GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:23
Tarih:28.11.2018

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli üyeler; biraz önce 13'üncü madde vesilesiyle yaptığım konuşmadan bir düzeltmeyle başlamak istiyorum. Birincisi: "Düzce'deki göçük" dedim. O, viyadük inşaatı vesilesiyle, nedeniyle ortaya çıkan kaza. Fakat bizim konumuz açısından aslında değişen bir şey yok özü itibarıyla çünkü düzenleme, denetleme ve yaptırım üçlüsü devlet açısından, yol inşaatında da otoyol inşaatında da geçerli; devlet, insan, doğa ilişkisi açısından buradaki kusur... İnşaat işçilerinin inşaatlarda sürekli ölmesi sorununu, yaşamlarını kaybetmeleri sorununu da bu vesileyle dile getirmekte yarar var.

Öte yandan, biraz önce değindiğim torba kanunun sakıncası... Yine 13'üncü madde çerçevesinde özellikle Yapı Denetim Kanunu'nun 1'inci maddesiyle söz konusu olan çelişki vesilesiyle, bunun saptanması vesilesiyle bir kez daha Anayasa madde 128'in ne kadar önemli olduğunu, yetki, görev ve sorumluluk üçlüsünün bu açıdan neden geçerli kılınması gerektiğini ortaya koyması açısından önemli ve muhtemelen bu kanun eğer bu şekilde geçerse Yapı Denetim Kanunu'nu da ayrıca ele almak gerekir çünkü ikisi arasında çelişki söz konusu.

Burada 15'inci madde çerçevesinde verdiğimiz önerge aslında maddenin bizatihi içermekte olduğu çelişkileri, özünü ortadan kaldırmıyor çünkü burada önlemek asıldır. Önlemek asıldır; Anayasa'nın öngördüğü bütün bu yerleşme özgürlüğü, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir biçimindeki 23'üncü madde ve ayrıca, devlet, konut ihtiyacını gidermede şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama faaliyetinde bulunur şeklindeki 57'nci maddeye uyulmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor çünkü bunlara uyulmadan, anayasal gerekliliklere uyulmadan yapılan inşaatlarda sonradan ruhsatın verilmemesi, iptali veya inşaatın yıktırılması arzu edilen bir sonuç değil hem hukukun etkililiği açısından hem de millî servet açısından. Bu nedenle bu düzenleme bizatihi sorunlu bir düzenlemedir ama burada bu vesileyle üzerinde durulması gereken husus, çevre hukukunda, şehircilik hukukunda esasen önceden yapılan denetim ve düzenlemedir, önleyici düzenlemedir. Bu önleyici düzenleme özellikle doğa, toplum ve devlet ilişkisinde temellerini Anayasa'da bulmaktadır, ilgili yasalarda bulmaktadır. Bu bakımdan, özellikle Anayasa'nın -biraz önce belirttiğim- 23'üncü ve 57'nci maddelerin yanı sıra Anayasa madde 56'da belirtilen devletin yükümlülüğü olarak hatta yurttaşların da ödevleri bağlamında önlemek, korumak ve geliştirmek biçimindeki yükümlülükleri bir kez daha hatırlatmak gerekir çünkü bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi esasen nitelikli bir ülkenin tasarlanması açısından sorunlu bir uygulama oluşturur. Nitelikli bir ülke, esasen "sürdürülebilir gelişme" kavramının algılanmasıyla mümkündür. Bu da Anayasa'nın 56'ncı maddesinde öngörülen önlemek, çevre kirlenmesini önlemek devletin başta gelen ödevidir. Çevreyi bozan veya çevre üzerinde olumsuz etkilere yol açma riski yaratan faaliyetleri planlama ve bu konuda gerekli mekanizmayı değerlendirme açısından, çevresel etki değerlendirilmesi özellikle vurgulanması gereken bir ön araçtır.

Korumak ise ikinci aşamada gündeme gelmektedir. Bu da yine uyumlu ve düzenli bir çevre ve kentleşmeyi sürdürmek açısından...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Kaboğlu.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkürler.

Üçüncüsü, nihayet geliştirme yükümlülüğü.

Şimdi, çevre ve kent için, kentsel alandaki çevre için bu üçlü yükümlülük aslında ele aldığımız maddenin anayasal çerçevesini koyması bakımından anlamlıdır çünkü bu maddenin gereklerinin yerine getirilmesi esasen inşaat sektöründe sonradan ortaya çıkabilecek sakıncaların önlenmesi bakımından temeldir. Bu açıdan, yeniden Anayasa'nın ilgili maddelerine yollama yapıyorum, yollama yapmakla yetiniyorum ve bu alanının, özellikle yapı alanının, yerleşme özgürlüğünün ortak yaşam alanı olduğunu, yaşam hakkı temelinde güvence altına alınması gerektiğini ve bununla ilgili Anayasa'nın doğrudan hükümlerinin, hak ve özgürlüklere ilişkin hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini bir kez daha vurgulayarak saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar