GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:20
Tarih:21.11.2018

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; ayrı siyasal akımlara ve ayrı siyasal gruplara mensup milletvekilleri olarak bizleri birleştiren şey hukuktur ve öncelikle Anayasa'nın 81'inci maddesidir. Biz, Anayasa'nın 81'inci maddesi çerçevesinde hukukun üstünlüğüne ve Anayasa'ya sadakat yemini etmiş bulunuyoruz. Hemen yanı başında 11'inci madde var, "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü." Bu madde ise başta yasama organı olmak üzere bütün devlet organlarını bağlayıcı niteliktedir. Bu nedenle, biz, yasamayı Anayasa'yı uygulayan başlıca, biricik organ diye tanımlarız. Peki, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları açısından durum nedir? Onlar Anayasa madde 135'e göre örgütlenmiş kurumlardır ve onları birleştiren başlıca kavram ise kamu tüzel kişisi olmalarıdır. Bugün yasayla kurulmuş 20 örgüt var ise hepsi Anayasa madde 135'e tabidir ve onları birleştiren başlıca kavram kamu tüzel kişisi olmalarıdır. Kamu tüzel kişisi olması demek kendine göre bütçesi olan, organları olan, alacakları ve borçları olan ve siyasal iktidarlara karşı, yönetime karşı özerkliği bulunan kuruluşlar demektir. Bunların özerklik ölçüsünde yine Anayasa ve yasalarında tanımlanan amaçlarına ulaşmaları mümkündür ve hizmet üretmeleri o ölçüde mümkün olabilmektedir.

Şimdi, bu yasa önerisine baktığımız zaman 20 örgütten, 20 kuruluştan sadece 2'si için geçerli bir yasa çıkarılmaktadır. Bir, acaba neden bu yasa çıkarılmaktadır, bunun haklı bir gerekçesi iki gündür yaptığımız tartışmada ortaya konulamadı. Hangi toplumsal ihtiyaç, bu ortaya konulamadı. Neden bu ayrım yapılıyor, 18 bir yana 2 bir yana; bunun da herhangi bir haklı nedeni ortaya konulamadı. Ben baro üyesi bir vekilim. Eğer burada baro da yer alsaydı, ben "hayır" derdim, "Diğer 19'u olmadığı sürece baro da yer almasın." derdim. Bu açıdan ciddi bir biçimde her 2 kategori arasında yani 18 kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşuyla, 18 kamu tüzel kişisi ile 2 kamu tüzel kişisi arasında hiçbir haklı nedene dayanmadan bir ayrım yapılıyor. Bu, Anayasa'nın 10'uncu maddesine aykırıdır, defalarca dile getirildi. Fakat bunun ötesinde, doğası itibarıyla Anayasa madde 135'e böyle bir düzenleme aykırı olduğu gibi, esasen demokrasi ve hukuk ayrımı bakımından -ki bazı üyeler demokrasiye vurgu yaptılar- hukuk içerisinde belirli tutarlılığa dayanan... Sonuç olarak demokrasi, eğer birey özgürlüğünü koruyorsa değer ifade eder, yoksa bir örgütün içerisinden çıkan aday tarafsız olduğu için ona oy verilmişse ancak sonra o kişi politikaya girdiği zaman belki aynı oylamada ona oy verilmeyecek; o zaman siz o başkan politikaya atıldıktan sonra nasıl olur da örgüt üyesinin iradesinin yine geçerli olduğunu varsayarsınız.

Sonuç olarak, demokrasinin temeli birey özgürlüğüdür. Kaldı ki bugün baro başkanı ile oda başkanı -eğer bu teklif yasalaşırsa- eşit koşullarda politik yarışmaya girmeyeceklerdir çünkü birinin arkasında kendi örgütü olacaktır -nasılsa yasal güvencesi var, seçilemezse de dönecek- ama öbürü tamamen başkanlıktan uzaklaşacaktır. Bu bakımdan, her ne kadar gerekçe öne sürüldüyse de "Bu, 298 sayılı Yasa'yla ilgili değildir." dense bile, esasen 67'nci maddenin son fıkrasına aykırıdır diğerleri arasında.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekili.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Bu bakımdan, burada diğer aykırılıklara girmek için zamanımız yok, zaten tekrar edildi defalarca. Fakat hukuk ve demokrasi anlayışına bu Mecliste bu kadar birbirine tezat teşkil edecek derecede zıt olmamalıydı çünkü bizi birleştiren Anayasa kuralları var.

Benim önerim, hep olduğu gibi, eğer bir toplumsal ihtiyaç varsa 20'sine ilişkin bir düzenleme yapmak. Bu kadar açık anayasal aykırılık taşıyan bir düzenlemeye "Evet." demekten kaçınmak için herhâlde hukukçu olmaya gerek yok, vekil olmaya da gerek yok; Anayasa'yı okumak, okuyabilmek yeterli. Üstelik, biz Anayasa'nın üstünlüğüne yemin etmiş vekilleriz. Tabii ki Anayasa'ya aykırı bir düzenlemeye "Evet." demek mümkün değildir, aykırılık olur ama onun ötesinde Anayasa ihlali olur. Anayasa ihlalinden kaçınmamız gerekir diye düşünüyorum. Bu konuda hem biz grup olarak bundan kuşkusuz kaçınacağız ama benim hukukçu olarak tavsiyem, bütün üyelerin Anayasa'ya aykırılıktan ve Anayasa'yı ihlal eyleminden kaçınmaları yönünde olacaktır. Tavsiyem budur.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)