| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 14.11.2018 |
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (2/1186) sıra sayılı Kanun Teklifi'nin üzerinde söz almış bulunuyorum.
Komisyonda kabul edilen kanun teklifi her ne kadar sağlıkta şiddete çözüm olarak topluma lanse edilmiş olsa da bu yasanın şiddetin çözümüne yönelik olduğunu söyleyen hükümlerden madde 21, sağlık çalışanlarının ifadelerinin karakola gitmeden iş yerinde alınmasını hükme bağlarken ne kadar yetersiz ve sağlıkta şiddeti önlemekte ne kadar etkisiz olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun dışında, sağlık personeline uygulanan şiddetin durdurulması için alınan yerinde ve etkili hiçbir yöntem yoktur. Seçmene selam, yola devam olmuştur.
Sağlıkta şiddet bir kamu sorunudur. Türkiye'nin kuruluşundan 2002 yılına kadar yani yetmiş dokuz yıl içerisinde sadece 1 hekim görevi başında hayatını kaybetmişken 2002 ile 2018 yılı arasındaki on altı yılda 11 hekim görevi başında hayatını kaybetmiştir. Sağlıkta şiddet her geçen gün yükselmekte. Sağlık personelinin yüzde 64'ünün en az bir kez şiddete maruz kaldığı ve uygulanan şiddetin yüzde 86'sının hasta yakınları tarafından yapıldığı bildirilmektedir.
Şiddetin nedenlerini araştırdığımızda, belli başlı nedenleri şöyle sıralayabiliriz: Birincisi, kışkırtan sağlık tedbirleri. Bir yandan "Acil olmayan ameliyatı yapmayın." diye genelge yayınlayıp diğer yandan vatandaşlarımıza "Gideceksiniz, muayeneniz yapılacak, ameliyatınız yapılacak." gibi, Hükûmet yetkililerince yapılan popülist yaklaşım neticesinde, hastalar en ufak bir güçlükle karşılaştıkları zaman "Devlet bunun yapılacağını söylüyor, emrediyor, siz bunu niye yapmıyorsunuz?" diye sağlık personelini hedef almaktadır.
Saygınlığın ve hekime güvenin yok edilmesi başka bir problemdir. Başta devlet başkanı olmak üzere "Bunlar enjeksiyon yapmasını bile bilmez." demeleri sağlığı sıradanlaştırmakta ve sağlık personelini şiddete maruz hâle getirmektedir.
Fiziksel yetersizlik: 2016 yılında hekime poliklinik için müracaat eden hasta sayısı 685 milyon iken 2017 yılında yaklaşık 800 milyona çıkmıştır. Bu, normal şartlarda izah edilebilecek, açıklanabilecek bir durum değildir. Bu kadar büyük poliklinik sayısı ancak popülizmle ortaya çıkabilir.
Hekimler hakkında olumsuz yayınlar bir diğer konudur: "Bir hekim daha dövüldü.", "Şimdi de hekimler birbirine düştü." gibi haberler sağlıkta şiddeti kışkırtmakta ve şiddeti sıradanlaştırmaktadır.
Şiddetin sağlığa olumsuz yansımalarını şöyle sıralayabiliriz:
Sağlık personelinin motivasyonu düşmektedir. İş yerine gelirken sağlık personeli ne tür bir şiddetle karşılaşacağı hesabı içine girmektedir. Normalde hasta ile hekim, sağlık personeli birleşip hastalığın hakkından gelmesi gerekirken, hastalığa karşı mücadele etmeleri gerekirken bir noktadan sonra sağlık personeli ile hasta karşı karşıya gelmekte, birbirleriyle mücadele eder duruma düşmektedir, hastaya ihtimamın azalmasına neden olmaktadır.
Tıp fakültelerimizde hastayla iletişim hâlinde olan branşlara, özellikle de risk olarak görülen cerrahi branşlara talep azalmakta, hastayla yüz yüze olmayacak ve kendisini daha az riske atacak seçimler yapmaktadır hekimler. Gelecek yıllarda cerrahi branşlarda bir kalite sorunu olacağı ortadadır. Hastadan şiddet gören sağlık personeli de daha sonra gelen hastalara karşı aktif veya pasif dirençte bulunmaktadır. Aktif defans olarak gereğinden fazla ameliyat yapılması, işlem yapılmasını örnek gösterebiliriz. Pasif defans olarak da laboratuvar tahlillerinin fazla yapılması, konsültasyon istenmesi gibi şeyler ortaya çıkmaktadır. Tabii, bunların hepsi de hastalarda bir yığılma olmasına ve hasta akışında düşme olmasına neden olmaktadır.
Alınması gereken tedbirlerin başında, üslup, dil düzeltilmelidir. Şiddetin bir çözüm yolu olmadığı içselleştirilmelidir. Bu yalnız sağlıkla ilgili değildir, tüm sosyal ortamlarda kullanılan iletişim hataları için de gereklidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Kabukcuoğlu.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.
Kurumlar şiddete uğrayan personeline hukuki ve idari destekte bulunmalıdır. Şiddete uğrayan sağlık personeli yapayalnız bırakılmamalıdır, kendi hâline bırakılmamalıdır, gerekli tedbirler alınmalıdır. Hastanelerde iş gücü planlaması yapılmalıdır. Hasta başına ayrılması gereken zaman Sağlık Bakanlığı tarafından standartlaştırılmalı ve bunun yerine getirilmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerekir. Aşırı iş yükü altında, işini yetiştirme kaygısıyla sağlık personelinin karşı tarafa olan toleransında düşme meydana gelmektedir. Görsel, yazılı basında eğitsel programlar artırılmalıdır. Belki de millî eğitimimize iletişim dersi konulmalıdır. Bu yalnız sağlıkta şiddet için değil toplumun tüm kesimleri için iletişim hatalarının ortadan kaldırılmasında ve karşılıklı anlayış geliştirilmesinde gerekli bir unsur olabilir.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kabukcuoğlu.