| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 28.11.2018 |
CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; barış ve insan hakları savunucusu, kime yönelirse yönelsin, tüm hak ihlallerinin takipçisi, meslektaşım Tahir Elçi'yi ve aynı olayda hayatını kaybeden güvenlik görevlilerimizi rahmetle, sevgiyle ve özlemle anıyorum.
Sevgili Tahir Elçi'yi ölüme götüren süreç, bize o kadar tanıdık ki ölümünden sonra yaşananlara da o kadar şaşırmıyoruz. Hatırlamakta fayda var, Sayın Elçi bir televizyon programına katılmış, orada bazı ifadeler kullanmıştı. Katılın ya da katılmayın, savunun ya da savunmayın önemli değil, kimseyi sözlerinden ve düşüncelerinden dolayı linç edemezsiniz. Ne oldu o televizyon programının ardından? Önce sosyal medyada bir linç kampanyası başladı, hemen ardından, bazı basın kuruluşları, Elçi'yi hedef tahtasına oturttular. Savcılık soruşturma açtı, ifadeye çağrılmayı bekleyen Elçi hakkında yakalama kararı çıkarıldı, firariymiş gibi, Elçi tutuklanmadı ama. Eşinin "Keşke tutuklansaydı." sözleri hâlâ yüreklerimizi dağlıyor.
Elçi'nin ölümüne giden süreç hiç yabancı gelmedi, değil mi? Hrant Dink'in ölümüne giden sürece ne kadar da çok benziyor. Kısa bir süre sonra, Diyarbakır'da tarihî Dört Ayaklı Minare'nin önünde basın açıklaması yaparken öldürüldü Tahir Elçi. Diyarbakır'ın bir evladını Diyarbakır'ın simgelerinin birinin altında öldürdüler. Kentlerin içinde hendeklerin kazıldığı, çatışmaların şehir içlerinde yaşandığı bir dönemde Elçi'yi kim öldürdü, neden öldürdü? Öldürenler nasıl bir mesaj vermek istiyordu? Bu soruların cevaplarını bilmiyoruz ama ölümünün ardından barış isteyen seslerin daha da sustuğunu, sivil toplumun üzerine ölü toprağı serildiğini çok iyi biliyoruz; galiba öldürenler de bunu amaçlamışlardı. Basın açıklaması yapıyordu Sayın Elçi, çatışmaların, terörün yaşamı yok ederken aynı zamanda tarihi de yok ettiğine dikkat çekiyordu, "Dört Ayaklı Miraye'yi koruyun." diyordu. İşte tam bu sırada çıkan bir çatışmanın ortasında kaldı. Kameraların, onlarca kişinin gözleri önünde öldürüldü Tahir Elçi ama kamera kayıtları ortada yok.
Üç yıl geçti cinayetin üzerinden, tek bildiğimiz şey, otopsi raporunda yer aldığı gibi, Elçi'ye isabet eden kurşunun uzak bir mesafeden atıldığı ama hâlâ şüphelisi olmayan bir ölüm olayıyla karşı karşıyayız, hâlâ şüphelilerin ifadesinin alınmadığı bir olayla karşı karşıyayız. Anlaşılan, bu cinayeti sadece Dört Ayaklı Minare gördü, o da konuşamıyor, konuşmuyor.
Sayın milletvekilleri, bu tür cinayetler sadece bir kişiyi hedef almaz, toplumun bir kesimini ya da tamamını hedef alır. Bu bakımdan, bu cinayetin aydınlatılması toplumsal bir zorunluluktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, devam edebilir miyim?
BAŞKAN - Sayın Aydoğan, tamamlayalım lütfen.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Elçi'yle beraber orada hayatını kaybeden güvenlik görevlilerimizin ve olayın aydınlatılması gerektiği kesindir ve tüm siyasi partiler bunun aydınlatılması için çaba göstermelidir.
Ben sözlerimi Sayın Elçi'nin sözleriyle bitiriyorum: Biz bu tarihî bölgede birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekânında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz. Tarihine, tarihsel değerlerine sahip çıkmayan toplumlar, doğru ve güvenli bir gelecek kuramazlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)