en azami çabayı sarf etmesi gerekir. Şunu unutmayalım, Platon'un bir sözü var: "Adaletsizliğin en uç noktası adaletsizliğin adil sayılmasıdır." ve eğer biz bu torba yasayı burada olduğu gibi geçirirsek gerçekten bu tam da adaletsizliğin adil sayıldığı bir duruma tekabül edecek. Çünkü aslında sağlıkta şiddet sorununu çözmek için getiriliyormuş gibi bu torba yasa bizim önümüze geldi; aslında bu bir örtüydü, bu, böyle bir örtüye sarıldı. Hâlbuki bu torbanın içerisinde şiddetle ilgili hemen hemen yeni olan hiçbir şey yok, zaten mevcut olanlar da sağlıkta şiddet sorununu çözmüyor, sağlıkta şiddetin temellerine inmek gerekiyor.

Peki, biz Komisyon tartışmalarında sağlıkta şiddet ve bu 44 maddelik yasa teklifiyle ilgili sağlıklı bir çalışma yapabildik mi? 30 Ekimde bu teklif bizim önümüze geldi, bir gün vaktimiz vardı, 1 Kasımda tartışmalara başlandı ve sabahlara kadar, baskı altında bir Komisyon çalışması gerçekleştirdik ve baskı altında da olsa büyük bir çaba harcadık. Görüyorum ki Komisyondaki bu tartışmalardan belli bir mesaj alınmış ve belli bir düzenleme çabasına girilmiş fakat bu düzenleme seviyesinin de yeterli olduğunu söylemek mümkün değil arkadaşlar. Çünkü biraz önce bahsettiğim demokrasi sorununun bir yansıması olarak gelen bu torba yasada kanun hükmünde kararnamelerle bir gecede işinden olan insanlar hukuk önüne çıkmadan, hukuk önünde yargılanmadan suçlu kabul ediliyorlar ve aslında bu masumiyet karinesinin çiğnenmesi meselesi burada da devam ediyor. Yaklaşık 7 bine yakın hekim burada, yargılanmadan, bir hukuk süreci yaşamadan mesleklerini kamuda yapamaz duruma getiriliyor. Üstelik, yeni mezun olmuş olan doktorlarsa burada para cezasıyla karşılaşmak ya da 600 gün mesleğini yapamamak gibi bir sorunla karşı karşıyalar. Yani bu hekimler neden bu şekilde bir yaptırıma maruz kalıyorlar? Bir arkadaşımız söyledi, eskiden sakıncalı piyadeler vardı, şimdi de sakıncalı hekimler var ve güvenlik gerekçesi adı altında ya da kanun hükmünde kararnameyle devlete karşı suç işlediği iddia edilen bu kişiler, baktığımız zaman sadece MİT raporlarına göre, emniyet raporlarına göre bu yaptırıma maruz kalıyorlar, mesleklerini yapamaz kılınıyorlar. Eğer bir suçları varsa o zaman yargılanmaları gerekir.

Bu konuda azami bir çaba sarf ederek bu hukuksuzluğun engellenmesi lazım, engelleyebilmemiz lazım. Biz milletvekilleri olarak iktidarı hukuka davet etmek zorundayız; hukuku, dengeyi, denetimi ele almak zorundayız. Eğer bunu yapamazsak o zaman Türkiye'deki bu hukuksuzluğun önünü de alamamış oluruz ve bugün hekimlere karşı yapılan, bugün diş hekimlerine, doktorlara, sağlık emekçilerine karşı yapılan bu hukuksuz müdahale bu sefer önümüzdeki dönemde başka başlıklarda önümüze gelecektir.

Unutmayalım ki yeni mezun olmuş hekimlerin eğitim hakkının ellerinden alınması da ayrıca bu yasanın en büyük sorunlarından bir tanesidir. Eğer bir insan suçluysa hukuk önünde de bu suçu ortaya çıkmışsa o zaman zaten cezasını çekecektir ama hukuk önünde suçu ortaya çıkarılmamış, kanıtlanmamış bir kişinin eğitim hakkının elinden alınması Anayasa'ya, uluslararası evrensel hukuk normlarına da aykırı bir durumdur değerli arkadaşlar.

Biz her fırsatta şunu duyuyoruz: "Türkiye bir hukuk devletidir." Eğer Türkiye gerçekten bir hukuk devletiyse o zaman bütün bu işleri hukuk önünde gerçekleştirmemiz lazım.

