GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: FİNANSAL KİRALAMA, FAKTORİNG VE FİNANSMAN ŞİRKETLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:27
Tarih:21.11.2012

CHP GRUBU ADINA ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; finansal kiralama ve faktoring yasası üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Türkiye, sermaye birikimini tamamlayamamış bir ülke olduğu için, Türkiye'de sanayici, tüccar, ihracatçı her zaman finansman sorunu içerisinde olmuştur, kredi sorunu içerisinde olmuştur. Türkiye'de finansman sıkıntısını daha çok KOBİ'ler ve esnaf çekmektedir. Büyük firmalar özellikle son on sene içerisinde dünyada bollaşan likitlerin de etkisiyle kendi işlerini kendileri çözmüşlerdir. Zaten, son yılda özel sektörün döviz borcunun 200 milyar dolara yükselmesi de bunun bir göstergesidir. Yani sorun, aslında finansman sorunu, aslında KOBİ'lerin sorunudur.

Değerli arkadaşlar, son zamanlarda, uzun zamanlarda daha doğrusu, hükûmetler KOBİ'ler için, finansman sorunlarını çözmek için ciddi anlamda bir şey yapmamaktalar. Zaman zaman KOBİ haftalarında KOBİ'ler övülür, bazı istatistiksel rakamlar verilir ama KOBİ'lerin finansman çözümü için ciddi anlamda herhangi bir şey yapılmaz. Türkiye'de, aslında, faktoring piyasasından ya da finansal kiralama piyasasından çok daha önemlisi, KOBİ'lerin finansman sorununu çözecek olan Halk Bankasıdır. Bakın, Türkiye'de, son elli yıl içerisinde, esnaflıktan KOBİ'liğe, KOBİ'likten sanayiciliğe yükselen firmaların en az yüzde 80'inin temelinde Halk Bankasının harcı vardır. Ama ne yazık ki Halk Bankası 2001 krizinden sonra asıl misyonunu terk ederek, Halk Bankacılık misyonundan çıkmıştır. 2001 krizinden sonra, o zamanki hükûmetin atadığı Yönetim Kurulu, Halk Bankasının içini boşaltarak, bazı entrikalarla yerli başka bir bankaya peşkeş çekilmeye çalışılmıştır. AKP İktidarı döneminde, o yönetim gittikten sonra, Halk Bankasının tekrar eski misyonuna kavuşacağı umudumuz da, AKP'nin babalar gibi satma hevesiyle kursağımızda kaldı ve Halk Bankası yine misyonundan uzaklaştı.

2008 krizi geldiğinde, 2008 krizinin Türkiye'ye belki de en hayırlı yönlerinden bir tanesi, satılmaya hazır hâle getirilen Halk Bankasının satılamaması diye düşünürken, birkaç gün önce Halk Bankasının yüzde 25 hissesi daha satıldı ve bu satılan hissenin ağırlıklı olarak İngiliz sermayesi olmak üzere, büyük bir kısmı, yine yüzde 80'i yabancılara satıldı ve buradan 4,5 milyar lira gelir elde edildi.

Değerli arkadaşlar, bu rakamı ve bu söylediğim sözleri bir tarafa not edin: Kırk gün sonra yeni yıl gelecek, bu, gelen 4,5 milyar lira, istatistiğe doğrudan yabancı sermaye olarak girecek. Başta Sayın Başbakan olmak üzere ve devamında Sayın Bakan ve diğer bakanlar olmak üzere, doğrudan yabancı sermayenin gelişini Türkiye'de güvene bağlayacak ve bunun çok iyi bir şey olduğunu söyleyecekler. Değerli arkadaşlar, "Doğrudan yabancı sermaye geldi." deyince, vatandaş da yabancı sermayenin doğrudan gelip yatırım yaptığını yani teknolojisiyle, sermayesiyle gelip burada yatırım yaptığını zannediyor. Doğrudan yabancı sermaye kavramı, Türkiye'de portföye yapılan yatırımdır, bu da övünülecek bir şey değildir. Bankanızın hissesini sattığınız zaman, fabrikaların hissesini sattığınız zaman bundan övünülecek bir şey çıkarmak çok doğru değildir, hatta üzülünmesi gerekir.

Geçen hafta içerisinde, Adana'da, Ekonomi Bakanımız Sayın Zafer Çağlayan'la beraberdik. Konuşması sırasında, ben orada olduğum hâlde, doğrudan yabancı sermayenin yüzde 40'ının, 45'inin imalat sanayisine geldiğini söyledi kürsüden. Ben sordum: "Ya, Sayın Bakan, enerji yatırımları dışında Türkiye'de bana imalat sanayisinde yatırım göster." Hayır, öyle değil, verilen bilgi şöyleymiş: Doğrudan yabancı sermaye olarak gelen para, Türkiye'de imalat sanayisindeki şirketlerin hissesini alıyormuş. Üretim artmıyor, istihdam artmıyor, elimizdeki fabrikaların hisselerini yabancılara veriyoruz, yıl sonunda kârlarından transfer götürüyorlar, o zaman bunun neyiyle övünüyoruz? Halk Bankasının yüzde 25 hissesini daha sattık, yüzde 51'i devlette kaldı; önümüzdeki dönemde 9 milyar dolara yüzde 50 hissesini daha satarız, elimizde bir tane Ziraat Bankası kalır. Onu da sattığımız zaman geriye Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı gibi değerler kalır. Bu yol, yol değil, yani satarak cari açığın finansmanını karşılamak ya da "Sağlıklı finansmana geçtik." demek ne yazık ki yol değil.

