| Konu: | Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 21.11.2018 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu teklifle 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu ile 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu'na ek maddeler eklenerek milletvekili veya mahallî idareler genel ve ara seçimlerinde aday olan genel başkanların, başkanların ve yönetim kurulu üyelerinin seçilememeleri hâlinde geri dönmeleri düzenlenmektedir.
Arkadaşlar, böyle bir düzenleme tamamen tarafsız olması gereken bu kurumların siyasallaşmasının önünü açacaktır. TOBB Başkanı Sayın Hisarcıklıoğlu da yaptığı açıklamada, değişikliğin yasalaşması hâlinde temsil edilen kurumlara günlük siyasetin nüfuz edeceğini ve bundan en çok üretici, tüccar ve sanayicinin zarar göreceğini ifade etmiş, kanunun geri çekilmesini önermiştir. Ayrıca, Anayasa'nın 67'nci maddesinin yedinci fıkrasında "Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz." hükmü vardır. Burada kastedilen kanunlar salt seçim kanunları değildir, seçime müdahale eden tüm kanunlar Anayasa'nın bu hükmü kapsamındadır. Görüşülmekte olan bu kanunlardaki değişiklikler de seçim kanunlarına müdahale eder nitelikte olup yasak kapsamında kalmaktadır. Bu sebeple, değişiklik yapılsa dahi yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde değişiklik uygulanamayacaktır. Dolayısıyla, 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak yerel seçimlerde de uygulanamayacak ve istifa eden genel başkan, başkan veya yönetim kurulu üyeleri seçilemedikleri takdirde görevlerine geri dönemeyeceklerdir. On altı yıldır her kuruma siyaset bulaştırdığınız gibi odalara, esnaf kuruluşlarına da bulaştırmak istiyorsunuz. Artık millet adrese teslim kanunlardan bıkmış, usanmıştır.
Değerli milletvekilleri, on altı yıllık AK PARTİ iktidarında milletimiz büyük bir sosyal çöküntü içine girmiştir. Bu iktidar döneminde, boşanan, intihar eden, depresyon sorunu yaşayan, uyuşturucu kullanan ve suç işleyen bireylerin sayıları katlanarak artmıştır. Geçim sıkıntısı, işsizlik, kötü çalışma koşulları ve günlük yaşamın zorluklarından kaynaklanan stres derinleşen toplumsal çöküntünün başlıca sebeplerindendir. Vatandaşlarımız ağırlaşan siyasi, toplumsal ve kültürel baskılar altında ezilmektedir. Sürekli gerilim ortamı, insanların birbirine, kurumlara ve devlete olan güvenini sarsmıştır. AK PARTİ'nin yaydığı çıkarcı ve maddiyatçı zihniyet toplumun ahlaki ve siyasi değerlerini aşındırmıştır.
Toplumsal çöküntünün en önemli kaynakları yoksulluk, dışlanma ve güvence eksikliğidir. AK PARTİ iktidarları eğitim sistemini altüst etmiş, işsizlik sorununu derinleştirmiş ve sosyal güvenlik sistemini bozmuştur. Yoksul vatandaşlar hayırseverlerin insafına ve oy avcılığı amacıyla yapılan siyasi yardımlara mahkûm edilmiştir. Önümüzde mahallî seçimler var. Bu söylediğimin örneklerini bu seçim döneminde de sıkça hep beraber göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, bir toplumun gelişmişliği o toplumun emeklilerine ve yaşlılarına verdiği değerle doğru orantılıdır. Sosyal devlet olmanın en önemli özelliklerinden biri de bu insanlarımızı korumak ve onların hayatlarını kolaylaştıracak düzenlemeler yapmaktır. Bununla beraber, intibak yasası bir an önce çıkarılmalıdır. Bu, bizim sosyal ve siyasal sorumluluklarımızın en başında yer almaktadır. Bu arada emeklilikte yaşa takılanlar sorununu da bir kez daha buradan dile getiriyoruz. Bu sorun, bu kanayan yara ivedilikle çözüme kavuşturulmalıdır. Emeklilikte yaşa takılanlar konusunun peşini asla bırakmayacağız. 24 Haziran seçimlerinde verdiğiniz sözü ve bu sözü tutmadığınızı, emeklilikte yaşa takılanlar konusunda verdiğimiz yasa değişikliğine "evet" diyerek yasanın çıkmasına kadar bu kürsülerden her fırsatta dile getireceğiz.
