| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 12.12.2018 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sayın bakanlar, kıymetli Komisyon üyeleri, yüce Türk milleti; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi üzerinde İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
"Bakanlık, enerjide ve doğal kaynaklarda güvenli bir gelecek için enerji kaynaklarını ve doğal kaynakları verimli ve çevreye duyarlı şekilde değerlendirerek ülke refahına en yüksek katkıyı sağlamak misyonuyla çalışmalarına devam etmektedir." şeklinde sunumda bulunulmuştur. "Güvenli bir gelecek vizyonu" çok güzel, ideal bir hedef ancak bugünkü şartlarda güvenli gelecekle ilgili kaygılarımız, endişelerimiz var. Şöyle ki üretilen elektrik enerjisinin üçte 1'i doğal gazdan elde edilmektedir, doğal gazı Türkiye dışarıdan almaktadır. Doğal gazı aldığımız ülkelerle yaşanacak ekonomik, siyasi krizler nedeniyle doğal gazı elde edememe gibi bir durum söz konusu. Böyle olduğu durumda da elektrik üretiminde üçte 1 oranında azalma meydana gelecektir. Dışa bağımlılığın çok yoğun olduğu bu durumda güvenli gelecekten nasıl söz edebiliriz?
Hükûmet 10 Mayıs 2010 tarihinde yapılan bir sözleşmeyle Akkuyu Nükleer Santrali'nin kurulmasına karar vermiş, Rusya'da Rosatom'la bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşmanın 5'inci maddesinin ikinci fıkrasına göre, projeyi gerçekleştirecek şirketin Rusya devleti tarafından kurulacağı, bu proje şirketinin nükleer güç santralinin sahibi olduğu açıktır. Dolayısıyla şirket Rusların mülkiyetinde ve yönetimindedir. 5'inci maddenin dördüncü fıkrasına göre Rus şirketleri başlangıçta yüzde 100 paya sahip olacaktır, ayrıca Rus tarafının payı hiçbir zaman yüzde 51'in altına düşmeyecektir. Yine, sözleşme "Proje şirketinin elde ettiği kârın yüzde 20'si güç üniteleri devreye girdikten ve en erken on beş yıl sonra Türk tarafına ödeme yapılacaktır." şeklindedir. Bu durumda nasıl bir güvenli gelecek olacak, açıkçası anlamak mümkün değildir.
Enerjide güvenli gelecek, kendi öz kaynaklarımızda yatmaktadır. Türkiye'de yenilenebilir enerji kaynaklarına elektrik üretiminde en geniş kapsamda geçilmeli, öz kaynaklarımız kullanılmalıdır. Çok şükür, uğrunda gözümüzü kırpmadan atalarımız gibi canımızı, kanımızı vereceğimiz güzel Türkiye'mizde yenilenebilir enerji kaynakları fazlasıyla vardır; güneş, rüzgâr, dalga, hidrolik, biyokütle, jeotermal enerji kaynakları bunlardan en önemlileridir. Türkiye güneş enerjisi için çok uygundur. Güneşli gün sayısı, güneşli saat sayısı, güneş ışınlarının geliş açısı buna müsait olup Türkiye'de ekilip biçilemeyen araziler de dikkate alındığında, yurdumuz güneş enerjisi için uygun şartlara sahiptir.
Seçim bölgem Aksaray'ımız güneş enerjisi için Türkiye'nin en uygun bölgelerinden biridir. Son yıllarda yenilenebilir enerji kaynakları kapsamında özel şirketler santraller kurarak elektrik üretimine katkıda bulunmaktadır. Aksaray Ticaret ve Sanayi Odasıyla güneş enerjisi organize sanayi bölgesi kurulması için sunmuş olduğumuz dosya Bakanlıkta beklemektedir. Aksaraylı iş adamları, yatırımcılar büyük bir heyecanla güneş enerjisi ihtisas organize sanayi bölgesinin kurulmasını beklemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kur'an-ı Kerim'de Allah'ımız "Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışız. Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz." diye buyurmaktadır. Peygamberimiz buyuruyor ki: "İktisat eden fakir olmaz." Atalarımız diyor ki: "Bir çivi bir nal, bir nal bir ayak, bir ayak bir at, bir at bir asker, bir asker bir ordu, bir ordu bir vatan kurtarır." Atasözümüz aslında israfı en güzel şekliyle ifade etmektedir.
