GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:30
Tarih:12.12.2018

CHP GRUBU ADINA MAHİR POLAT (İzmir) - Sayın Başkan, sayın Divan, yüce Meclisimizin değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ticaret Bakanlığımızın bütçesi üzerine söz almış bulunmaktayım.

Ticaret Bakanlığımızın görev alanını kısaca tanımlamak durumunda kalırsak iç ve dış ticaret politikalarını ve hedeflerini belirlemek, bunlara uygun gümrük ve dış ticaret uygulamalarını hayata geçirmek olarak sıralayabiliriz. İç ticaret açısından bakıldığında, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin verilerini dikkate alacak olursak ilk on ayda 9.467 şirket, 15.796 gerçek kişi ticaret işletmesi kapanmış durumda. Son sekiz ayda 1.401 şirket konkordato talep etmiş. 2008 yılında 8 milyon olan icra ve iflas dosyalarının sayısı Kasım 2018'de 19,9 milyona çıkmış. Bunların tamamı bu hâldeyken -bu işletmeler- Ticaret Bakanlığımızın yeterince önlem alamamakta, görev alanını ve sorumluluk alanını yeterince kullanmamakta olduğunu görüyoruz.

Sayın milletvekilleri, önümüzde birtakım verilerle ihracatın arttığını, dış ticaret açığının ihracat lehine gerilediğini görmekteyiz. Kriz dönemlerinde bunlar gayet doğaldır çünkü dolar artar, ithalat durur, ihracatçının içerideki maliyetleri, özellikle emek piyasasından kaynaklanan maliyetleri düşer ve böylece dış ticaret açığı da düşmüş gibi görünür fakat bu sürdürülebilir bir şey değildir. Burada asıl olan emeğin ucuzlamasıdır, emek üzerinden yurt dışında bir rekabet gücünün artmasıdır.

Tüm dünya insanlarının zenginlikleri dolar cinsinden ölçülürken Türkiye'de, çok değil mayıs ayında bir asgari ücretli 425 dolar alabilmekteydi maaşıyla, bugün bu rakam 298 dolara kadar gerilemiştir ve insanlarımızın ne kadar yoksullaştığı da bu veriyle ortaya çıkmaktadır. Üstüne basa basa söyledik Bakanlık sunumunda: Türkiye'nin dünya pazarında markaları olması gerekiyor, markalarının pazarlanması gerekiyor, çünkü marka, ürettiğiniz ürüne değer kadar, TURQUALİTY'nin de bu anlamda kullanılması ülkemizde üretilecek ürünlere ilave bir değer katacaktır.

Sayın milletvekilleri, yine ısrarla, üreten Türkiye'nin katma değeri yüksek ürünlerle yurt dışında olması gerektiğini, alternatifsiz ürünler üretmesi gerektiğini söyledik ki oynak dış politikamız yüzünden dışarıda karşılaşacağımız herhangi bir buhranla ekonomimiz etkilenmesin istedik. Örnek isterseniz, Amerika'yla yaşadığımız kriz sonrası uygulanan ambargoydu. Katma değeri yüksek ürünleri üretebilmek için üretmeye inanmak lazım, üreten Türkiye'ye inanmak lazım. Üretirken bilimi ve teknolojiyi kullanmak, bilimi ve teknolojiyi üreten ülke olmak gerekiyor. Bunun için de üretmeyi bilen, yetişmiş beyinlere ihtiyaç var fakat Türkiye'de beyin göçünün son günlerde nerelere vardığını hepimiz bilmekteyiz.

Dünya, Sanayi 4.0 ve yapay zekâyla üretim çeşitliliğini ve değerini artırırken maalesef Türkiye'miz bu tarz teknoloji transferleri konusunda gerilemiş ve Bakanlığın ana hedeflerinden biri olan ürün çeşitliliğini geliştirme konusunda ıskalamış durumda.

Dış ticaretimize baktığımız zaman, dış ticaretimizi koruma önlemleriyle baskılamaya çalışıyoruz yani ithalatı birtakım koruma önlemleriyle durdurmaya çalışıyoruz. Bu, doğru bir mantık değildir. Ürün yine Türkiye'ye gelecek, pazar kendi dengesi içerisinde ürünün fiyatını yine bulacak, yine ithal edilecek. Bunun yerine ne yapmak lazım? Başka bir şeyler yapmamız lazım. Esas mesele...Teknoloji yatırımı yapan, AR-GE faaliyetleri olan, alternatifsiz ve katma değeri yüksek ürün üreten firmaların ve gelişmiş markaların yurt dışına çıkışta teşvik edilmesi gerekiyor. Eğer bunu yaparsak dış ticaret açığımızı da sonuna kadar aşağıya çekmiş oluruz.

Sayın Bakanın bir diğer görev alanı ise gümrüklerdir. Gümrükler konusunda, daha önce gelmiş olan bakanlar bir yönetim anlayışı koyarlardı. Bunu da yaparken bürokraside birtakım revizyona gider, başmüdürlerini falan değiştirirlerdi. Bugüne kadar Sayın Bakan böyle bir anlayışı ortaya koymamış. Sayın Bakanın böyle bir anlayışı olmadığı gibi, maalesef gümrüklere bakarken de şaşı bakılan bir kurum konumuna getirilmiştir gümrükler.

Gümrüklerde iş yapan gümrük müşavirlerinin hâlâ bir oda kanununun olmayışı, Gümrük Kanunu'nun yoruma açık hâlde duruşu gümrüklerde soru ve sorunlara neden olmaktadır. Gümrüklerde keyfî uygulamalar ısrarla devam etmekte. Ben bu kürsüden bunu anlatmak istemiyorum fakat bir gümrük müşaviri ya da bir dış ticaretçiyle oturduğunuz zaman detaylı bir şekilde size anlatacaktır.

Sayın milletvekilleri, ülkemiz gittikçe yoksullaşmakta. Üçüncü gününe girdiğimiz bu bütçe maratonunda benden önceki hatipler bunu anlattılar; ülke yoksullaşıyor, israf artıyor. İsrafı durdurmamız, ülkede yoksullaşmayı önlememiz gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHİR POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım, lütfen...

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen, buyurun.

MAHİR POLAT (Devamla) - Ülke insanlarımız fakirleşiyor, ülkemiz yoksullaşıyor.

Sizleri ünlü şairimiz Nazım Hikmet'in dizeleriyle selamlayıp konuşmama son vermek istiyorum: "Memleketler içinde bir şirin memlekettir/ Türkiye,/ bizim memleket,/ insanı da/ su katılmamışı,/ çalışkandır, ağırbaşlı, yiğittir/ ama dehşetli fakir."

İnsanımızın, üreticimizin, çalışanımızın fukaralaşmaması dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)