Biliyoruz ki akademisyenler ya da hekimler "Savaş bir halk sağlığı sorunudur." ya da "Biz bu suça ortak olmayacağız; savaş dursun." dedikleri için bu listelere alınmışlardır. Yani bu listeler şunun için yapılmadı: Gerçekten de burada bir terör sorunu var ya da devlete karşı işlenmiş bir suç var. Bunun için yapılmadı. Eğer bunun için yapılsaydı o zaman bu devletin zaten kanunları yok mu arkadaşlar, zaten Anayasası yok mu? Bu aslında siyasi bir tasfiye için oluşturulmuş kanun hükmünde kararnamelerle ya da "güvenlik soruşturması" adı altında bazı insanların devletten ayıklanması, devletten temizlenmesi ya da siyasi olarak güçsüzleştirilmesi, toplumun dışına atılması...

Aslında burada bir çifte standart var yani bazı insanlar yurttaş konumunda tanımlanmak isteniyor, onlar yurttaş, onların her şeye hakkı var ama bazı insanlar da yurttaşlık statüsünden çıkarılıyor. Eğer biz bu yaklaşıma devam edersek o zaman böyle bir ikili hukuku da desteklemiş oluruz.

Yani burada "Terör örgütüyle iltisaklı, irtibatlı vesaire..." gibi ifadeler var bu kanunun gerekçesi olarak yapılan, 5'inci maddeye gerekçe olarak yapılan. Bu terör örgütüyle iltisaklı meselesinde de aslında eğer AKP iktidarı böyle bir şey arayacaksa "Bu maddeye kim tekabül ediyor?" diye bakarsa Fetullah'la kendi arasındaki ilişkiyi düşündüğümüz zaman aynaya bakması gerekiyor çünkü "Savaş bir halk sağlığı sorunudur." diyen sağlık emekçilerinin hiçbir şekilde böyle bir suçlamaya maruz kalmamaları gerekir; tam tersine, evrensel sağlık hekimliği etiği açısından da zaten hekimler, işte, bu savaşın karşısında yer almalıdırlar.

Sağlıkta şiddet sorununu bu paket çözmüyor dedik çünkü sağlıkta şiddet var -Doktor Fikret Hacıosman'ı burada tekrar anmak istiyorum- ve bu sorunun temelinde de aslında savaş iklimi var, çatışma iklimi var, Türkiye'de demokrasiden yoksunluk var ve tek adam devletinin, tek adam iktidarının yaratılma süreci işte bu şiddet ortamını yaratıyor.

Baktığımız zaman yine neoliberal politikaların sağlıktaki şiddetin en temel unsurlarından bir tanesi olduğunu görüyoruz çünkü bu politikalar "sağlıkta dönüşüm" adı altında hayata geçirilmeye başlandığından beri ölümler ortaya çıktı. Sağlıkta şiddetin esas sebebi hastanelerin bir fabrika gibi işletilmeye çalışılması ve çalışma ortamının insana yakışır bir şekilde düzenlenmemiş olması. Hastanelerin hiç de bahsedildiği gibi böyle harika yerler olmayışı, insanların "Alice Harikalar Diyarında" gibi hastaneye gidiyor olmayışı, tam tersine, uzun bekleme süreleri, oturma yerlerinin bulunmaması, bürokratik işlemler, yatak dolulukları, katkı payı, acil servis ilişkisi ve performans gibi pek çok sebep aslında ve bu sebeplerden de sorumlu sanki hekimlermiş gibi hedef gösterilmesi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin Sayın Kemalbay.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) -...hekimlere karşı kullanılan şiddet dili ve hekimleri hedef gösteren, ta en tepeden, Cumhurbaşkanından başlayarak toplumu kutuplaştıran ve ötekileştiren politikalar tam da bu sağlıktaki şiddetin temelini oluşturuyor. Dolayısıyla biz hem bu neoliberal politikalara projeksiyon tutmak zorundayız hem bu sağlıkta dönüşüm politikalarına projeksiyon tutmak zorundayız ve bu konuyu muhataplarıyla görüşmeliyiz. Sivil toplum örgütleriyle, demokratik kitle örgütleriyle, özellikle Türk Tabipleri Birliği ve Dişhekimleri Birliği gibi mesleki örgütlerle birlikte oturarak, onların önermeleri doğrultusunda biz sağlıkta şiddeti ancak ele alabiliriz.

Bu paketin böyle sorunları var. Biz bu paketi bu hâliyle... 5'inci maddenin ve paketin tamamen çekilip daha sağlıklı bir komisyon çalışması yaparak ve bütün bu konuları kendi dinamikleriyle birlikte ele alarak çözülmesinin asli olduğunu düşünüyoruz. Böylece ancak sorunları çözebiliriz diyoruz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kemalbay Pekgözegü.