Ülkemizde enerji israfı göz ardı edilemeyecek derecede büyüktür. Bir yerde okudum, fazlası veya eksiği varsa ilgililer lütfen bilgilendirsin. Beştepe Külliyesi'nin yani Sayın Cumhurbaşkanımızın oturduğu ak sarayın bir aylık elektrik, ısıtma, soğutma gibi sabit giderlerinin toplamının, bizim Aksaray'ın yani il olan Aksaray'ın, Aksaray ilinin ve ilçelerinin bir aylık ısıtma, soğutma ve diğer toplam giderlerine eşit olduğu hesaplanmış. Sayın Cumhurbaşkanının "bir lokma, bir hırka" inancıyla iş başına geldiğini biliyoruz. Böyle bir felsefeye sahip bir Cumhurbaşkanının, bilgisinin dışında olduğunu düşündüğümüz bu israfa son vermesi gerekmektedir. Sarayda yapılacak tasarruf Türk milletinin de tasarrufa yönelmesine vesile olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doğal gazda 1 Nisanda yüzde 9, 1 Ağustosta yüzde 9, 1 Eylülde yüzde 9; elektrikte de 1 Ocakta yüzde 8, 1 Nisanda yüzde 2,8, 1 Ağustosta yüzde 9-yüzde 14, yine 1 Eylülde yüzde 9-yüzde 14 arasında zam yapılmıştır. Yani yaklaşık olarak konutlarda yüzde 35, sanayide yüzde 41 zam yaptınız. Buna gerekçe olarak da döviz artışını gösterdiniz. Ama bugünkü şartlarda döviz yüzde 20'ye yakın bir düşüş gösterdi. Dövizin artışını bahane ederek fiyatını artırdığınız elektrik ve doğal gazın fiyatını, övünerek bahsettiğiniz döviz düşüşüne bağlayarak niçin düşürmüyorsunuz?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - İşlerine gelmiyor.
AYHAN EREL (Devamla) - Yine, devlet birçok lüks tüketim maddesinden KDV, ÖTV almazken fakir ve fukaranın temel ihtiyaç maddesi olan elektrikten KDV alması akla ziyandır. Fakir fukaranın bir nebze soluk alabilmesi için elektrikten KDV'nin kaldırılması gerekmektedir. Devlet, Türk milletinin anlayışına göre babadır; baba, evlatları arasında ayrım yapmaz. Ancak bugün, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt, Şırnak'ta tarımsal sulamada kullanılan elektrikte yüzde 65'e varan indirimler yapılmaktadır. Bu uygulamanın amacı, yetkililerin ifadesine göre kaçakçılığı önlemektir. O zaman ben buradan soruyorum: Başta İç Anadolu olmak üzere Çukurova'da, Ege'de, Marmara'da, Karadeniz'de, Trakya'da tarımsal sulamada kullanılan elektrikte kaçakçılığa tenezzül etmeyen çiftçinin ne günahı var? Onlar da mı kaçakçılık yapsın? İndirimden faydalanmak için hırsızlık mı yapsın, kaçakçılık mı yapsın? Ya bu indirimi tüm çiftçilere uygulayın ya da bu eşitsizliği ortadan kaldırın.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; simitçiden, ayakkabıcıdan, bakkaldan, manavdan, esnaftan, iş adamlarından fedakârlık istiyorsunuz. Fedakârlığı yapan vatandaş, keyfini süren devlet. Devlet de biraz keyfinden, lüksünden, şatafatından fedakârlık yapamaz mı, yapmasın mı? Hep vatandaş mı yapsın? Vatandaşın bırakın sıkacak kemeri, üstüne kemeri takacağı pantolonu alacak parası kalmadı.
Vatandaş daha ne yapsın? Sizin "Vatandaşın cebinden beş kuruş dahi çıkmayacak." diyerek yandaşlarınıza araç ve dolar garantisiyle yaptırdığınız köprü, tünel, otoyol gibi sözde mega projelere vatandaş şimdiden 8 milyar TL cebinden ödeme yaptı.
