GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:27
Tarih:06.12.2018

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi'nin 10'uncu maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Kanun teklifi, abonelik sözleşmeleri ile tüketiciye sunulan mal ya da hizmetten kaynaklı ve avukatla takip edilen para alacaklarına ilişkin icra takiplerini kapsıyor. Abonelik sözleşmesi, tüketicinin belirli bir mal ya da hizmeti sürekli veya düzenli aralıklarla edinmesini sağlayan sözleşmelerdir. Elektrik, su, doğal gaz, telefon, internet gibi abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan alacaklara yönelik bir nevi sanal icra dairesi olarak nitelendirilebilecek merkezî bir takip sistemi geliyor. Teklife göre takip işlemleri UYAP bünyesinde kurulacak merkezî takip sistemiyle elektronik ortamda yapılabilir hâle gelecek. Yani bir nevi sanal icra dairesi.

Kanun teklifi 27 maddeden oluşmaktadır. Yasa teklifi, çoğulcu demokrasi anlayışına aykırı olarak torba yasa teklifi biçimiyle AK PARTİ iktidarının her zaman yaptığı gibi yangından mal kaçırma tekniğiyle sunduğu bir yasa teklifi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Her ne kadar kanun teklifinin spesifik bir adı bulunsa da tombala torbasında neler var? İçeriğinde Arabuluculuk Kanunu, İcra İflas Kanunu'nun iflas-konkordato hükümleri, Türk Ticaret Kanunu ve Harçlar Kanunu gibi temel kanunlarda nitelikli değişiklikler yapan hükümler bulunmaktadır. Birbiriyle alakası olmayan kanun hükümlerini bir torbaya atıyorsunuz, sonra arka mutfakta artık tombaladan hangi hüküm çıkarsa yapıyorsunuz bir çorba; torba kanun oluyor çorba kanun. Bu çorbanın da tadına, tuzuna bakmadan millete zorla içiriyorsunuz.

Mevcut düzenlemelerde abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacakları için UYAP üzerinden takip açma olanağı zaten vardır. Hatta bu sözleşmelerin takibini yürüten hukuk büroları zaten takiplerini UYAP sistemi üzerinden icra dairesine gitmeden başlatmaktadır.

Aslında amaçlanan da abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan icra takiplerini düzenlemek değil, konkordato ön projelerini yapacak yandaş firmalara ve yandaş ara buluculuk firmalarına rant sağlamaktır. Teklif, imar, enerji, ithalat, tarım ve hayvancılık rantlarını tüketen iktidar yandaşı firmaların hukuk alanında yeni rant elde etmek için iktidara verdikleri son sipariş olarak göze çarpmaktadır.

Genel gerekçede icra dairelerinin yükünü hafifletmek olduğu belirtilmiş. Borca esas belgeyi İcra İflas Kanunu'nun 58'nci maddesi (7)'nci fıkrasına göre icra dairesine vermesi zaten mecburidir. Dolayısıyla yeni merkezî takip sisteminde, oluşturulan alacak kaydına borca esas belgenin ekte olması gerekmektedir. Ayrıca, borca itirazlar yeni merkezî takip sisteminden değil, yine icra dairesinden yapılacaktır.

Yaklaşık 20 milyon takip dosyası bulunan icra dairelerinin problemi, abonelik sözleşmelerinden kaynaklı para alacaklarına ilişkin ödeme emirlerini hazırlamak değildir. İcra dairelerinin iş yükünü, takiplerin kesinleşmesi sonrası yapılan yazışmalar, haciz işlemleri ve bunlara bağlı satış işlemleri oluşturmaktadır. Dolayısıyla kanun teklifinin gerekçesi, somut verilerin toplumu yanıltmak suretiyle kullanılması olarak göze çarpmaktadır.

Tüm bunların ışığında, kanun teklifinin asıl amacının abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan para alacaklarının tahsili olmadığı, teklif içerisinde gizlenen, önceki dönemlerde olduğu gibi, sayısı ve yapıları belli olmayan, yandaş bağımsız denetim firmalarına rant kapısı açmaktır. Türkiye'de buna benzer rant sağlamaları bu iktidar döneminde defalarca görüldü. Örneğin, ipotek alımlarının gayrimenkul firması aracılığıyla yapılmasına dair yayınlanan genelge ile Ziraat Bankasının ipotek alım işlemlerinin eski İçişleri Bakanının oğluna ait firmaya verilmesi gibi.

Konkordato düzenlemesi geçtiğimiz altı ay zarfında fütursuzca kullanılmış ve kanun hükmünde kararnameyle getirilen iflas erteleme düzenlemesinin reel sektörde açtığı yaraları derinleştirmiştir. Her ne kadar konkordatoyla finans kuruluşlarına karşı faiz indirimi ve borç yapılandırılması görüşmelerine olanak tanınsa da konkordato, büyük firmaların küçük ve orta ölçekteki tedarikçilerinin alacaklarını tahsil edememesine ve dolayısıyla geçim zorluğundaki bu firmaların batmasına sebep olmaktadır. Konkordato ilan eden firmanın çeklerine ciranta yapmış firmalar sıkıntı çekmektedir. Alacaklarını tahsil edemedikleri gibi, kendilerine ait olmayan borcu ödemek durumundadırlar. En azından bu firmaların vergi borçlarına konkordato ilan eden firmadan alacağını tahsil edinceye kadar devletimiz süre tanımalıdır. Taşeron firmaların ve esnafın, küçük ve orta ölçekli firmaların zor duruma düşmesi sosyal dinamiklerin temelinden sarsılmasına sebep olacaktır. Şimdiden uyarıyorum, domino etkisi yaratabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öztürk, bir dakika ilave edelim.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Yetkilendirilmiş bu bağımsız denetim firmaları kimlerin firmalarıdır? Bu yetkiye sahip olmak için kriterler nelerdir? Bu niteliklere sahip kaç firma bulunmaktadır? Konkordato komiserliği için bugüne kadar neden hâlâ bir havuz oluşturulmamıştır? Nitekim, bilirkişi kanunu için dahi UYAP üzerinde bir bilirkişi havuzu bulunurken konkordato komiserliği atamaları neden hâkimlerin takdir ve isteklerine bırakılmaktadır?

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öztürk.