| Konu: | Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 20.11.2018 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; öncelikle Edirne Milletvekili Erdin Bircan'ın aramızdan ayrılışı nedeniyle, başta ailesine ve camiamıza başsağlığı diliyor ve nur içinde yatsın diyorum.
İkinci olarak, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin yıl dönümü vesilesiyle 22 milyon çocuğun bu sözleşmeden yararlandığını dikkate alarak birkaç cümleyle bu konuya değinmek istiyorum.
Çocuk Hakları Sözleşmesi, bilindiği gibi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin esin kaynağını oluşturduğu bir sözleşmedir ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin de 70'inci yılını bu yıl kutlayacağız.
Bu bakımdan, Çocuk Hakları Sözleşmesi ülkemiz açısından özellikle son derece önemlidir. Sadece 22 milyon çocuğumuzun olması nedeniyle değil, aynı zamanda çocukların çocuk hakları yanı sıra insan haklarının da öznesini oluşturmalarından kaynaklanıyor çünkü bugün burada konuştuğumuz, gün boyu Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı bütçesi vesilesiyle konuştuğumuz insan hakları ihlalleri aslında çocuk hakları ihlalleridir. Nereden nereye çocuk hakları ihlalleridir? Çünkü gece yarısı birilerinin evine kolluk gücü baskın yaptığı zaman, sabahın köründe baskın yaptığı zaman, o evde yaşayan çocuklar ömürleri boyunca unutamayacakları travmaya uğrarlar; bu, son yıllarda, son on yıldır Türkiye'de sıkça olduğu gibi. Sadece 19'uncu maddenin ihlali değil, 49'uncu maddeyi, çalışma hakkını ihlal ettiğiniz zaman yine çocuklar zarar görür. Sadece bu değil, 70'inci madde -görevin gerektirdiği niteliğin arandığı madde, kamu hizmetlerine girme- ihlal edildiği zaman yine çocuk hakkı ihlal edilir.
Bu vesileyle bir hususu özellikle insan hakları kazanımları açısından önem arz ettiği için belirtmek istiyorum. Bizim fakültelerimizden, hukuk fakültelerinden 1'incilikle mezun olan öğrencilerimiz hâkim ve savcılığa atanmadıkları zaman "Ne oldu?" diyordum, soruyordum; pırıl pırıl çocuklar "Hocam, cemaat referansı alamadığımız için olmadı." diyorlardı. "Peki, referans kimden geliyor?" dediğimizde "Referans için en azından bir milletvekilinin onay vermesi gerekiyor." biçiminde yanıtlarla karşılaşıyorduk. Dolayısıyla, MHP'nin de çok önemsediği bu siyasi ayak konusu bu vesileyle mutlaka değinilmesi gereken, gündeme getirilmesi gereken bir husustur.
Şimdi, bugün çok tartışıldı, Avrupa Sözleşmesi'nin de 70'inci yıl dönümü. Kimin eseridir Avrupa Sözleşmesi? Aslında Türkiye yetmiş yıl önce Cumhuriyet Halk Partisinin öncülüğünde Avrupa Konseyinin kuruluşuna katkıda bulunmuş ama Demokrat Partiden tutun AK PARTİ'ye kadar bütün partilerin, hatta askerî yönetimin bile 1980'li yıllarda sahiplendiği, bu bakımdan partiler ötesi bir kazanımdır Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin kazanımları. O nedenle, parti ayrımı gözetmeden bunu sahiplenmek durumundayız. Bu bakımdan, Avrupa Mahkemesi kararlarının hepimiz için bağlayıcı olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.
Şimdi, bu metne gelince, önümüzdeki metne gelince, biraz önce dillendirilen ve çerçeve konuşmaları yapılan metin, aslında bugüne kadar tanık olduğumuz, benim ilkin "bir tür anayasasızlaştırma süreci" dediğim, daha sonra başarısız darbe girişimi ve onun sonunda ilan edilen OHAL sürecinde olmaması gerektiği hâlde değiştirilen Anayasa'nın uygulanmasında ortaya çıkan sorunlar, bir... Bunu komisyonlarda görüyoruz bütçe görüşmesi vesilesiyle, Anayasa'ya aykırı maddeler o zaman ortaya çıkıyor; mesela Anayasa 127 İçişleri Bakanlığının vesayeti ama mahallî idarelerin Çevre Bakanlığına bağlanması gibi. Her komisyon sırasında bunu görüyoruz ama bir başka gördüğümüz husus var ki o da bu 6771 sayılı Kanun'a göre, ona aykırı yapılan düzenlemelere bile uyulmadan politika yürütülmesi, komisyonların çalıştırılması; mesela Cumhurbaşkanlığına bağlı olan kurumların başkan vekilleri komisyonlara gelmiyorlar, Anayasa'ya tamamen aykırı bir durum.
