| Konu: | Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 27.11.2018 |
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce söz ettiğim gibi, ben 7'nci madde üzerinde konuşmak üzere söz aldım ancak 17'nci maddeye eklenen geçici 18'inci madde üzerine konuşacağım. Zira, bu madde, Antalya'nın gündemini yaklaşık olarak otuz yıldır meşgul eden Aksu ilçesi eski Çalkaya Belde Belediyesi döneminde yapılan imar düzenlemeleri ve parselasyon işlemleri sonucu oluşan hukuki problemleri ve imar sorununu çözüme kavuşturan bir maddedir.
1990'lı yıllarda Çalkaya Belediyesince imar planları ve parselasyon planları yapılmış ancak zaman içerisinde imar mevzuatına aykırı çok sayıda değişiklikle mevzuata aykırı satışlar gerçekleştirilmişti ve bu işlemlerin neticesinde de kamu adına geri dönülmesi çok ağır zararlar ortaya çıkmıştı. Yaşanan bu mülkiyet ve imar hukuku sorunları nedeniyle bölgede uzun yıllardır bir çalışma yapılamamıştır. Bu kanunla, yaklaşık 12 bin vatandaşımızı ilgilendiren ve âdeta yılan hikâyesine dönen mülkiyet sorunu kesin olarak çözüme kavuşturulmuş oluyor. Bu sebeple, kanunun 17'nci maddesine eklenen geçici 18'inci maddeyi destekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, aflar, toplumsal adalet ve barışın zedelenmesine, planlama ve imarla ilgili kurumlara yönelik güvenin azalmasına, zengin doğal kaynakların amaç dışı kullanılmasına ve çevre sorunlarına yol açmaktadır. 1948 yılından günümüze kadar, nedense her seçim öncesi, 20'den fazla imar affı içerikli yasa çıkarılmıştır. Ülkemizde üst üste çıkarılan imar affı yasalarıyla yaratılan "Nasıl olsa imar affı gelir." anlayışı gecekondulaşmayı ve imar alanlarındaki mevzuata aykırı yapılaşmayı toplum gözünde meşrulaştırmıştır. İmar afları, tüm topluma verilen telafisi imkânsız zararları ortadan kaldırmaya yetmediği gibi, yürürlükteki mevzuatı yetersiz ve geçersiz kılarak yasakları çiğneyenleri ödüllendirmek anlamına gelmiştir. İktidarların yeniden seçilme kaygılarıyla çıkardıkları af yasaları kısa süreli çözüm gibi görünse de esasında, büyük bir sorunun geçici bir süreliğine üzerini örtme ve bundan faydalanma anlamını taşımaktadır.
Son olarak, yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından imara aykırı ruhsatsız yapılara yasallık kazandırmak için imar barışı yasası çıkarıldı. Yasanın çıkmasıyla birlikte, çok sayıda vatandaş kayıt dışı yapısını kayıt altına alırken, bazı uyanıklar da imar barışından yararlanmak için harekete geçti. Bir tarafta yıllarca çalışıp emekli ikramiyesinin üstüne çektiği krediyle ev almak için borca giren vatandaş, diğer tarafta devletin arazisi üzerine yaptığı kaçak yapıya resmî kayıt belgesi alarak arsanın sahibi olmaya hak kazanan uyanıklar. Arkadaşlar, bu adaletsizliktir, haksızlıktır, buna fırsat vermemek gerekir.
Değerli milletvekilleri, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden on dokuz yıl geçmesine rağmen, kentlerde yapıların depreme hazır hâle gelmesi için adımlar atılması gerekirken elimizde, yok edilen acil toplanma alanları, inşaat rantının ele geçirdiği kent planlaması ve iktidarın imar affıyla ruhsatlandırdığı deprem güvenliği olmayan milyonlarca yapı var. Olası bir depremde, Allah korusun, bunların faturasını hep birlikte ödeyeceğiz. Ülkemiz deprem konusunda birçok ağır tecrübe yaşamış ve bu yaşanan olaylardan ders almamış, deprem, olduktan birkaç gün sonra her defasında kamuoyu tarafından unutulmuş, doğal felaketi yaşayanlar kaderleriyle baş başa bırakılmıştır.
Değerli arkadaşlar, binalarda toplam kalite anlayışı yerleştirilmelidir. İnşaatlar sonuç odaklı değil, süreç odaklı bir denetim mekanizmasına kavuşturulmalıdır. Binaları denetleyen denetçilerin ücretlerinin denetlenen müteahhitler tarafından verilmesi uygulamasına son verilmelidir. Bina dayanıklılığı arttıkça verilen kredilere uygulanan faiz oranı düşürülmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Bahşi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Yapımı tamamlanmış ve yapım aşamasında olan bütün binaların dayanıklılık ve kalite sorunlarına ilişkin çalışmalar yapılmalı, beton kalitesinden kullanılan demirin çapına kadar her türlü teknik analiz gerçekleştirilmelidir. Günümüz teknolojisinde yüksek frekanslı dalgalar sayesinde âdeta binaların röntgeni çekilmekte, sorunlar tespit edilebilmekte ve bu sayede maliyetler azalmakta ve can kayıpları en aza indirgenmektedir. Depremin zararlarının azaltılması için her şeyden önce bu konudaki temel politika saptanmalı, depremden sonra çare arama politikası yerine deprem öncesi önlemleri içeren halkın yararına bir deprem politikası oluşturulmalıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)