| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 13.12.2018 |
CHP GRUBU ADINA GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesi üzerinde sözlerime başlıyorum.
1983 yılında çıkmış olan bir yasa var, 2981 sayılı Yasa. Bu yasayla İstanbul'da ve Türkiye'nin her yerinde İmar Yasası'na aykırı olarak yapılmış olan kamu arazilerinin ya da vakıflara ait olan arazi üzerindeki gecekonduların, yasaya dayalı olarak belli bir dönem içinde tapularının alınmasıyla ilgili bir düzenleme getirilmişti. Şimdi, bu yasanın yasal süresi doldu fakat 2013 yılında bu yasanın yasal süresi beş yıl olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde uzatıldı, sonrasında tekrar bu süre uzatıldı.
Şu an, Türkiye'de İstanbul'da Sarıyer'de, Beykoz'da on binlerce insan, Parlamentoya gözünü dikmiş, 2981 sayılı Yasa'ya göre imar affından yararlanmış, tapu tahsis belgesini almış olan insanların ne zaman tapularını alacağını soruyor. Hangi bedelden? Sokak rayiçleri üzerinden tapularının verilmesi için iktidarınız daha ne kadar insanları bekletmeyi düşünüyor? Düşünebiliyor musunuz, elli altmış yıldır insanlar gelmiş, bir bölgeye yerleşmişler, yurt edinmişler, doğmuşlar, evlenmişler, büyüklerinin cenazesini kaldırmışlar ama hâlâ, hele de rantın çok yoğun olduğu İstanbul'da Fatih Sultan Mehmet Mahallesi'nde, Baltalimanı'nda, Sarıyer'in 13 mahallesinde, Üsküdar'da ve Beykoz'da, 2981 sayılı Yasa'ya göre hak sahibi oldukları mülklerinin tapusunu alamıyorlar.
Evet, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla ilgili konuşuyoruz. Bakanlık -burada eski bakanlar da milletvekili olarak bulunuyorlar- "kentsel dönüşüm" adı altında son derece naif bir kavramı önümüze getirdi ama şimdi "kentsel dönüşüm" kavramı İstanbul'da on binlerce, yüz binlerce insanı mağdur eden, onları evinden, yerinden yurdundan eden, gecekondu sahibini gecekondusundan, apartman sahibini apartmanından eden bir uygulamaya dönüştü. Öylesine bir hâl aldı ki, 6306 sayılı Yasa'yla "kentsel dönüşüm" adı altında bir yasal düzenleme getirildi.
Bu yasadan şu an size bazı örnekler vereceğiz. Kentsel dönüşümü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kendisi yapmak istedi. Peki, ne yaptı? Nerede, ne yaptı? İşte, Fikirtepe'de, Fikirtepe'de kentsel dönüşüm yaptılar. Fikirtepe'de insanlar, evleri yıkılmış, müteahhitler kirayı ödeyemediği için çadırda yaşıyorlar. İşte bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin kentsel dönüşüm anlayışının tipik bir örneği; arka tarafta, AKP'li müteahhitlerin yaptığı, 4,5 gerçek emsal yerinde 12 emsalle yapılmış gökdelenler, önünde de evlerini kaybettiği için, gidecek yeri olmadığı için çadırlarda yaşayan insanlar.
