GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: FİNANSAL KİRALAMA, FAKTORİNG VE FİNANSMAN ŞİRKETLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:27
Tarih:21.11.2012

REŞAT DOĞRU (Tokat) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan yasanın 14'üncü maddesi üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bu tasarı tabii, geçmiş dönemlerde yasama gündemine gelmiş ve kadük olmuş bir yasadır; bu dönemde de hiçbir güncelleme yapılmadan, tarafların görüşleri alınmadan getirilmiş ve de kanunlaştırılmaya çalışılmaktadır. Korkarım ki önümüzdeki dönemlerde yeniden bu kanun torba kanunların içerisinde getirilerek bazı bölümlerin değiştirilmesi sağlanmış olmasın. Tabii, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı son zamanlarda kendisinin sayısal çoğunluğuna bağlı olarak her türlü kanunu getirerek, kendi sayısal çoğunluğundan dolayı da bu kanunları her türlü baskının ve şiddetin içerisinde geçirmektedir; bu da tabii, doğru bir yaklaşım değildir.

Dolayısıyla, burada kanunların tam tartışılması veya maddelerin tek tek ele alınması ve tarafların dinlenilmesi gerekmektedir. Maalesef bunların hiçbirisi yapılmıyor.

Tabii, bunun yanında, özellikle ülkemizde hiç kimse ekonominin iyi olduğunu ve bu insanların; işte, çiftçisiyle, işçisiyle, esnafıyla herkesin rahat bir ortamda yaşamını devam ettirdiğini söyleyemez. Bugün, çiftçi üretemez konuma gelmiştir, emekli çok zor durumdadır, işçi çok zor durumdadır. Özellikle bankalardaki, icra dairelerindeki çalışmalar veyahut da oradaki durumlar, tablolar insanların yüreğini acıtmaktadır, insanların içini acıtmaktadır.

Şöyle ki: Her gün çiftçi kardeşlerimizin tarım kredi borçları, banka borçları veyahut hayvancılık münasebetiyle almış olduğu borçlardan dolayı icra dairelerinin önüne gittikleri ve icra dairelerinde, neyi varsa her türlü malının ve mülkünün icra dairesinde hacze uğramış olduğunu görüyoruz.

Bunların yanında, memurlar maalesef kartzede duruma gelmişlerdir.

Memurların yanında, özellikle emekli insanlarımızın yıllardan beri beklemiş olduğu intibak kanunu maalesef çıkmamış ve beraberinde de şu anda, emekli insanlarımız zor şartlar içerisinde hayatlarını idame ettirmeye çalışmaktadırlar. Hatta bazı emeklilerimizin, ay başı geldiği zaman eline hiç paranın geçmediğini de maalesef görüyoruz.

Tabii, bunların yanında özellikle bir kesim vardır ki bunu da söylemek mecburiyetindeyiz. Şu anda Anadolu'nun birçok yerlerinde esnaf kardeşlerimiz "Acaba iş yerimi kapatayım mı, kapatmayayım mı?" veyahut da "İşime nasıl devam ederim?" şeklindeki düşünce içerisindedirler. Anadolu'nun birçok kentinde bu tabloyu, kara tabloyu görüyoruz. Bilhassa İç Anadolu Bölgesi'nde, bizim de Milletvekili olduğumuz Tokat dâhil olmak üzere; Tokat'ında, Amasya'sında, Çorum'unda, Yozgat'ında ve Doğu Anadolu Bölgesi'ne kadar olan bölgede çok büyük oranda göç vardır. Bu göçün sebepleri araştırıldığı zaman? Özellikle çiftçi kardeşlerimizin üretim yapamamasının yanında, çiftçide ve köylüde para olmadığı zaman esnafta da para olmamaktadır. Esnaf kardeşlerimiz de maalesef kendi işletmelerini kapatma durumuyla karşı karşıya kalmışlardır.

Bakınız, yıllardan beri söylemiş olduğumuz "Şu hipermarketler kanununu, şu süpermarketler kanununu çıkaralım; gelin bu hipermarketler kanunu çıkarılsın da esnaflarımız en azından bir nefes alsın." şeklinde söylemlerimiz vardır. Fakat enteresandır, bir türlü bu hipermarketler kanununu Hükûmete anlatamıyoruz ve dolayısıyla da Hükûmet ne yapıyor? Buna vurdumduymaz bir şekilde devam ediyor ve büyük hipermarketler, süpermarketler yabancıların eline geçiyor ve küçük kasabalar dâhil olmak üzere neredeyse her mahalleye bir tane market şubesi açılıyor. Tabii, açılmasıyla beraber ne yapılıyor? Beraberinde, bakın, bir süpermarketin şubesinin açılması demek o bölgedeki 50-60 esnafın ortadan kalkması demektir. Manavından bakkalına kadar birçok insan dükkânını kapatmak mecburiyetinde kalıyor. Hani eskiden beri söylemiş olduğumuz "bizim bakkalımız", "bizim manavımız" tabiri maalesef şu anda tamamen yok olma durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Ne bizim bakkalımız kalmıştır ne de bizim manavımız kalmıştır, yani sonuçta esnaflar kepenk kapatır konuma gelmişlerdir.

Gelin, bunu böyle yapmayalım. Bu çıkartmış olduğumuz kanunların yanında hipermarketlerle ilgili, süpermarketlerle ilgili kanunu da çıkartalım. Sayın Bakan, gelin, bunların talimatlarını da verin. En azından o büyük sermaye şirketlerine karşı, tröstlere karşı, tekellere karşı bu kesimi de koruyalım ve o kesimdeki insanlar da birazcık rahat nefes alsınlar. Evine giderken "Acaba yarın ben dükkânımı açtığım zaman neyle karşılaşacağım? Kapatacak mıyım?" konumundan kurtulsunlar diye düşünüyoruz. Ama enteresandır, yıllardır beri söylenen bu söz sadece sözlerde kalıyor. Umarım ki, inşallah, bu sözleri duyarsınız. Yoksa, duymadığınız zaman, önümüzdeki zaman sürecinde, korkarım ki o duymadığınız insanlar size gereken dersi vereceklerdir.

Vermiş olduğumuz önergenin işte söylemlerinin bir tanesi burasıdır yani bu kanunun palas pandıras gelmesinin yanında, milletimizin esas, reel gerçekleri ve realitenin de göz önüne alınması gerekmektedir. İnsanlar geçinemiyorsa, yoksulluk varsa bunun da sorumlusu Hükûmet olmalıdır ve bununla ilgili ne yapılması gerekiyorsa yapmalıdır. Ondan dolayı da hipermarketler ve süpermarketler kanununun, esnafın korunmasıyla ilgili kanunun da gündeme gelmesini arzu ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğru.