GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:33
Tarih:15.12.2018

HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanımızın da, Ulaştırma ve Altyapı Bakanımızın da burada olması hasebiyle sözlerime öncelikle, güncel haberler arasında olan tren kazalarıyla ilgili başlamak istiyorum.

Hepinizin bildiği üzere 13/12/2018 yani iki gün önce Ankara-Konya seferini yapan hızlı tren, Yenimahalle ilçesine bağlı Marşandiz İstasyonu'nda yol kontrolü yapan kılavuz tren ile çarpışmıştır. Kazada ilk belirlemelere göre 3 makinist ve 6 yolcu hayatını kaybetmiş, 47 kişi de yaralanmıştır. Makine Mühendisleri Odası yaptığı açıklamada Sincan-Ankara hattında henüz sinyalizasyon bulunmadığına dikkat çekerek söz konusu hattın sinyalizasyonunun yapım aşamasında olduğunu ve kazanın olduğu hatta makinistlerin birbiriyle telsizle veya cep telefonu gibi -yani şu anki gelişmiş ülkelere göre- maalesef ki ilkel yöntemlerle denilebilecek şekilde bir iletişim kurulduğunu raporlaştırmışlardır. İngiltere ve Japonya gibi demir yolu ulaşımının yoğun kullanıldığı gelişmiş ülkelerde aynı demir yolundan günde bazen yüzlerce seferin düzenlendiği durumlarda bile teknik ve bilimsel altyapının yeterince kullanılmış olması sebebiyle benzer kazalar yaşanmamaktayken Türkiye'de iktidarın insan hayatını önemsememesi sebebiyle gerekli altyapı oluşturulmadan bu tren hatlarının, demir yolu ulaşımının kullanıma açılması sebebiyle maalesef ki birçok insanımız hayatını kaybetmiştir.

Yine, bu konuya ilişkin Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası tarafından yapılan açıklamada da söz konusu hattın yine sinyalizasyon sistemi hazır olmadan ulaşıma açılmasına işaret ederek oradaki tren işletmeciliğinin sinyal yetişmediği için ilkel bir yöntem olan telsizlerle yapıldığı belirtilmiştir. Tren hattında sinyal sistemi olması durumunda böyle bir kazanın yaşanmayacağı dile getirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu kazaların yaşanmaması için basit bir tedbirle sinyalizasyon sisteminin yerleştirilmesi, kurulmasıyla bu kazalar önlenebilir. Bunlar önlenemeyecek kazalar değil. Sadece hayatını kaybeden insanların ailelerinin yerine koyun kendinizi. Hangi birimizin eşinin, kardeşinin, arkadaşının, hangisinin canı parayla ölçülebilir? Sonrasında dava açılacak, tazminat ödenecek çünkü ilgili makamlardan bu şekilde açıklamalar yapılıyor, "Davalar devam ediyor, zararları tazmin edilecek." şeklinde. Bu tamamıyla maalesef ki sadece insan hayatına da rant odaklı bakılma anlayışıyla alakalı bu durumu şiddetle kınadığımızı belirtmek istiyoruz.

Bu kazalar yaşandı, bunun nasıl önüne geçebiliriz, tekrar aynı kazalar yaşanmasın, buna kafa yormamız ve bunun üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor.

Demir yolu taşımacılığı dünyanın her yerinde en güvenli taşımacılık yöntemidir, ancak Türkiye'de planlamadan uzak yönetim anlayışı, bakım-onarım hizmetlerinin özelleştirilmesi, siyasi gösteri amacıyla yapılan açılış törenlerine yetiştirilebilme baskısı altında altyapı çalışmaları tamamlanmadan faaliyete geçirme telaşı, personel rejimindeki değişiklikler gibi nedenlerle güvenli bir yol olmaktan çıkmış, büyük can kayıplarının yaşandığı ölüm yollarına dönüşmüştür. Maalesef, bu kaza, AKP iktidarları döneminde yaşanan ilk kaza değildir ve bu ciddiyetsiz yaklaşım devam ettiği sürece son kaza da olmayacağını üzülerek belirtmek istiyorum ve bu konuda iktidarı uyarıyoruz. Yani bu kazalar "Geliyorum." diyen tren kazaları aslında. Yaşanan her tren kazasından sonra belki de en suçsuz insanlar yargılanırken yetkililer ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar dilemekten başka bir şey yapmıyorlar.