Başka bir problem daha var değerli arkadaşlar: Adalet ve Kalkınma Partisinin İstanbul'da göz bebeği bir belediyesi vardı, Esenyurt Belediyesi. 1984 yılında 50 bin nüfuslu Esenyurt'un, bugün nüfusu 1 milyon. Şu malum belediye başkanlarının görevden alındığı dönemde hakkında yapılmış olan ithamlar, ifadeler, soruşturmalar da gerekçe gösterilerek ama görevden alınmış bir Esenyurt Belediye Başkanı var. Ve şimdi, Esenyurt'ta evini alamayan, müteahhide parasını ödediği için girdiği apartmandaki bütün taksitlerini banka kredisiyle ödediği için 30 binin üzerinde mağdur insan vardır. 30 binden fazla mağdur insanın yaşadığı sıkıntıları çözme konusunda size buradan, Parlamentodan bir öneri yapıyorum: FETÖ mağdurlarının alacaklarını, FETÖ'cülerden aldınız. Uzan'ın bütün mallarına el koydunuz, Uzan'ın mallarını, mağdur olana ödediniz. Şimdi, Esenyurt Belediyesindeki bütün bu haksız uygulamalardan, rant elde eden başta Belediye yönetimi olmak üzere, orada, sizin de çok iyi bildiğiniz, kamuoyunun da çok iyi bildiği yandaşlarınızın mallarına el koyunuz ve 30 binden fazla insanın hakkını hukukunu lütfen yerine getiriniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir başka problem şu: Değerli arkadaşlar, Fikirtepe, Adalet ve Kalkınma Partisinin "kentsel dönüşüm" adı altında getirdiği bu düzenlemeyi size söylemek istiyorum. Fikirtepe'yi bitirdiklerinde 10 binden fazla konut olacak yani 40 bin kişi yaşayacak. Bir de oraya İstanbul Medeniyet Üniversitesi getirildi, 10 bin kişi de orada yaşayacak; etti mi 50 bin kişi. Tek giriş çıkışı olan mahallede 50 bin insanın yaşayacağını düşünün; herhâlde, 5 kilometre uzunluğunda bir yol meydana gelecek ve bu yol Fikirtepe'yi de Göztepe'yi de Ankara Asfaltı'nı da çekilmez bir hâle getirecektir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yoksulun, fukaranın sorununu çözmüyor ama Altunizade'de Esta Proje için bir kalemde, ağaçlandırılması gereken alanı "ağaçlandırılacak alan"dan tamamıyla çıkarıyor ve konut alanına alıyor. Bunun karşılığında da 1 milyar 250 milyon liralık bir rant alanı ortaya çıkarıyorlar.
Değerli arkadaşlar, bu Meclis halkın Meclisi, seçimlerde halkın oylarıyla gelmiş olan insanların Meclisi ve Türkiye adına kararların alındığı Meclis burası. Ama bu Meclis Türkiye'de tek meclis değil. Yine halkımızın oylarıyla seçilmiş olan ve yerelde insanların sorunlarına çözüm önerileri getiren, o kentin planlamasının yapılacağı yerel meclisler var. Türkiye'nin Anayasası yerel demokrasilerin güçlendirilmesinde ve hizmetlerin yerel yönetimler eliyle vatandaşa ulaştırılmasında yol gösterici oluyor. Ama şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi giderek bizim önümüze merkeziyetçi bir anlayışı dayatıyor. Yerel yönetimlerin yetkilerini kısıyor, yerel yönetimlerin kendi beldeleriyle ilgili plan yapma yetkilerine müdahale ediyor. Geçtiğimiz 10 Aralık tarihinde yayımlanan, Resmî Gazete'de yayımlanan yasanın 23'üncü maddesinin (6)'ncı fıkrasında özel alanlar dâhil yani Boğaziçi'nin ön görünüm ve geri görünüm alanları dâhil, plan yapma yetkisini, ruhsat düzenleme yetkisini ve ruhsat onaylama yetkisini Bakanlığa veriyor. Hani biz demokrasiyi tabana yayacaktık? Hani biz yerel yönetimleri güçlendirecektik? Demek ki söylemler ile eylemler bir araya gelmiyor. Belediyede görev yaptığınız zaman yereli savunacaksınız, büyükşehirde görev yaptığınız zaman yereli savunacaksınız, TOKİ'nin başına geçtiğiniz zaman TOKİ'nin plan yapma yetkisini savunacaksınız, şimdi de TOKİ'nin başındakini İstanbul'da bir ilçeye aday yapacaksınız, hem de Tarihî Yarımada'ya aday yapacaksınız; yemezler, yemezler değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Geçtiğimiz gün burada, Üsküdar Kirazlıtepe'de yaşanan yıkımlarla ilgili bir tartışma yaşanmıştı, demiştik ki: "Siz, bir mahalledeki insanları yerinden etmek için orayı boşaltıyorsunuz, boşaltmak için de önce evleri yıkmaya çalışıyorsunuz; mahalleli direndiği zaman da onların toplanma yeri olan camiyi yıkıyorsunuz." AKP grup başkan vekili itiraz etti. İşte bu, arkadaşlar, yıkılmış olan cami alanının bugünkü fotoğrafıdır bu. Ne söylemişlerdi? "Biz o camiyi yıktık, yerine yenisini yapacağız." Yapılan bir cami var mı? Yok. Enkazını ve molozunu bile kaldırmadılar çünkü o moloz, orada yaşayan yurttaşların morali bozulsun ve orayı terk etsinler diye hâlâ ilk günkü gibi duruyor.
