GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 1'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:29
Tarih:11.12.2018

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Arşivleri ve İletişim Başkanlığı bütçeleri üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, Diyanet İşleri Başkanlığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Genelkurmay Başkanlığıyla aynı kanun içerisinde kurulmuştur. Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığına büyük önem vermiştir. Diyanete verilen önemi göstermek için, uzun yıllar protokolde Cumhurbaşkanından sonra Diyanet İşleri Başkanlığı gelmiş, sembolik olarak Genelkurmay Başkanından 5 lira fazla maaş verilmiştir.

Diyanet, toplumumuzda birlik ve beraberliğin mayası hâline gelmiş, dinî sapkınlarla mücadele etmiş ve Türk vatandaşlarının doğru dinî bilgiye ulaşmasının, dinî hizmetlerin doğru yürütülmesinin öncüsü olmuştur, yıllarca bu itibarlı konumunu sürdürmüştür. Bir ilahiyatçı kardeşiniz olarak bugün de Diyanet yönetimi için benzer şeyler söylemek isterdim ancak günümüzde maalesef, Diyanet yönetimi, neresinden tutulursa tutulsun elde kalır bir hâle gelmiştir. Meclisimiz her geçen yıl Diyanete daha nitelikli faaliyet yürütmesi için daha çok bütçe hakkı tanıyor ama sonuç yine hüsran. Televizyonlarda din adına konuşan bir kısım din adamları İslam'ın içini boşaltarak sadece şeklî bazı hususları dile getiriyorlar. Hutbelerde "Haram yemeyin, hırsızlık yapmayın, rüşvet almayın, vermeyin, iltimas geçmeyin." ifadelerini duymaz olduk. Camilerde hutbeler, siyasi gündemler ve ideolojik yaklaşımlar esas alınarak okunmaktadır. Bu sebeple bazı camilerde protesto amaçlı, vatandaşlarımızın cuma namazını terk ettikleri bilinmektedir hatta bu sebeplerle namaza gitmeyen insanlarımız bile vardır.

Değerli milletvekilleri, Sayın Ali Erbaş geçtiğimiz günlerde "Kur'an okumayan çocuklar şeytanla beraberdir." diye demeç vermiştir. Bu nasıl bir dildir? Bu nasıl bir zihniyettir? Hiçbir vatandaşımız, hiçbir yavrumuz için böyle ifadelerde bulunulamaz. İslam dini böyle mi anlatılır? Allah Resulü bir hadisişeriflerinde şöyle buyuruyor: "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz." Bu hadisin gereğini yapmıyorsunuz, yapamıyorsunuz ve hep birlikte yapamıyoruz.

Bu bütçeyi Türklük ve Atatürk düşmanı bir meczubu ziyaret eden Ali Erbaş yönetecek. Bu durumu kabul etmemeliyiz, edemeyiz. Sayın Erbaş'a sesleniyorum: Siz, büyük din adamı, ilk Diyanet İşleri Başkanı, verdiği fetvalarla Müslüman Türk milletinin üzerinde yaşadığı vatanın kurtarılmasına büyük katkılar sunan, merhum Rifat Börekçi Hocanın makamında oturup işgalci ve ırz düşmanı haçlıları öven o meczubu ziyaret edemezsiniz. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Saygıdeğer milletvekilleri, Başkanlıktaki merkez atamalarından başlamak üzere, müftü, müdür gibi atamaların hemen hepsi tarafgirlik içerisinde yapılıyor. Bu bütçenin kaynağı bütün milletimizin vergileridir. Toplumu kutuplaştırıcı dille, tarafgir atamalarla, siyasal hareketlerle vatandaşlarımızın hakkı gasbediliyor, kul hakkı yeniyor. Adaletle, liyakatle yapılmayan her iş için harcanan her kuruş haramdır.

Değerli milletvekilleri, bugün 100 civarında ilahiyat fakültemiz, 1.500'ün üzerinde imam-hatip okulumuz, 100 bin camimiz ve 150 bin civarında din görevlimiz vardır. Peki, neden gençlerimiz en basit dinî bilgilere bile sahip değil? Neden hâlâ gençlerimizi İslami ve diğer terör örgütlerinin pençesinden kurtaramıyoruz? Neden boşanma oranlarımız evlilik oranlarımızı geçiyor? Neden hâlâ kadına ve çocuğa şiddeti önleyemiyoruz? Neden hâlâ rüşvetten, torpilden yakınıyoruz? Neden binlerce insanımız yıllarca yanlış bilgilerle bir teröristi din adamı gibi görüp peşine takıldı? Demek ki Diyanet İşleri Başkanlığı da Millî Eğitim Bakanlığı da görevlerini doğru düzgün yapamıyorlar.