Öğretmenlerimiz... Ekonomik ve toplumsal statü bakımından toplumumuzun en üst sırasında yer alması gereken öğretmenlerimizin değeri ne yazık ki uygulamalarınızla her geçen gün biraz daha düşürülmektedir. Öğretmenlerimiz, ekonomik sıkıntılar, atanamama, okullarda yaşanan güvenlik sıkıntılarıyla karşı karşıyadır. Bu dönemde yoksulluk sınırının altında hatta yoksulluk sınırının neredeyse yarısı ücretlerle çalıştırılmaktadırlar. 2018 yılının Temmuz ayında açıklanan verilere göre 4 kişilik ailenin açlık sınırı 1.738, yoksulluk sınırı ise 5.662 liradır. Bir kişinin aylık geçim maliyeti ise 2.136 lira civarındadır. Yirmi yıllık bir öğretmenin bugünkü ortalama maaşı ise 3.750 liradır. Bir de sözleşmeli öğretmenlerimiz var ki durumları içler acısı. Öğretmenin sözleşmeli olması ne demektir? Bu kadar öğretmen açığı varken neden öğretmenlerimiz sözleşmeli olma baskısı altında çok az ücretlerle köle gibi çalıştırılmaktadır? Bu mu gelecek nesillerin mimarı eğitimcilerimize verdiğimiz değer?
3600 ek göstergeyle ilgili her parti genel seçimlerde seçim vaadinde bulunmasına rağmen hâlâ tık yok, neyi bekliyorsunuz? Yandaş müteahhide her türlü peşkeş çekilirken, 60 bin lira olan maaşlara yüzde 26 zam yapılırken yaşanan bu mağduriyetlere çözüm üretmeme sebebiniz nedir? Başta öğretmenlerimiz olmak üzere kamu çalışanlarının sıkıntılarını neden görmezden geliyorsunuz? Gelin, kamu çalışanlarımıza 3600 ek göstergeyi de verelim ve çalışırken insanca yaşatamadıklarımızın hayatlarını bari emekli olduktan sonra biraz kolaylaştıralım.
Değerli milletvekilleri, birinci parti mensupları sürekli olarak sağlık sistemimizin çok iyi noktaya geldiğini belirtseler de sağlık sistemimizin yanlış yapılanmadan kaynaklanan sorunları devam etmektedir. Sağlık giderleri son zamanlarda anormal şekilde yükselmiştir. Performans prim uygulaması, sağlık sisteminin en büyük sorunlarından biri durumundadır. Kamu sektöründe uygulanan performans primi uygulaması, tıp etiği değerlerini temelinden sarsmış ve hastaların aleyhine işleyen bir mekanizmaya dönüşmüştür. Tam gün yasası ne kadar esnetilmeye çalışılsa da hekim kaynağının verimli kullanılmasını engelleyen bir yasadır. Bu yasa akıl ve mantığa, Türkiye koşullarına ters gelmektedir.
Ayrıca, Temmuz 2018'de üniversitelerin hemşirelik bölümünden mezun olup KPSS'ye giren yaklaşık 70 bin hemşire adayı sınavın üzerinden dört ay geçmesine rağmen atanamamış ve hâlâ atama beklemektedir. Hükûmet yetkilileri, buradan size sesleniyorum: Bu atamayı bekleyen binlerce sağlıkçının sesine ne zaman kulak vereceksiniz?
Değerli milletvekilleri, ülkemizde işsizlik almış başını gitmiş, on altı yıllık AK PARTİ iktidarı yüzde 7'lerde aldığı işsizliği yüzde 19,5'lara çıkarmıştır. Her 3 gencimizden 1'i işsizdir. İstihdam sağlayıcı yatırım yapmadıkları gibi, istihdam sağlayan devletin elindeki, başta şeker fabrikaları olmak üzere tüm işletmeleri "özelleştirme" adı altında yandaşlara peşkeş çekmişlerdir. Ülke kötü yönetilmektedir. Kriz, yandaşlar hariç, toplumun her kesimini vurmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye'de engelliler yalnızca 3 Aralık Dünya Engelliler Günü gibi özel günlerde hatırlanmaktadır. Bugünlerde engellilerin sorunları gündeme getirilmekte fakat çözüm sürekli olarak ertelenmektedir. Ülkemizde engelli bireylerin istihdamı, İş Yasası'na göre, 50 ve üzeri işçi çalıştıran yerlerde yüzde 3, kamu kurum ve kuruluşlarında yüzde 4 oranındadır. Buna rağmen, yaklaşık 5 milyon engelliden ancak 110 bin civarında engelli istihdam edilebilmiştir. Engelli bireylerin ulaşım, sağlık desteği gibi ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanmaması işverenlerin istihdam konusunda direnç göstermelerine sebep olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Meclisin açıldığı ilk günden bu yana, insanlarımızın sorunlarını gerek kanun teklifleri gerek araştırma önergeleri gerekse soru önergeleriyle tek tek bu kürsülerden dile getiriyoruz. Emeklilikte yaşa takılanlar, 3600 ek gösterge, intibak, kadro sorunları, uzun dönem askerlik yapanların askerlik sürelerinin sigortalı sayılması, sigortalılık öncesi doğum ve hamilelik sürelerinin sigortalı sayılması, tek tip askerlik ve bedelli askerlik sorunlarının çözülmesi için verdiğimiz kanun tekliflerimizde bugüne kadar hiçbir somut adım atılmadı. Gelin, bu yasa tekliflerini bir an önce Genel Kurula getirip bu sorunlara çözüm bekleyen milyonlarca insanımıza çare olalım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)