| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 1'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 11.12.2018 |
CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
"İspat etmezse şerefsiz ve alçaktır!" "Bir çirkefle karşı karşıyayız." "Bir düzenbaz söz konusudur." "Bu adam edepsiz siyaset yapıyor." "Türkiye böyle bir sahtekâr görmemiştir." Bu ülkenin İçişleri Bakanının, Sayın Genel Başkanımıza söylediği sözlerdir bunlar. (CHP sıralarından "Yuh!" sesi)
Şimdi burada yüksek yargıyı konuşacağız. Karşılığında bir takipsizlik kararı söz konusu. O takipsizlik kararının gerekçesinde diyor ki: "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu konuya ilişkin kararları nedeniyle konu her türlü yaptırımdan muaf." Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu kararlarını kendisine dayanak eden yargı, nedense Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin özgürlükler yolunda verdiği kararları yok sayıyor. Sayın Demirtaş ve Sayın Sırrı Süreyya Önder'le ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi özgürlük yönünde bir karar kaleme aldığında Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: "Biz onun gereğini yaparız." Ve iki gün içerisinde yüksek yargıdan karar çıkıyor. Bu siyasallaşmış bir yargıdır. Bu sizin yargınızdır. Bu tek adam yargısıdır işte. Bu ülkede yargı bağımsızlığını, tarafsızlığını ayaklar altına aldınız. Bütçe sadece para değildir, bütçe yaşamın kendisidir. Şimdi yüksek yargıdan bağımsız ve tarafsız kararlar bekleyeceğiz öyle mi?
Peki, bu söylenen sözler Sayın Cumhurbaşkanına söylenseydi ne olurdu biliyor musunuz? Hayal bile edemiyorum. Hayal bile edemiyorum. Bu ülkede 68 binden fazla vatandaşımız Sayın Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla hüküm altına alınmış, soruşturma altına alınmış, yargı önünde süründürülüyor. Sayın Cumhurbaşkanına, ki sizin Genel Başkanınızdır aynı zamanda...
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Evet.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - ...sizin Genel Başkanınıza ağzını açan yargı önünde sürünüyor ve bu ülkenin İçişleri Bakanı, hepimizin güvenliğinden sorumlu olan bakan da bizim Genel Başkanımızı açıkça tehdit ediyor. Unutmayın, ne Genel Başkanımız ne tek bir üyemiz size pabuç bırakmaz. (CHP sıralarından "Bravo sesleri", alkışlar)
Alman köylüsünün Prusya imparatoruna söylediği "Berlin'de hâkimler var." lafı "Ankara'da hâkimler var." sözüyle eş değerdi bizim için. Ama bunu altüst ettiniz tek adam rejimiyle, hatta ondan önce ettiniz. Ondan önce bir suç ortağınız var, 12 Eylül 2010 referandumunu yaptığınız. Onunla beraber yüksek yargıda günlerce pazarlık yaptınız bu darbecileri yerleştirmek için.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Çok bağırıyor, ben gidiyorum Başkanım.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Dinle, dinle. İbrahim Hocadan geçemedin, benden dinle. (CHP sıralarından alkışlar)
Yüksek yargıda sayıları artırdınız, darbecileri yerleştirdiniz, sonra bu darbeciler ortaya çıktıktan sonra da tasfiye yoluna girince başka bir yapı oluşturmaya başladınız, çok başka bir yapı oluşturmaya başladınız. Herkesin bağımsız yargı dediği yerde siz kendi yandaşlarınızı tekrar yargının her yerine yerleştirmeye kalktınız. Ben size söyleyeyim, bu yerleştirdiğiniz insanların bir kısmı gerekçeli karar yazamıyor, yargıyı rezil rüsva eylediler. Kalemlerdeki insanlarla gerekçeli kararlarını yazan hâkimler yarattınız, bir de yüksek yargıda garip garip insanlar yarattınız. Ne yarattınız, ne yarattınız söyleyeyim.
"Bugün gizlemeye çalıştığınız gerçek niyet ve çabalarınıza rağmen Muharrem İnce zihniyetinin yaşattıklarını unutmadık, unutmayacağız." Danıştay hâkimi Aysel Demirel... Tarafsız ve bağımsız bir yüksek yargı hâkimi bu, öyle mi? Ne oldu biliyor musunuz? "Bu ifadeler hâkimlik vakarına uygundur." dedi Danıştay Başkanlar Kurulu. Bu ifadeler Sayın Cumhurbaşkanına söylenseydi ne olurdu, hayal bile edemiyorum, hayal bile edemiyorum. Ama normal; cübbelerinin önünde ilikleyecek düğme arayanlar, Külliye'de selam duranlar, hâkim kuralarının Külliye'de çekildiği bir Türkiye'den bahsediyoruz; bu hâle getirdiniz yüksek yargıyı. Adli yıl açılış törenlerinde Sayın Cumhurbaşkanı sinirlendi diye protokol değişikliği yapıp Barolar Birliği Başkanının konuşma hakkını elinden aldınız. Buraya gelir "Yargı sacayağından oluşur." dersiniz ama Barolar Birliği Başkanı adli yıl açılış törenlerinde konuşamaz.
İktidarın istemediği -sizin değil, bakın, sizi iktidardan saymıyorum; siz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin en fazla üyeye sahip partisisiniz, iktidar değilsiniz, sizi kimse oraya sokmuyor- bir hâkim ya da savcı olursa da Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: "Sen kimsin ya, sen kimsin? Sana ne oluyor? Bunlar eski Türkiye." İşine gelmeyenlere de böyle söylüyor Sayın Cumhurbaşkanı. Anayasa Mahkemesinin kararlarına yeri geldiğinde "Uymam kardeşim." diyor. AİHM kararlarına yeri geldiğinde "Uymam." diyor. Herkes aya bakar gibi Sayın Cumhurbaşkanına bakıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aydoğan, bir dakika daha ekliyorum. Bir dakikada toparlayalım.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - İşte, bu hukuk düzeninin adı aslında tek adam düzenidir. Burada yargı bağımsızlığı yoktur, burada yargı tarafsızlığı yoktur ama sanmayın ki bu ülkede yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı olmayacaktır. Bizim çabamız işte bunu sağlamak yolundadır.
Bakın, bir örnek daha vereceğim. Danıştay Başkanı kendi savcısına bu sözler söylendikten sonra ağzını açmıyor. Doğru konuşan Sayıştay üyesi yerinden ediliyor, dokuz köyden kovuluyor. Bu Danıştay Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanı yargı bağımsızlığına eleştiri getirdiği zaman veryansın ediyor, bildiri yayınlıyor. Malum, çiçeği burnunda hâkim kızı saray koruması altına alınmış.
İşte, böyle bir yargıdan bahsediyoruz. Yanlış anlaşılmasın, biz yargı üyelerini töhmet altına almak için bu konuşmayı yapmadık. Bu yargının, hâlâ önünü iliklemeyen, hâlâ hukuksal değerlere saygılı, hâlâ milleti adına karar vermek için çırpınan üyeleri var. Ben de onların önünde saygıyla eğiliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)