GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:23
Tarih:28.11.2018

AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Edirne'deki sel felaketi, Kocaeli'deki acı kaza, tüm bunlar çevre mantığı eksikliği ve hoyratlıkla da bağlantılı. Kayıplarımız, yaralılarımız var; derin üzüntü duyuyoruz. Oysa dünyada çevrenin korunması ve çevre kirliliği konusundaki hassasiyet gün geçtikçe artıyor. Küresel düzeyde, iklim değişikliği başta olmak üzere, çevresel risklerin bertaraf edilmesine yönelik mücadele giderek daha da geniş kapsamlı bir katılımla sürüyor.

1992 Rio Konferansı'nda imzaya açılan sözleşme, uluslararası alanda atılan ilk ve önemli adım oldu. İklim değişikliğiyle mücadeleyi amaçlayan Paris Anlaşması ise yine son dönemde küresel ölçekte atılan önemli adımlardan biri. Trump'ın bu gidişata itirazı fazla bir şeyi değiştirmeyecektir, Çin bile bu konuda önemli taahhütlerde bulunmuştur; biz gerideyiz.

Çevrenin küresel ölçekte korunmasına ilişkin normların kodifiye edilmesi amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından yeni bir sözleşme hazırlanmasına yönelik bir karar da çok yakın zamanda Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda büyük bir çoğunlukla kabul edilmiştir.

Evrensel boyutta artan hassasiyetin yeni bir ifadesi de bu yılki Nobel Ekonomi Ödülü'dür. İklim değişikliğini uzun vadeli makroekonomik analize entegre ettiği için ekonomist Nordhaus, Nobel Ödülü'ne layık görülmüştür.

Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki çevrenin ve doğanın korunmasına yönelik olarak küresel çapta önemli bir irade ortaya çıkmakta, uluslararası örgüt ve kurumlar bu konuyla ilgili inisiyatif alarak çevrenin ve doğanın korunmasına bizzat katkı sağlamaya çalışmaktadırlar. Maalesef, Türkiye'de iktidar dünyadaki bu eğilim ve hassasiyete uymamaktadır. Bu durumun en bariz örneklerinden biri de Büyük Menderes havzasındaki kirliliğin araştırılması amacıyla ahiren Genel Kurula getirilen araştırma önergesinin reddedilmiş olmasıdır. İktidar bloku veya Cumhurbaşkanının çoğunluğu bu çatı altında ülkenin sorunlarına çözüm bulma arayışlarına, girişimlerine duyarsız kalmaktadır.

Ana hatlarıyla bakıldığında, mevcut kanun teklifinin çevre sorunlarını çözmeye herhangi bir somut katkı yapmayacağı bellidir. Bu teklifi, torba kanun yapmayı alışkanlık hâline getiren iktidarın yeni bir muğlak hamlesi olarak telakki ediyoruz. İktidarın, demokrasi ve hukuk alanları başta olmak üzere, her sahada sürdürdüğü hoyratlığın çevre üzerindeki yansımalarını böyle bir yasa sınırlayamayacaktır.

Mamafih kanun teklifinde Aydın ilinin Çine ilçesinin 7 köyünde bulunan 441 kişinin mera arazileriyle ilgili yaşadıkları sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik düzenlemeler sevindiricidir. Bu konuyu partimiz muhtelif zeminlerde defalarca gündeme getirmişti. Ancak bu kanun teklifiyle Aydın'daki jeotermal enerji santrallerinin yol açtığı sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik herhangi bir düzenleme bulunmaması da son derece üzücüdür. Gerek denetim yetersizliği gerekse yetkililerin ihmali nedeniyle Aydın'daki JES yatırımlarının insan sağlığı, çevre, tarımsal üretim, hayvancılık ve doğal kaynaklara çok ciddi zararlar vermesi nedeniyle iktidarı bu konuyu gündeme almaya, en azından muhalefet partileri tarafından getirilen önergelere saygı göstermeye davet ediyorum.

Genel Kurula saygılarımı sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)