GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:18
Tarih:15.11.2018

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Başkan, Genel Kurul ve değerli halklarımız; şimdi, devletin varlık sebeplerinden bir tanesi ya da en öncelikli olanı sağlık hizmetlerinin halk lehine düzenlenmesidir yani önleyici sağlık hizmetlerini düzenlemektir, planlamaktır, hayata geçirmektir. Fakat bu yasa teklifinde gördüğünüz üzere, bu madde de yani aile sağlığı merkezleri maddesinde de gördüğümüz üzere devlet bunları bu biçimde planlamak yerine tam tersine ticarileştirerek, şirketleştirerek hastaneleri, hekimleri işveren, hastaları da müşteri pozisyonuna sokmaya çalışıyor. Dolayısıyla iktidarın on altı yıllık geliştirdiği ülkeyi bir şirket gibi yönetme politikaları bu yasa teklifinde de, bu maddede de bir kez daha açığa çıkıyor. Bu madde, 27'nci madde aslında 5'inci madde kadar tehlikeli bir madde. 5'inci maddeyi yazan siyasi akıl aslında bu maddeyle kafasındaki planı hayata geçirmeye çalışıyor. Bu maddede biz esas olarak diyelim ki "aile sağlığı merkezleri" kavramına karşı çıkıyoruz. Bu isim "halk sağlığı merkezleri" biçiminde değiştirilmelidir. Aile bireylerden oluşur ve her bir birey sağlık hizmetini ayrı ayrı alma hakkına sahiptir, devlet de bu hakkı uygulamakla, kurmakla yükümlüdür. Dolayısıyla burada "halk sağlığı" demeli, "aile" kavramı aile bireylerini yok sayan bir ifadedir.

Şimdi, burada yapılan düzenlemelerin bazı başlıkları da şöyle:

Aile hekimleri personelini alabilir ve çalıştırabilir. Bu, aile sağlığı merkezlerine özel bir politika. Buradaki hekimler tamamen bir işletmeci pozisyonuna sokuluyorlar.

Bir diğeri: 65 yaş sınırı getiriliyor buralarda çalışan hekimlere. Oysa normalde, bir yıl önce yapılan düzenlemeyle bu 72 yaşa çıkarılmasına rağmen buralardaki hekimler 65 yaş sınırıyla sınırlandırılıyor.

Bir diğeri: Burada çalışan personel işsizlik sigortasından faydalanamıyor. Oysa bu yine Anayasa'ya aykırı bir madde. Bu, aynı zamanda, buraları bir taşeron biçiminde yönetmenin bir aracı. Taşeron sistemi zaten iktidarın hemen her alanda uygulamaya çalıştığı bir model.

Yine, buradaki hekimlerin yıllık izinlerine bir yıl içerisinde kullanılma sınırı getiriliyor. Oysa diğer alanlardaki hekimler bunu iki yıl içerisinde kullanabiliyorlar. Yine mazeret izni de 10+10 gün iken burada beş günle sınırlandırılıyor, hastalık izinleri de kırk güne indiriliyor.

Şimdi, Hükûmet zaten bu toplumu hasta etmiş, yani tabiplerimizin belirttiği gibi, aslında AKP bir halk sağlığı sorunudur. Şimdi, toplumu hasta edeceksiniz, sonrasında da toplumu ticarethanelere dönüştürdüğünüz kurumlara teslim edeceksiniz.

Memlekette doktor açığı var, 65 yaş sınırıyla bu açığı büyütüyorsunuz. Şimdi soruyoruz: Bu açığı nasıl kapatacaksınız? Türkiye'de bir hekime düşen hasta sayısı 3.295, bu rakam İngiltere'de 1.800, Danimarka'da 1.600, Portekiz'de 1.500, Almanya'da bin.

Yine, BM raporlarına göre 188 ülke içerisinde Türkiye, 103'üncü sırada ama gelin görün ki AKP Genel Başkanı şöyle söylüyor: "Sağlık hizmetlerinde dünyada bir numarayız." Tabii, şöyle olabilir: Şimdi, sağlık sektörünü bir sağlık turizmi üzerinden tariflediği için, evet, sağlık turizmi açısından bir numara olabilir ama sağlık hizmetleri açısından, halk sağlığı açısından tablomuz budur.

Şimdi, bu uygulamalarla hastane hekimleri patronlaştırılıyor, çalışanlar eleman hâline getiriliyor ve kurumun kendisi de bir ticarethaneye dönüştürülüyor.

Şimdi, AKP iktidarı bu kanun teklifinde de görüldüğü üzere emek alanında ne yapıyorsa, eğitim alanında ne yapıyorsa sağlık alanında da bunu yapıyor. Bakın, bütçede savaşa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika daha ek süre veriyorum Sayın Çepni.

Buyurun.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Teşekkürler Başkan.

Bakın, bütçedeki rakamlara baktığımızda artan, büyüyen tek kalem savaş sanayisidir. Savaş sanayisi artıyor fakat diğer kalemler hızla azalıyor. Biz "Savaşa değil eğitime, sağlığa bütçe." diyoruz. Kendisini bütünüyle savaş siyaseti üzerinden kuran, toplumu kamplaştırmak üzerine kuran, AKP'li olmayanlara yaşam hakkı tanımayan... Aslında burada şunu söylüyor, bütün bu yasalarla şunu söylüyor: Rahatlık mı istiyorsunuz, huzur mu istiyorsunuz AKP üyesi olacaksınız. Eğer AKP üyesi değilseniz, AKP'nin halk düşmanı siyasetinin taraftarı değilseniz ölmelisiniz; ölürsünüz ya da aç kalırsınız. Tıpkı üçüncü havalimanında yaşandığı gibi, tıpkı bütün emek alanında yaşandığı gibi ama şunu söyleyerek bitiriyorum: Bütün bu uygulamalar karşısında halkımıza şu çağrıyı yapıyoruz: Evet, bu yasalar buralarda yapılabilir, sarayda yapılabilir, saraydakinin sorunu olmayabilir, sarayın olanakları büyüyebilir ama halklarımız bu halk karşıtı yasaları sokaklarda yırtacaklardır, örgütlenerek, siyaset yaparak bu yasaları yakacaklardır. (HDP sıralarından alkışlar)