Tabii, şimdi, Halk Bankası misyonunu yitirdikten sonra finansal kiralama ve faktoring önemli hâle geldi ve biz de bu yasanın çıkmasını destekledik. Onun için, biraz önce önergelerimizi de geri çektik, bir an önce çıksın diye.

Finansal kiralamayla ilgili işler iyi giderken evvelki sene başka bakanlığı ilgilendiren, Maliye Bakanlığını ilgilendiren konuda anlamsız bir karar çıktı ve finansal kiralamada katma değer vergisi oranı yüzde 1 iken piyasadaki katma değer vergisi oranına göre 8 veya tekrar 18'e getirildi ve bir yandan KOBİ'lere finansal kiralamayla bir rahatlama sağlanırken öte yandan finansman maliyetlerini artırıcı yeni bir kararla ortaya çıkıldı. Daha önceki süreçte finansal kiralamaya konu olan mallar bilançonun aktifinde ve pasifinde görülmezken yani kiralanmış bir mal olduğu için sadece kira bedeli giderden düşürülürken yine anlamsız biçimde bir karar çıkarılarak finansal kiralamaya konu olan mallar bilançonun aktifinde ve pasifinde gösterilmeye başlandı ve KOBİ'ler üzerinde yine yeni bir yük oluşturuldu.

Değerli arkadaşlar, faktoring de çok önemli. Yine söylüyorum: KOBİ'ler asıl doğrudan Halk Bankasından kredi alamazken faktoring piyasasından finansman elde etmeye başladılar ama daha önceki dönemde kanun hükmünde kararnameyle yürütüldüğü ve mevzuatta boşluk olduğu için de ne yazık ki Türkiye'de faktoring piyasası tefeciliğin resmî kurumları hâline geldi ve ağırlıklı mafyanın eline geçti ve çok canlar yaktı, çok ailenin evinde bazı kuruluşların göz yaşları var. Şimdi, bu faktoring yasasında bana göre en önemli, can alıcı ve en olumlu madde 9'uncu maddenin 2'nci bendi. Yani bir kişinin elinde kambiyo senedi niteliğinde kâğıt olsa bile, faktoring şirketlerinde eğer bir hizmete dayanmıyorsa faktoringe konu olamayacak. Yine çok önemli bir maddeyle getirilen, faktoring şirketler birliğinde merkezî kayıt sisteminin tutulması ve bunların takip edilmesi. Eğer bunlar gerçekten doğru uygulanırsa faktoring piyasası doğru çalışır ve yasal tefeciliğin önüne geçilmiş olur.

Tabii, faktoring sadece iç piyasada değil, aynı zamanda ihracatın finansmanında da çok önemli. AKP'nin 2023 hedefi 500 milyar dolar ihracat. Değerli arkadaşlar, bu para kur politikasıyla, mevcut finansman politikasıyla yani ihracatçıyı saldım çayıra Mevlam kayıra politikasıyla 2023 yılında ihracatı patlatamayız, yine ithalatın patladığına ve yine cari açığın makasının açıldığını görürüz. Burada, Türkiye'nin ihracatı geçen yıl 135 milyar dolar, ihracatçının asıl finansman kaynağı sağlaması gereken Eximbank'ın kredileri 10 milyar dolar civarında. Mutlak surette bu Eximbank kaynaklarının artırılması gerekir, Halk Bankasının yüzde 51'inin devlette kalması gerekir, ikisinin kaynaklarını artırarak KOBİ'lere doğrudan finansman sağlanması gerekir. Bakın, Türkiye'deki Eximbank'ın kaynakları artırılamazken Amerikan Eximbank'ı, bırakın kendi ihracatçısını, kendi ülkesinde üretilen malları, özellikle pamuk piyasasında, yabancı ülkeler pamuğu kendisinden alsın diye başka ülkelerin ithalatçılarına çok düşük ve çok uzun vadeli krediler veriyor. Başka ülkeler kendi sanayisini, kendi ihracatçısını bu şekilde desteklerken mutlak suretle bizim bu bankalarımızın da kaynağının artırılması gerekir. Kaynak var mı? Var. En azından, komşu ülkemizin içini karıştırmak için Türkiye Cumhuriyeti oradaki teröristlere destek vereceğine, oradaki teröristlere silah sağlayacağına, Maliye Bakanının açıkladığı gibi 400 milyon lirayı geçen harcamayı oraya yapacağına Halk Bankasının ve Eximbank'ın kaynakları güçlendirilerek kendi esnafının, kendi KOBİ'sinin güçlenmesi ve daha fazla ihracat yapmasına harcayabilir.

Onun için gerek Finansal Kiralama Yasası gerekse Faktoring Yasası'nın kanun hükmünde kararnameden yasaya dönüşmesini Cumhuriyet Halk Partisi olarak olumlu buluyoruz. Eğer uygulamalar doğru olursa gerçekten, en azından, KOBİ'leri rahatlatacağına inanıyoruz.

Hayırlı olsun diyorum, tekrar saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özgümüş.