GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:31
Tarih:13.12.2018

HDP GRUBU ADINA NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Ben öncelikle Erdal Eren arkadaşın idam edilişinin 38'inci yıl dönümünü saygıyla anıyorum. Onu unutmadık, unutmayacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Türkiye tarımını konuşuyoruz. Tarım dün de bugün de gelecekte de insanların yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamasında en stratejik alanlardan biridir. Tarım deyince hububattan narenciyeye, hayvancılıktan orman ve biyoçeşitliliğe kadar bir bütün olarak ele alınmalıdır. Ancak Türkiye'de özellikle 12 Eylül sonrası izlenen siyasi ve ekonomik politikalar sonucu birçok alanda olduğu gibi tarımsal üretimde de çiftçilerimiz, orman köylülerimiz üretimden koparılarak üretici olmaktan çıkarılmıştır. Türkiye'nin tarımsal alanda daha önceki birikimleri olan Et ve Balık Kurumu, Tekel, FİSKOBİRLİK, TARİŞ gibi kurumsal yapılar özelleştirilerek veya etkisizleştirilerek, Ziraat Bankası gibi bankalar asli görevinden uzaklaştırılarak neoliberal politikalar desteklenmiş ve ülkenin tarımı uluslararası tekellerin inisiyatifine bırakılmıştır.

Benim de vekili olduğum kürdistan illerinde son otuz yıldır aralıksız süren çatışmalı süreçten kaynaklı olarak 3.500 köy boşaltılmış ve köylülerin meraları, yaylaları kullanmaları yasaklanarak bölge halkının üretim gücünü kırmaya yönelik politikalar uygulanmıştır. Bunun sonucunda tarım ve hayvancılık bitme noktasına gelmiştir. Türkiye'de tarımsal ürünlerle birlikte hayvan ve et ithalatı artmıştır. Böylece hayvancılıkta dışa bağımlı hâle gelinmiştir. Bu çatışmalı sürecin bir ayağı olarak çıkarılan orman yangınları yaşam alanlarını yok etmekle birlikte tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan bölge halkını ekonomik olarak da zor duruma sokmuştur. Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamaya göre 2017 yılı içinde 28 ilde toplam 2.411 orman yangını yaşanmış ve bunların 1.208'i kayıtlara faili meçhul olarak geçmiştir. Kürt illerinde yaşanan faili meçhul orman yangınları ile 90'lı yıllardaki 17 bin faili meçhul cinayetteki benzerliğe dikkatinizi çekmek istiyorum.

7 Haziran 2015 seçimleri sonrası legal, demokratik siyaset üzerindeki şiddet politikalarının artmasıyla birlikte kırsal alanlarda askerî operasyonlar yoğunlaştırarak bu operasyonlarla eş zamanlı olarak pek çok orman yangını çıkarılmıştır. Bu operasyonların olduğu bölgelerde orman köylülerine sadece mera ve yaylalara çıkma yasağı konulmuyor, tarımsal faaliyet yapılan yerleşim yerlerinde sokağa çıkma yasaklarının sık sık tekrarlanmasından dolayı bölge halkı tarımsal üretim ve planlamadan vazgeçmek zorunda bırakılıyor. Bunun en son örnekleri olarak Diyarbakır, Dersim, Bingöl, Mardin, Şırnak, Siirt ve Hakkâri başta olmak üzere bölgenin büyük bir bölümünü kapsayacak şekilde ciddi boyutta orman yangınları meydana gelmiştir. Dersim'de geçtiğimiz aylarda çıkan orman yangınına devletin yetkili kurumları müdahale etmediği gibi Dersim halkının da müdahale etmesine izin verilmemiştir.

Sayın Tarım Bakanı Türkiye'de orman yangınlarına müdahalenin 45 dakikadan 15 dakikaya düşürüldüğünü ileri sürmüş ve orman yangınlarının zararının azaltıldığını söylemiştir. Dersim'de tam sekiz gün boyunca ormanlar yanmaya terk edildi.

Orman yangınlarının sadece çatışmalı bölgeyle sınırlı olmadığını biliyoruz. Başta Kütahya, Antalya, Mersin, Muğla ve birçok turizme elverişli illerden de orman yangınları haberleri geliyor. Ne hikmetse, yakılan ormanların yerini devasa binalar, oteller alıyor. Çıkarılan yangınların doğal yaşam ve insan üzerindeki kalıcı etkileri dikkate alındığında yangınların çıktığı bölgede yaşayanlar üzerinde ciddi sosyoekonomik tahribat da yaratmakta ve ekolojik denge bozulmaktadır. Ormanların yangınlarla yok edilmesi sadece o bölgede bulunan orman köylülerine dönemsel olarak ekonomik zarar vermemekte, doğanın dengesi bozulmakta, mevcut olan ormanların kalitesi tahrip edilerek yüz, iki yüzyıl sonra da bu bölgede yaşayacak insanlara ekonomik zararlar verilmektedir. Yangınlarla yabani hayvanlar yok edilmekte ve yabani yaşam koşulları ortadan kaldırılmakta ve bunların sebep olduğu tarımsal döngüye olan katkıları engellenerek orman köylülerinin ve ovalardaki köylülerin yaptığı tarımın kalitesinin düşmesine neden olunmaktadır.

Orman yangınlarının çatışmalı sürecin bir parçası olduğu birçok insan hakları örgütü raporunda ve Avrupa Birliği ilerleme raporunda açık olarak yer almaktadır. Bu orman yangınlarıyla bölge insanı göçe zorlanarak Türkiye'nin metropol yerleşim alanlarında ucuz iş gücü ordusuna dönüştürülmüştür. Ülkemizde yaşayan halkların önümüzdeki birkaç yüzyıllık geleceğini de düşünerek kalıcı, bilimsel, kabul edilebilir standartlarda orman politikası geliştirilmeli ve kararlılıkla sürdürülmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) - Ormanlarımızın, halklarımızın zarar görmemesi için hemen ve koşulsuz olarak çatışmasızlık politikası oluşturulmalı ve uygulanmalıdır. Orman bölgelerinde doğal yaşamın şartlarını ortadan kaldırılması politikasından vazgeçilmeli; ormanların, bağların ve bahçelerin yakılması durdurulmalı, güvenlikçi politikalar için halkların geleceğine darbe vurulmamalı. Bu süre içinde verilen zararların etkisini ortadan kaldırılması için zarar gören orman bölgelerindeki köylülerin desteklenmesi kararlaştırılmalı ve uygulanması sağlanmalıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Maçin.