Değerli arkadaşlar, yine Adalet ve Kalkınma Partisinin son dönemde çıkardığı en önemli yasalardan biri imar barışı yasası. İmar barışı yasası, yasa, yönetmelik, ruhsat ve eklerine aykırı yapılmış olan yapıların ruhsata bağlanmasıyla ilgili bir sorun varsa bunları belli bir bedel karşılığında affeden bir yasaydı. İşte burası Karadeniz'in yaylaları. İmar barışı çıktıktan sonra Karadeniz'in yaylalarını vatandaşın nasıl kullandığının temel bir göstergesi. Evet, belki daha küçük gözüküyor ama işte bunlar, imar barışı yasasıyla, işte Karadeniz'in bütün yaylaları bu hâle gelmiştir. Sadece Karadeniz'in yaylaları değil, Ege'nin, Akdeniz'in, Bolu'nun orman alanları, tarım alanları, turizm alanları hızlı bir biçimde yağmalanmaktadır ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütün bu sürecin, bütün bu şikâyetlerin farkında olmasına rağmen, kendilerine verilmiş bir talimat var. Nedir o? "Aman, bütçeye para gelsin. Aman, bütçeye para gelsin de nereden gelirse gelsin." (CHP sıralarından alkışlar) Sizin imar barışıyla yasallaştıracağınız yapılardan çok daha fazlası yakın dönemde -bakın, çok açık söylüyorum- bir sorun olarak ortaya çıkacaktır.
Değerli arkadaşlar, TOKİ'nin plan yapma yetkisine karşıyız, Bakanlığın imar planı yapma yetkisine karşıyız. Biz, bir bölgeyle ilgili plan yapılacaksa doğrudan demokrasiyi savunuyoruz. Doğrudan demokrasinin, orada yaşayan yurttaşların içinde yer aldığı, katılım süreçlerini doğrudan desteklediği ve görüşlerini aktardığı bir planlama sürecinin mutlaka hayata geçmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Zeybek.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Yine "kentsel dönüşüm" adı altında belediyeler de bu manada Bakanlık tarafından yetkilendirildiği için, Gaziosmanpaşa Belediyesi kendisine bağlı olan Yıldıztabya, Yenidoğan, Pazariçi, Karlıtepe, Sarıgöl -Romanların yaşadığı mahalle- ve Bağlarbaşı'nda binlerce insanı mağdur etti. Binalar yıkıldı, insanlar mağdur. Belediye ortada yok, işleri yapacak müteahhit ortada yok ama vatandaş çaresiz bir biçimde kendi geleceğinin ne olacağını merak ediyor.
Aslında işin özeti şu arkadaşlar: Bütçeyi görüşüyoruz, 2019 yılı bütçesi bir faiz bütçesidir. Sosyal Güvenlik Kurumu harcamalarını, Millî Eğitim maaşlarını, Emniyetin maaşlarını, Sağlık Bakanlığının maaşlarını çıkardığınız zaman geride hiçbir şey kalmıyor. O nedenle bugün meydana gelen kaza Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının bütçesindeki tasarrufun temel sonucudur. Yapılamayan sinyalizasyonlar, yapılamayan altyapı yatırımları, bugünkü kaza, bundan önceki kaza ve bundan sonra oluşacak olan kazaların temel nedenidir. Siz eğer Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi bağlayınız Sayın Zeybek.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Bütçesini konuşuyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bütçesi, yani yüz binlerce mağdur insanımızın sorununu çözecek olan Bakanlığımızın bütçesi, değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığının bütçesinin bile altındadır. O nedenle, Sayın Bakan, bürokratlar ve Adalet ve Kalkınma Partisinin yetkilileri ne söylerse söylesin, 2019 yılı kentsel dönüşüm mağdurlarının, kent mağdurlarının daha da arttığı bir dönem olarak tarihe geçecektir. O nedenle bu bütçe, bizim de içinde yer aldığımız komisyon açısından, şehircilik, ulaştırma ve altyapı açısından tam bir fiyasko bütçesidir diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Zeybek.