Aksaray'ın İncesu köyünden Cumali dayı, geçmediği Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün parasını ödüyor. Aksaray'ın Altınkaya köyünden yani Çardak'tan Mehmet emmi, yerini dahi bilmediği Osman Gazi Köprüsü'nün bedelini ödüyor. Aksaray'ın Gülağaç ilçesi Saratlı beldesinden Ali dayı, Ali ağabey adını dahi telaffuz edemediği Avrasya Tüneli'nin dolarını ödüyor. Aksaray'ın Sarıyahşi ilçesi Boğazköy'ünden Nihat, yanından dahi geçmediği hasta garantili şehir hastanelerinin açığını kapatıyor. Aksaray'ın Borucu köyünden Yılmaz kardeşim, üstünden dahi geçmediği -yolcu garantili olduğu için- Zafer Havaalanı'nın açığını kapatmak için gecesini gündüzüne katıyor. Vatandaş daha ne yapsın? Kısaca, binmediği uçağın, tedavi görmediği hastanenin, üzerinden geçmediği tünellerin, köprülerin, otoyolların bedelini ödüyor.
Hani, siz diyorsunuz ya "Eskiden hiçbir şey yapılmadı." diye, eskiden yapılan hastanelerde sadece tedavi olan insanlar bedel ödüyordu. "Hiçbir şey yapılmadı." dediğiniz eskiden, yapılan yollardan, köprülerden, tünellerden sadece faydalananlar parasını ödüyordu; bugünkü gibi, insanlar geçmediği köprüden, tedavi görmediği hastaneden, binmediği uçaktan sorumlu olmuyordu.
Yine -"bugünkü köprü" dedik de- Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün bir döneminde sistemden kaynaklanan bir arızadan dolayı vatandaşlara "Geçin, bir şey olmaz." denilmiş, bir kısmından gişelerden para alınmış, bir kısmına da "Sonra gelir." diye -kamyonculara- yol verilmiş ama daha sonra, peşlerinden katlanılmaz, ödenilmez, büyük cezalar gelmiş. Adam ağlıyor "Arabamı sattım, otobüsümü sattım, borcumdan kurtulamadım. Bu köprü borcundan kurtulmak için ölmem mi gerekiyor?" diyor.
Hani, yine siz diyorsunuz ya "Eskiden hiçbir şey yapılmadı." diye, ben de diyorum ki o "Eskiden hiçbir şey yapılmadı." dediğiniz döneme ait hiçbir şeyleri ucuz da olsa satarak 70 milyar dolar gelir elde ettiniz. Bir daha söylüyorum, siz "Eskiden hiçbir şey yapılmadı." dediğiniz döneme ait hiçbir şeyleri satarak 70 milyar dolar gelir elde ettiniz. Sağduyulu AK PARTİ'li arkadaşlarımın ve yüce Türk milletinin büyük bir çoğunluğunun ifade ettiği gibi, bu seçim AK PARTİ'nin son seçimi olacak. Peki, siz, siyasi iktidarı sizin yerinize gelen iktidara devrederken Allah rızası için, ey Hükûmet, ey idare "Zorda kaldığınızda siz de şunları satın." diyebileceğiniz 1-2 tane eser gösterebilir misiniz? (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Soruyorum, eksiğim varsa düzeltin. Yani "Hiçbir şey yapılmadı." denilen dönemden 70 milyar lira gelir elde ettiniz ama sizin dönemden, zorda kaldığımızda satabileceğimiz birkaç eser gösterin, ben özür dileyeceğim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Aksaray'a hayatında gitmedi Bakan.
AYHAN EREL (Devamla) - Yine, Aksaray'ın Topakkaya beldesi var, Medeni Berk'in yaptığı çok güzel bir belde. Orada, bizim askerden gelen Kürşat var, diyor ki: "Hocam, yol boyuna bir lokanta açacağım. Müşteri garantili bir lokanta açabilir miyim?" Mimar, mühendis öğrencilerim var; onlar da "Biz proje garantili büro istiyoruz." diyor. Çilesi yollarla bitmeyen kamyoncular yük garantili kamyon istiyorlar ve onlar diyor ki: "Yandaşlara, müteahhitlere tanınan bu imtiyaz Anadolu'nun masum, saf, kavruk insanlarına da tanınsın."