Uzun bir süredir ülkemizde liyakat sisteminin ortadan kalktığı, bilimin, mühendisliğin ve tekniğin önemli ölçüde ihmal edildiği bilinmektedir. Ne yazık ki bu ihmal ve sorumsuzluğun acı sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz. Aslında demir yolu ulaşımı güvenilir ulaşımdır, güvenilir olmasının nedeni ise sinyalizasyon sistemidir. Ancak bakıyoruz, meydana gelen kazada sinyalizasyon sistemi kurulmamış, altyapısı kurulmamış. Ancak ihaleyi alan -ki bu sık sık herkesin karşısına çıkıyor- Kolin firmasına baktığımızda bahse konu demir yolunun devam eden projeler arasında olduğu yani daha sinyalizasyon sisteminin kurulmadığı burada ortaya çıkıyor. Devam eden bir projede nasıl şu an seferler başlamış durumda? Bunun sorumlusu kim, sadece makinistler mi? Bunun sorumlusu, maalesef ki ciddiyetsiz yaklaşımlardır. İlk defa olmadı, bu şekilde devam ederse maalesef ki başka sonuçlarla da karşılaşabiliriz.

İlgili kurumlar, Ankara'da yaşanan tren kazasında sinyalizasyon sisteminin olmadığını ve bu sistem olmadan ulaşımın mümkün olmadığını söylüyorlar. Biz buradan yetkililere soruyoruz: Sinyalizasyon sistemi var mıydı, yok muydu? Hızlı demir yollarında sistem bütünlüğü sağlanmamışsa demir yolunun ulaşıma açılmaması lazım. Ne yazık ki son yıllarda popülist yaklaşımlarla mühendislik yok sayılarak bir an önce bitirme mantığıyla demir yollarına istenen önem gösterilmedi, bu demir yolu da aynı bu şekilde açıldı. Baktığımızda, aslında ulaşıma kapalı gözüken bu projede, iki yılını doldurmadan, sırf 24 Haziran seçimi öncesi siyasi gösteriş amaçlı bu demir yolu hattı seferlere başlatılmış ve maalesef ki bu siyasi popülizm sebebiyle bugün yine 9 insanımızı kaybettik ve onlarca yaralı vatandaşımız var.

Yıllardır çeşitli vesilelerle kara yolları ve demir yollarında menfez kapasite ve imalatla ilgili hesaplamalarda meteoroloji biliminden ve mühendisliğinden yararlanılmadığını söyleyebiliriz. Bu durum sadece burada değil, Tekirdağ Çorlu'da yaşanan tren kazasının da menfez kapasite ve imalat noktalarıyla ilgili hesaplamalarda yapılan ihmallerden kaynaklandığı ortadadır. Marmaray için de şu an böyle bir endişe var Sayın Bakanım. Marmaray için de yine, gerekli altyapının olmaması sebebiyle bu tür kazaların yaşanabileceği endişesi var. Özellikle buradan uyarmak istiyoruz, sinyalizasyon ve diğer eksik olan altyapının tüm hatlarda acilen giderilmesi gerekiyor.

Sadece, tabii, bu AKP iktidarları dönemindeki ilk tren kazası değil, sicilinde birçok... Baktığımızda, 2004'te 2, 2008'de Pamukkale Ekspresi'nde, 2008'de Ankara-Sincan Tren Hattı'nda, 23 Şubat 2008'de Sivas Şarkışla'da, 2009'da Sivas'ta yine, 27 Ağustos 2009'da Eskişehir-İstanbul banliyö seferinde, 3 Ocak 2010'da Eskişehir Ekspresi'nde... Yani bu bir defaya mahsus ya da -daha önce itiraz edilmişti, yüzde 2 kaza payı olabilir hani- "önlenemez pay" dedikleri kısım içerisinde değil bu.

