| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 14.11.2018 |
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "sağlıkta şiddet tasarısı" adı altında önümüze bir yasa getirildi fakat burada dikkat çeken en önemli madde 5'inci maddeydi. Evet, 5'inci madde Sağlık Komisyonunda çok şiddetli bir şekilde tartışıldı ve Genel Kurulda, en azından belli maddelerinde yumuşama yapıldı. Bundan dolayı teşekkür ediyoruz.
Ben de bir hekimim ve bu yasa tasarısı tartışıldığında öğrencilik yıllarıma geri gittim, düşündüm, 5,5 yaşında ilkokula başladım ve yirmi iki-yirmi üç yıllık bir eğitimden geçtim ve 6'ncı sınıftaki en büyük hayalim TUS sınavını kazanmaktı, uzman olmaktı. Evet, bu yasa tasarısında getirdiğiniz düzenlemelerle belki KHK'yle ihraç edilmiş uzman hekimlerin özel hastanelerde çalışmasına izin veriyorsunuz ama 6'ncı sınıf öğrencilerinin bütün hayallerini yıkıyorsunuz, bütün hayallerini yıkıyorsunuz. Bir gün seçim bölgenizde bu hekimlerle yüz yüze geleceksiniz ve bu hekimlere nasıl bir açıklama yapacağınızı çok merak ediyorum. Yani bu TUS haklarının ellerinden alınması kabul edilebilir bir şey değildir diye düşünüyorum.
Tasarının 24'üncü maddesi sağlıkta şiddetle ilgili getirdiğiniz bir öneri. Yani burada getirdiğiniz öneride kolluk güçleri geliyor ve savcılığa suçu işleyen kişiyi götürüyorlar. Yani bir hekim olarak ben şiddete uğradığımda evet, kolluk güçleri gelecek, bana şiddeti yapan kişiyi savcılığa sevk edecekler sonra ne olacak, yani sonra ne olacak? Biz hastayı tedavi etmek için eğitim alıyoruz. Yani, bizim şiddete uğramamız kabul edilebilir gibi bir şey değildir. Siz bir bankaya gittiğinizde banka memuru 12.30'da "Evet, gişe kapandı, şu anda işleminizi yapamıyorum." dediğinde şiddet uygulayabiliyor muyuz? Yani neden doktora bu kadar şiddet uygulama konusunda buradan bir yasa tasarısı gitmiyor? Neden bu Meclisten çıkmıyor? Yani bütün doktorların istediği bu. Bu doktorlara verilen bir ödül müdür yani? Savcılığa sevk etmek.
2017 yılı sonu itibarıyla on beş senede sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarında yüzde 68 oranında bir artış yaşandığı görülüyor. 2013 yılıyla 2018 yılları arasında her saat başı bir sağlık çalışanının şiddete maruz kaldığı görülüyor. Yine, nisan 2018 tarihine kadar son altı yılda sağlık çalışanlarına yönelik 68.375 şiddet vakasının geçtiği görülmektedir.
2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programı ilk uygulanmaya başladığı zamandan bu yana biz doktorlar söylüyoruz: Bu program piyasa odaklı bir programdır, bu program sağlık hizmetine meta, hastaya müşteri gözüyle bakmaktadır. Evet, bu programda nitelik değil, nicelik esastır, bütün bunlar hekim ile hastayı karşı karşıya getirmektedir. Evet, gene çok üzülerek söylüyorum ki biz hekimler haklı çıktık. Ne dendi? "Sağlıkta kuyruk olmayacak. Alacaksın nüfus cüzdanını eline, gedeceksin hastaneye istediğin saatte, istediğin hekime, istediğin şekilde muayene olabileceksin." Ne oldu peki? Hastanede kuyruklar oluşmaya başladı. Performans yasası ne getirdi? Ne kadar çok hasta bakarsan o kadar çok para alırsın. Hekim ne yaptı? Daha çok hasta bakmaya başladı, endikasyonu olmayan daha çok ameliyat yapmaya başladı. Ne oldu bu sefer? Hasta mağduriyetleri ortaya çıktı. Bunların bir an önce düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani, Sağlıkta Dönüşüm adı verilen bu sistemle vatandaşa parasız, sırasız, sorunsuz bir sağlık hizmeti vaat edildi ama bu istenildiği gibi olmadı.
Burada, doktorlar ve sağlık personeli, kendini 7/24, esnek, kuralsız, baskı ve risk altında bir ortamda çalışırken buldu. Hastayı müşteri olarak gören bu uygulamaya tüm STK'lar karşı çıkmasına rağmen, Sağlık Bakanlığı hâlâ biz sağlıkçılara kulaklarını tıkamaya devam ediyor.
Ben, son olarak bir hekim arkadaşımın bana gönderdiği bir metni okumak istiyorum buradan izninizle: "Evet, bu yasa teklifi doktora verilen bir ödüldür. Bu ödül, daha lisedeyken çocukluğunu kaçırmanın ödülüdür. Bu ödül, zorlu üniversite sınavında gecesini gündüzüne katıp bu ülkenin en zeki insanlarının arasında olmanın ödülüdür. Evet, bu ödül, üniversitede sınavlar, kadavralar, sözlüler, nöbetler, ölümler arasında sıkıştırılmaya çalışılan koskoca kaçan altı yıllık bir hayatın ödülüdür. Bu ödül, TUS denilen ömür törpüsü bir sınava gençliğini, saçlarını ve hatta sağlığını feda etmenin ödülüdür. Bu ödül, dört beş yıllık asistanlık süresince hastaneyi evi bilmenin, evinden çok hastanede, bazen sedyede..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin Sayın Vural Çokal.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) - "...bazen sandalye üzerinde yarım saatlik tavşan uykusu derinliğinde uykuların ödülüdür. Bu ödül, otuz altı saatlik uykusuz nöbetlerin, kaçırılan bayram günlerinin, nöbet çıkışı eve gelip üstündekilerle bir köşede uyuyup kalmanın ödülüdür. Bu ödül, en ufak bir şeyde 'Aman doktor, yetiş.' cümlesi daha soğumadan hastana müdahale ederken kendin hasta olduğunda kolunda serumla işine devam etmenin ödülüdür. Bu ödül, hiçbir zaman alamayacağın maaşlarla suçlanmanın ödülüdür. Bu ödül, hayatını başka hayatlara adamanın ödülüdür."
Ödülünüzü kutluyorum sevgili meslektaşlarım.
Hepinize teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Vural Çokal.