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elimde, AK PARTİ'nin FETÖ'yle, PKK'yla açık veya gizli seviştiği dönemlere, beraber yol yürüdüğü dönemlere, güzel hayaller kurduğu dönemlere ait Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Ankara'yı parsel parsel parsellediğini iddia eden belediye başkanının beyanları var, ben bunları okumayacağım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hiç yakışıyor mu? Ayıp!
AYHAN EREL (Devamla) - Yakışmıyor, çok doğru! Ama birileri buradan İYİ PARTİ'ye, aynaya bakarak bir şeyler yakıştırdılar. Unutmayın ki sel kokan Kürşat'ın damarlarındaki kan 40 kişinin damarlarındaydı. Bugün, İYİ PARTİ de 40 kişilik Kürşat ruhuyla burada mücadeleye devam edecektir. Keşke, bu partiler birbirlerini FETÖ'yle, şununla bununla suçlamaktansa şimdi cebime gelen mesajdaki gibi, asgari ücretten vergi alınmamasını, asgari ücretin insan onuruna yakışır bir seviyeye çıkarılmasını ve yıllarca sömürülen ücretli öğretmenlerin problemlerine çözüm bulmayı konuşabilseydi.
Değerli milletvekilleri, biz İYİ PARTİ olarak tasarruf yapalım dedik, "İtibarda tasarruf olmaz." dediniz. Bu anlayışla, israf ede ede milleti boğulma derecesine getirdiniz, borç batağına sürüklediniz. Ülkemizde cumhuriyet tarihinin en şiddetli krizi yaşanıyor dedik, gelin bir olalım, birlikte olalım dedik, hepimiz aynı gemideyiz bu gemiyi sağ salim limana götürelim dedik ama Cumhurbaşkanı "Ya, bir defa Türkiye'de kriz yok, ekonomiyle ilgili manipülasyon var." dedi. Yine, Maliye Bakanı "Dünyada ilk 3'teyiz, bir başarı hikâyesi yazıyoruz." diye açıklama yaparken bir arkadaşımız kürsüde "Kriz mriz yok." derken maalesef, Denizli'de ağabeyi tekstil fabrikasında konkordato ilan etmek zorunda kalıyor. Yine "Cumhurbaşkanımız 'Aya 4 şeritli yol yapacağım' dese inanacak seçmenimiz var." diyen dönemin Enerji, şimdinin Maliye Bakanı sözde başarı hikâyesini yazarken son bir yılda yüzde 33 artan elektrik faturasını, haksız yere faturasına yansıtılan, Ali Baba'nın çiftliğine dönen, artık özel televizyon gibi yayın yapan ve iktidarın güdümünde olan TRT'ye ödeyeceği payı, neredeyse faturası kadar alınan hizmet bedelini, hiç utanmadan söyledikleri, ne yazık ki koskoca devlet 6 ilde 90 bin sayacı okuyamadığı için kayıp kaçak bedelini ve kullandığı elektrik kadar değil de TRT payını, kayıp kaçak bedeli üzerinden toplam yüzde 18 vergisini nasıl ödeyeceğini düşünüyor. Ortaköy'de çiftçi Mustafa, 2002'den bu yana her seçim döneminde Hükûmetten dinlediği "Petrol bulacağız, uçaklarımız semalarda uçuyor, yerli..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Erel, ne yapalım?
AYHAN EREL (Devamla) - Takdir sizin efendim.
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
Buyurun.
AYHAN EREL (Devamla) - "Yerli tanklar, yerli helikopterler, görünmeyen uçaklar semalarda uçuyor." diye vaatlerde bulunduk "Türkiye uçacak, mazot, benzin ucuzlayacak, 1 numara olacağız." dedik.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Aksaray havaalanı da yapılmadı, Niğde havaalanı da yapılmadı; onları da söylemişlerdi.
AYHAN EREL (Devamla) - Son bir yılda 87 kez fiyatı değişen mazotla, yüzde 100'ün üzerinde artan gübreyle nasıl ekim yapacağını düşünüyor. Yine Aksaray Fatih Mahallesi'nden, emekli Fatih Bey son bir yılda yüzde 35 zamlanan doğal gazla evini nasıl ısıtacağını, aşını nasıl pişireceğini düşünüyor.
Çok teşekkür ediyorum. Söylenecek söz var ama sabrınızı zorlamak istemiyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Ben yakışmayanı yapmadım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)