Tüm bu kazaların temel sebebi de maalesef şu anki AKP iktidarının devleti yönetme şekliyle alakalı. Maalesef, tek adam yönetimindeki parti devleti liyakat ve uzmanlık yerine partililiğe, iltimasa dayalı kadrolaşmaya gidince sadece hukuk ve adalet değil, trenler de kazaya uğruyor.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; bu olayın tüm özeti aslında sinyalizasyon sisteminin olmayışı. Giderilebilecek bir sorun varken, bir eksik varken bu altyapının giderilmemesi bugün yine insanlarımızın hayatını kaybetmesine sebep olmuştur ama burada maalesef ki AKP iktidarlarının -demin diğer örneklerini de söyledim- sicili bu konuda kabarık, maalesef ki kabarık. Bunun cezasını ilgililer çekmiyor. Pamukova dosyasında, örneğin, on yıl süren bir dava var, zaman aşımıyla dosya düşürüldü. Daha sonrasında Yargıtayın zaman aşımını kaldırmasıyla dosya yeniden görüldü ve belki de en günahsız olabilecek, yoğun bir tempoyla çalıştırılan makinistlere göstermelik cezalar verildi. Bu durum ivedilikle değiştirilmeli. Bu durumun tek sorumlusu Sayın Bakan ve ilgili bürokratlardır. Tüm bu sorunun yükümlülüğünü sadece makinistlere yükleyemeyiz.

Burada sürem bitmeden de bir iki şey daha paylaşmak istiyorum. Sayın milletvekilleri, defalarca dile getirdik ama -bilmiyorum ne kadar etkili olur ya da hem hukuki hem de vicdani olarak ne kadar etkiliyor sizi- Hakkâri Milletvekilimiz Sayın Leyla Güven bugün açlık grevinin 38'inci gününde. İmralı'da başlayan tecride karşı haklı bir talep olarak başlattığı bu eylem bizim de sahiplenmemizle birlikte birçok il örgütümüzde demokratik bir hak olan eylem hakkı şeklinde kullanıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.

BAŞKAN - Bir dakika süre verelim Sayın Kaçmaz.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Ancak parti binalarımızda, il binalarımızda yaptığımız hiçbir taşkınlık olmayan, hiç kimseyi rahatsız etmeyen bu gösterilerde bile, demokratik taleplerin dile getirilmesinde bile yine AKP iktidarının savaş politikasında, çatışma politikasında ısrar etmesi üzerine İçişleri Bakanlığının talimatıyla maalesef ki birçok il binamızda yüzlerce arkadaşımız, eş başkanlarımız, il, ilçe eş başkanlarımız, yöneticilerimiz, üyelerimiz gözaltına alınmış bulunmakta. Daha önce de dile getirildi, yaşlı olan annelerimiz gözaltına alınıyor, sürükleniyor. Başörtüsü diye yıllardır siyaset yapıldı, annelerimizin başörtüsü çıkartılıyor. Bu durumun hiç kimseye faydası yok.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ayıp kardeşim ya.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Sayın Turan hiç itiraz etmeyin, size görüntülerle bunu gösterirler.

SALİH CORA (Trabzon) - Göster Hüseyin Bey, hadi fotoğrafları göster.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Çok ayıp yaptığınız şey.

BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın Kaçmaz.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Bitiriyorum. Onun için, bakın, öfkeye teslim olmadan, evet, burada bu mecrada konuşalım, tartışalım, bu sorunlarımızı halledelim.

SALİH CORA (Trabzon) - Niye göstermiyorsun? Söylüyorsan göster, delillerini ortaya koy.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Yoksa bu öfke hepimizi teslim aldığında konuşacak hiçbir şey kalmayacaktır.

Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.