GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:26
Tarih:05.12.2018

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi'nin 6'ncı maddesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, bugün trafik kazasında hayatlarını kaybeden MHP Durağan İlçe Başkanı Osman Yıldırım ve Ali Dalkılıç'a Allah'tan rahmet, MHP camiasına ve Sinop halkına başsağlığı diliyorum. Yaralı Hayrettin Ateş'e de şifa diliyorum.

Bugün aynı zamanda Mühendislik Günü. Ben de mühendisim esasen. Bütün mühendislerin Mühendislik Günü'nü kutluyorum.

Bu kanunun amacı, abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinin Merkezi Takip Sistemi üzerinden başlatılmasına ve haciz aşamasına kadar yürütülmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Bu noktada belirtmek isterim ki 7/11/2013 tarihli, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'a göre, belli meblağlar altındaki bedeller için ilamsız icra ve haciz işlemlerinden önce tüketici hakem heyetlerine başvurulması zorunluydu. Ancak 2017 yılında çıkarılan torba yasayla 6502 sayılı Yasa'da yapılan değişiklikle, şirketlere ve bankalara, 6 bin liranın altındaki alacakları için mahkeme kararı olmaksızın ya da tüketici hakem heyetine başvurmadan, faturasını ödemeyen tüketiciye ilamsız icra yoluyla haciz koydurabilme imkânı verilmiştir. Görüşmekte olduğumuz bu kanun da büyük ölçüde icra ve haciz işlemlerinin hızlandırılması amacını taşımaktadır. Kanunun çıkarılması da aynı şekilde hızlı olmaktadır. Bu hızın sebebi de anlaşılamamıştır. Aslında yapılması gereken, abonelik sözleşmesiyle hizmet sağlayan şirketlerin de hakem heyetine başvurmaları, oradan karar almaları ve o kararı icraya koymalarıdır. Eğer hakem heyetinde alınan karar icraya konulursa buna kimsenin bir şey demeye hakkı olmaz. Ancak henüz uyuşmazlık çözülmemişken, halkın bilgisizliğinden yararlanmak suretiyle ona ek külfetler yüklemek, hukuku suistimal ederek kötü niyetli kullanmak demektir. Örneğin, 500 TL'lik borç icra takibine konulduğunda, buna başvuru harcı, peşin harç, suret harcı, vekâlet ücreti gibi ücretlerin de eklenmesiyle tüketici yaklaşık 800 TL ödemektedir. Bu, kabul edilebilir değildir.

Türkiye'de 20 milyon civarında icralık dava olduğu iddia edilmektedir. Şu anda görüştüğümüz kanuna muhatap insanlarımızın sayısının 5 ila 7 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir dolayısıyla icra dairelerinin iş yükünün çok ağır olduğu anlaşılabilir bir durumdur ancak bu kadar icra işleminin olması üzüntü vericidir, rahatsız edicidir. İnsanlarımız geçim sıkıntısı içindedirler. Yürütmenin, iktidarın görevi icranın ve haciz işlemlerinin hızlandırılmasından ziyade, bu insanlarımıza iş, aş temin etmek ve sorunlarının çözümünü sağlamak olmalıdır.

Ülkemizde işsizlik oranı yüzde 11,1 yani 3 milyon 260 bin işsiz var, evli ve 1 çocuklu asgari ücretli 1.679 TL almaktadır. Bu insanlar nasıl geçinmektedirler? Köylüler olağanüstü zor durumdalar, ekonomik sıkıntılar had safhada. Bir çözüm bulunması gerekmektedir. Yakın geçmişte birçok holdingin vergileri yüzde 90 oranında indirildi, hepimiz biliyoruz. Abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan birikmiş borçların faiz, harç ve takip masrafları alınmadan bir yapılandırma çerçevesi içerisinde, anaparaları ödemek suretiyle mağduriyetleri giderilebilir ve yargıdaki iş yükü de azaltılmış olur diye düşünmekteyim.

Son olarak, yarın Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını yapacak. Asgari ücretlinin eline geçen rakamın yaşanabilir seviyelerde tutulması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Böylece icra dairelerinin de iş yükü dolaylı olarak azalacaktır.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)