İslam siyasallaştırılıyor değerli milletvekilleri. Bakın, eski Diyanet İşleri Başkanlarımızdan Profesör Doktor Ali Bardakoğlu ne diyor? "İslam bir ideoloji değildir. Siyaset ve İslam'ın iç içe olması İslam'a büyük haksızlıktır. Siyasete kızan dine de kızmaya başlıyor. Siyasetin yanlışı dine ait olmaya başlıyor." Ne kadar da doğru bir tespit değil mi? Millet olarak bir otokritik yapmak mecburiyetindeyiz. Sıffin Savaşı'nda mızrakların ucuna Kur'an yaprakları takan, İslam adına hile yapan zihniyet, bugün milletimizin üstünde bir gölge gibi dolaşmaktadır. Allah adına yalan uyduranlara karşı, mızrak uçlarına Kur'an yaprakları takan hilecilerin bu zihniyetine karşı, Hazreti Ali'nin ilmi ve cesaretiyle mücadele etmek zorundayız, mecburiyetindeyiz.

Kıymetli milletvekilleri, yeni sistemle birlikte Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı da kurulmuştur. Basın İlan Kurumu, TRT, Anadolu Ajansı gibi önemli kurum ve kuruluşlar bu Başkanlığa bağlanmış ya da ilgili hâle getirilmiştir. Çağımız bilgi ve iletişim çağı. Vikipedi'nin yasaklı olduğu, sosyal medya platformlarının gündeme göre engellendiği, Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 157'nci sırada olan Türkiye'de İletişim Başkanlığımızın ne yapacağını doğrusu çok merak ediyorum ancak görünen köy kılavuz istemez. İletişim Başkanı olarak atanan Profesör Fahrettin Altun'un geçmişi bu kurumun nasıl idare edileceğini açıkça gösteriyor. Sayın Altun'la alakalı kısa bir araştırma yaptım. Kendisi yıllarca AK PARTİ yandaşlığı yapmış bir kişi olarak göze batıyor. Utanmamış, İYİ PARTİ ve Millet İttifakı'na FETÖ'yle ilişkili olma iftirası atmıştır; sıkılmamış, İYİ PARTİ'ye "sözde iyi parti" demiş. Bu kişi mi ülkemizdeki basını ve iletişimi yönlendirecek? Anlaşılan, Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı ve AK PARTİ Genel Başkanlığı görevlerini karıştırıp bu şahsı AK PARTİ Tanıtım ve Medya Başkanı olarak atayacağına İletişim Başkanı olarak görevlendirmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, binlerce yıllık tarihe sahip milletimizin hafızası olan Devlet Arşivlerinin yönetilmesi çok önemlidir. Devlet Arşivlerinin çok daha hızlı bir tasnif işlemi yapması, belgeleri elektronik ortama aktarması ve araştırmacıların rahatça kullanabileceği duruma getirmesi şarttır. Devlet Arşivlerindeki bazı uygulamalar üzücü durumdadır.

İstanbul'da 2014 yılında arşiv binasıyken otel yapılması için satılan yer, büyük bir hatalar zincirini başlatmıştır. Dere yatağına taşınan arşiv binasında pek çok el yazmasının rutubetten okunamaz hâle geldiği bilinmektedir. Bu, tarihimiz ve tarihî belgelerimiz adına gaflettir.

Üstat Necip Fazıl ne güzel söylemiş: "El âlem uğraşıyor fethetmeye Merih'i/ Sen cebinde kaybettin güneş dolu tarihi." Tarihimizin altın sayfalarının yok olmasına asla seyirci kalmamalıyız.

Devlet Arşivleri Başkanlığı kurulunca pek çok arşiv uzmanı kendileriyle alakalı olmayan kurumlara gönderilmiştir. Sonra bu hatadan geri dönülmüş ancak 11 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle başka bir yanlışa imza atılmıştır; uzman kadrolara kısıtlama getirilmiş ve konulan sınav sistemiyle pek çok arşiv uzmanının kurumda çalışmasının önü kapatılmıştır. Uzman yardımcılığı sınavına on yıla kadar hizmeti olan sözleşmeli personel girebilirken on yıl ve üzeri hizmeti olan sözleşmeli personel girememektedir. Böyle bir saçmalık olabilir mi arkadaşlar? Bu insanlar yıllarını devlet arşivlerine vermiştir. Arşiv uzmanlarının sesine dikkat kesilmeli ve bu hatalar düzeltilmelidir.

Kıymetli milletvekilleri, Yüce Allah Araf suresinin 31'inci ayetinde şöyle buyuruyor...

(Hatip tarafından Araf suresinin 31'inci ayetinin okunması)

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Yani "Yiyiniz, içiniz fakat asla israf etmeyiniz çünkü Allah israf edenleri sevmez." Görüyoruz ki her fırsatta İslami referanslara başvuran bu iktidarın önerdiği bütçe bir israf bütçesidir. İsraf bütçesidir çünkü ehliyetli, liyakatli idareciler tarafından yönetilmeyecektir. İsraf bütçesidir çünkü faiz harcamaları almış başını gitmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Oral, bir dakika veriyorum.

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

İsraf bütçesidir çünkü içinde işçi yoktur, memur yoktur, emekli yoktur, fakir fukara, garip gureba yoktur. İtibar kılıfıyla gösteriş ve riya vardır. Ama Türk milleti de feraset sahibidir, bunun hesabını 31 Martta sandıkta soracaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Oral, sağ olun.