Şimdi, bu düzenlemeye gelince, herhâlde geçen hafta konuştuk burada, sağlık hizmetleriyle ilgili 5'inci maddedeki "Bir yasa maddesi nasıl yazılmaz?" sorusuna verilebilecek yanıt benzeri bir düzenleme söz konusu burada. "Bir düzenleme nasıl yapılmaz, bir yasal düzenleme nasıl yapılmaz?" sorusu hemen karşımıza çıkıyor çünkü sıkça belirtildiği gibi Anayasa madde 10 belirtildi, Anayasa madde 135 var, o belirtildi fakat belirtilmeyen diğerleri söz konusu. 67 son bu belirtilmeli ama belirtilmeyen bir başka husus var ki bu da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne Ek 1 No.lu Protokol'ün 3'üncü maddesi.
Şimdi, bu açılardan baktığımız zaman, gerçekten bu düzenlemenin iç çelişkileri bir yana, Anayasa'ya, Anayasa'nın 10'uncu maddesine, Anayasa'nın 135'inci maddesine, 67'nci maddesine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu görmekteyiz ama hemen ekleyelim, özellikle seçim istikrarı, seçim güvenliği açısından bakıldığı zaman Anayasa madde 2'ye, hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu söylemek durumundayız.
Şimdi, Anayasa madde 135'e aykırı çünkü Anayasa madde 135, bilindiği gibi, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını özerk kurumlar olarak düzenlemektedir ve siyaset ötesi, siyaset dışı kurumlar olarak düzenlemektedir. Bu nedenle "Siyasi partiler aday gösteremezler." diyor. Buradaki sorun, ya 135'inci maddeyi değiştirmemiz gerekir, bu şekilde "Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarını, özerk yapıda meslek kuruluşlarını tanımıyoruz." dememiz lazım ya da Anayasa'nın 135'inci maddesi yürürlükte olduğu sürece böyle bir düzenlemeye gitmememiz gerekir.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hocam, TOBB seçimi yapmıyoruz ki. TOBB'a aday siyasi partiler göstermez, kabul.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Hayır, ama siz parti... Aday gösteriliyor ve tekrar kendi makamına dönüyor. Yani, Sayın Vekilim, buradaki amaç, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını elden geldiğince siyasal kavganın, siyasal çatışmanın dışında tutmak. O açıdan baktığımız zaman...
İSMET YILMAZ (Sivas) - Hocam, siyaset kötü bir şey değil.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Hayır, siyasetin...
İSMET YILMAZ (Sivas) - Eğer siyaseti kötülersek bizim burada varlığımızı...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hocam, siz konunuzu anlatın. Bilerek sizi oraya getiriyorlar, oyuna gelmeyin.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - ...iyi veya kötü olması açısından değil, buradaki sorun...
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Niye ya, dinliyoruz; güzel güzel dinliyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hocam, siz konunuzu anlatın, bilerek size soru soruyorlar.
BAŞKAN - Evet evet Hocam. Siz Meclise hitap edin Sayın Hocam.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Sol tarafımın da Meclis olduğunu varsayıyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Tüm Meclise, herkese...
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - O bakımdan, herkese hitap ediyorum ben. Ben herkesi dinliyorum, hiç kimsenin sözünü kesmiyorum ve herkesin beni dinlemesini ve Sayın Başkan, ek süre talep ediyorum bu nedenle.
Evet, burada, değerli vekiller, madde açık. Maddenin (1)'inci fıkrasını okumuyorum. (3)'üncü fıkrası "Bu meslek kuruluşları ve üst kuruluşları organlarının seçimlerine siyasi partiler aday gösteremezler." diyor. Dolayısıyla, bunun amacı, önceki fıkraların amacı doğrultusunda uygulanmasını sağlamaktır.
Tabii ki bunun ötesinde, burada bir başka düzenleme vardır ki hani Anayasa'nın bu düzenleme tarzı -ona girmiyorum- Anayasa'nın eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır çünkü eğer 135'inci maddeyi bir engel olarak kabul etmediğimiz varsayımında bile -ki bence engeldir- o zaman bütün kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını buraya koyacaksınız. Onu koymadığınız sürece Anayasa'nın 10'uncu maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Ama bu maddenin içinde bile başkan ile yönetim kurulu üyesi birbirinden ayrılmaktadır. Başkan geri dönecektir fakat yönetim kurulu üyesi yedeğiyle tamamlanacaktır. Oysa yönetim kurulu üyesi de seçimle gelen bir yöneticidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Tabii, tabii, toparlayın Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla eğer siz seçimleri itibarlı hâle getirmek istiyorsanız, o zaman; bir, genel anlamda bütün kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına bunu tanıyacaksınız; iki, seçilmiş olan her üyenin aday olması durumunda kendi koltuğuna dönebilmesine olanak tanımak durumundasınız.
Tabii ki özellikle böyle bir seçim yarışmasının, seçim konuşmalarının, propagandalarının başladığı bir dönemde bunun dile getirilmesi... Esasen 67'nci maddenin son fıkrası buna engel olduğu gibi, "Bir yıl kala seçim kanunlarında değişiklik yapılamaz." biçimindeki hüküm buna engel oluşturduğu gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne Ek 1 No.lu Protokol'ün 3'üncü maddesine de aykırı çünkü eşit koşullarda yarışma, serbest yarışma ilkelerine aykırı olduğu için. Bunun ötesinde, Anayasa madde 2'nin özellikle hukuk güvenliği ilkesine ve seçim güvenliği ilkesine de aykırı olduğunu görebiliriz, söyleyebiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Hocam.