GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:17
Tarih:14.11.2018

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sağlıkla ilgili kanun teklifinin 17'nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu maddede AK PARTİ iktidarlarının sağlık eğitimi alanındaki büyük hatalarının tekrarlandığını görmekteyiz. Bunlar, akademik özgürlüğün kısıtlanması, ehliyet ve liyakat gözetmeksizin yapılan kadrolaşmalardır. Sağlık eğitimi bu maddeyle bilimsellikten uzaklaşarak âdeta iktidarın kadrolaşma için kullanacağı bir alan hâline gelecektir. Buradan teklifi veren arkadaşlarımıza ve dolayısıyla Sağlık Bilimleri Üniversitesini kuran iktidara da soruyorum: Madem bu eğitim kurumunu kurdunuz ve içinde GATA'nın birimlerinin de olduğu 12 fakülte, 4 meslek yüksekokulu, 5 enstitü ve 58 eğitim araştırma hastanesini bağladınız, o zaman neden bu üniversitenin bilimsel özerklik niteliğini rahat bırakmıyorsunuz? Bakın, bu maddeyle aynı niteliği taşıyan eski madde Anayasa Mahkemesince iptal edildi. Peki, neden iptal edildi? Gerekçe aynen şöyle: "Merkezî idareye üniversite üzerinde denetim ve gözetim yetkisini aşan nitelikte bir yetki tanınması Anayasa'nın 130'uncu maddesiyle güvence altına alınan bilimsel özerklik ilkesiyle bağdaşmamaktadır." denilmektedir.

Şimdi bakalım, teklifinizde mütevelli heyeti kimlerden oluşuyor: Rektör, Sağlık Bakanı Yardımcısı, Sağlık Bakanının seçtiği bir üye, YÖK tarafından seçilen bir profesör ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Yönetim Kurulunca belirlenen Sağlık Bilimleri Üniversitesi dışından bir üye yani toplam 5 üye. Anayasa Mahkemesinin "Müsteşar var, Bakan üye seçiyor." diye bilimsel özerkliğe aykırı bulduğu maddeye siz bakan yardımcısını koyuyorsunuz, yetmiyor Sağlık Bakanına bir üye seçtiriyorsunuz, yetmiyor Sağlık Bakanının ve bakan yardımcısının üyesi olduğu TÜSEB Yönetim Kuruluna bir üye daha seçtiriyorsunuz. Oldu olacak Sayın Bakanı aynı zamanda rektör atasaydınız. Malum, Sayın Cumhurbaşkanımız da kendisini Varlık Fonu Başkanı olarak atamıştı.

Bu nedenle 17'nci madde daha önce iptal edilen maddeyle aynı niteliklere sahiptir ve Anayasa'ya aykırıdır. AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlarımıza sesleniyorum: Dün "Ne istediler de vermedik." diyerek FETÖ'ye teslim ettiğiniz kadroları bugün de bu kanunla kim bilir kime teslim edeceksiniz. Türk milleti yeni bir 15 Temmuz daha yaşamak istemiyor, Türk milleti devlet kadrolarına sızan teröristlerden bir kez çok çekti, yeniden çekmek istemiyor. Elinizi vicdanınıza koyun ve şeffaf bir yönetimin önünü açın. Sayın Genel Başkanımızın bize grubumuzda söylediği gibi "Benden gelen bir talimat ile vicdanınız arasında kalırsanız vicdanınızı seçin." sözünün sizin grubunuz tarafından da değerlendirilmesini arzu ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Zaten bu kanun teklifinin 5'inci maddesi bütün toplum kesimlerinde tedirginlik ve şüphe yaratmış, ayrıca önümüzdeki günlerde infiallere de yol açacaktır. FETÖ ve terör örgütüyle mücadele mutlaka yapılmalıdır ancak bu adaletle olur. Devletin dini adalet, küfrü zulümdür. Zulmederek terörle mücadele edemezsiniz. Ortada bir suçlu varsa mahkeme karşısına çıkarılmalı ve cezası neyse verilmelidir. Bu insanların mesleklerini ellerinden alarak, çocuklarının rızıklarını keserek belki de başka suçlara sevk edeceksiniz.

Saygıdeğer milletvekilleri, kanun teklifinin 17'nci maddesi hem Anayasa'ya aykırıdır hem de ehliyet, liyakat ve adalet ilkelerini görmezden gelen bir niteliktedir. Genel Kurulumuzun yüce iradesi bunu görmeli ve bu yanlışı reddetmelidir. İlgili madde tekliften çıkarılarak bu adaletsiz uygulamaların önüne geçilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Oral.

Buyurun.

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Kıymetli arkadaşlarım, sayısal çoğunlukla bu kanunların geçeceği ortada ama kayıtlara düşsün diye 10 Kasımdan itibaren milletimizin bağrını, vicdanını ve gönlünü zedeleyen bir meseleyi gündeme getirmek istiyorum. Büyük şair Necip Fazıl Kısakürek şöyle diyor: "Din adına yol kesen dünkü yobazın oğlu/Şimdi sen kesiyorsun İslam adına yolu." Necip Fazıl bu iki cümlelik sözüyle meczubu ve meczubu ziyaret eden Sayın Diyanet İşleri Başkanlarını ne güzel izah ediyor.

Değerli kardeşlerim, iki şey evrensel hukukta, medeni hukukta ve İslam hukukunda farklıdır. Birisi kasıt öbürü hatadır. Hatayla yapılan bir hareket insan olarak özür dilenir ve geçer ama anlaşılıyor ki özür dilenmediğine göre, milletimizden özür dilenmediğine göre bu bir kasıttır, kasıt ihanettir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Oral.

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Türkiye Cumhuriyeti'nin Diyanet İşleri Başkanlığını elinde bulunduran bir zatın kasten ihanet etmeye hakkı yoktur. Cumhuriyet tarihinde bu yüce Meclis kürsüsünden, o yüce makama, Diyanet İşleri Başkanlığı makamına hiç bu kadar haklı olarak eleştiri bugüne kadar bulunmamıştır. Bu manevi makamı bu duruma düşüren zat onurlu bir davranış göstererek istifa etmelidir diyor, hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Oral.