| Konu: | Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 20.11.2018 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; "AİHM'i de Tayyip getirdi." dedi AK PARTİ'li bir milletvekili Adalet Bakanlığının bütçe görüşmelerinde. Tabii, ben olsaydım "Tayyip" demezdim, "Sayın Erdoğan" derdim ama bu başka bir sorun. Buradaki sorun şu: Bilgi kirliliği yaratmak. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yetkisi 1990'da tanınmıştı. Şimdi, bilgi kirliliği yaratmamak gerekir. Çünkü, bütün bu konular eğer ülkemizin geleceği için, kamu yararı için yapılıyorsa hukuk-siyaset çatışmasında ahlakı da bir ölçüt olarak almamız gerekir.
Buradan yapılan konuşmalarda genellikle AK PARTİ'li ve MHP'li vekiller belki zaman kazanmak için, belki uzatmak için oturumları başka sorunlardan bahsettiler. Bu metnin Anayasa'ya aykırılığı konusundan genellikle kaçındılar.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sana mı soracağız? MHP takıntısı...
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Şimdi, burada tabii siyaset ahlakilik temeline dayanır, doğru bilgi temelinde inşa edilmelidir. Öncelikle belirtmek isterim ki Sayın Elitaş'ın açıklamalarından da hareketle neden bu yasa değişikliğinin Anayasa Komisyonuna getirilmediğini bu akşam buradaki oturumda daha iyi anladım.
Anayasa Komisyonu bu Mecliste herhâlde en az çalıştırılan veya hiç çalıştırılmayan bir komisyon, bunu bir kıdemli anayasa profesörü olarak hüzünlü bir biçimde bu akşam daha iyi anladım. Burada iki yönlü eşitlik ilkesinin ihlali söz konusu: Bir, genel eşitlik ilkesi; kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu ile diğer bütün kuruluşlar arasında yapılan bu ayrım. İkincisi ise özel eşitlik ilkesine aykırılık. Bu da meslek içerisinde, burada kabul edilen iki kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu yöneticileri arasında yapılan ve Anayasa Mahkemesi kararlarına göre hiçbir makul, haklı nedene dayanmadan yapılan ayrım.
Şimdi, diğer bir nokta ise örgüt içi demokrasiye aykırı olması çünkü bir üye, bir adaya, hangi partiden olursa olsun "Bizim örgütü yönetecek." diye oy veriyor ama o kişi bir partiye angaje olup seçimlere girince döndüğü zaman pekâlâ kanaati değişebilir, oyu değişebilir ve burada örgüt içi demokrasi anlamında mikrodemokrasi ilkesinin ihlali söz konusu, örgüt üyesinin iradesinin saptırılması söz konusu.
Şimdi, bu açıdan tabii ki oy saiki dikkate alındığında, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının madde 135'teki düzenlenme amacı dikkate alındığında, buna aykırılık bir kez daha teyit edilmeli ama aynı şekilde insan haklarına dayanan demokrasi tanımıyla Anayasa madde 2'ye hem makrodemokrasi anlamında hem de mikrodemokrasi kuralı anlamında aykırılık teşkil etmektedir.
Burada bir önemli nokta daha -bunu teklif sahipleri de açıklamadılar- gerekçe nedir? Bir kanunun gerekçesi bir ihtiyaca dayanır. Toplumsal ihtiyaç nedir? Hangi kamu yararını karşılıyor? Hangi ülke çıkarına yönelik, ulus çıkarına yönelik veya hangi beka sorununa yönelik? Burada genel, objektif anlamda bir neden bulmak zor.
Her ne kadar MHP temsilcisi çok özlü bir biçimde açıkladıysa da, Anayasa Mahkemesine götürmek için Sayın Başkan, aman tutanakları iyi muhafaza edelim çünkü Anayasa Mahkemesine götürürken sayın vekilin "Hayırlı olsun İzmir adayınız." biçimindeki beyanı zaten iptal için yeterli nedenler arasında yer alıyor, özellikle bunun ittifaktan gelmesi.
Son olarak Sayın Elitaş'ın, özellikle Komisyon Başkanının "Bu, seçimlerden sonraki durumu ilgilendirir, o nedenle Anayasa 67'yi ilgilendirmez." biçimindeki açıklamasına karşı bir açıklama yapmak gerekir, o da şöyle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, lütfen bir dakika...
BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Milletvekili.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, eğer onlar bir odadan, bir barodan, bir başka kuruluştan olsaydı -niçin yok bilmiyoruz tabii ki- adaylık için önceden karar verirler ve yarışmaya önceden girerler, şu anda nasıl ki yerel yönetim adayları sahaya inmeye başladılarsa. Dolayısıyla eşitsizlik önceden başlıyor. Türkiye Barolar Birliğinden ya da barolardan istifa edecek bir aday ile odadan, borsadan istifa edecek aday arasında veya bir başka kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşundan istifa edecek aday arasında yarışma koşulları bu iki odayla ilgili kanun yürürlüğe girerse farklılaşacak. O nedenle önceden ilgilendiriyor. Bu açıdan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, 1 no.lu Ek Protokol'ün 3'üncü maddesini tanımlayan kararlarında adayların eşit koşullarda yarışması, eşit koşullarda sahaya inmesi kurallarına aykırılık teşkil etmesi açısından, evet, Anayasa madde 67, son fıkra açısından da Anayasa Mahkemesi mutlaka değerlendirecektir.
Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)