| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 16.12.2018 |
CHP GRUBU ADINA KANİ BEKO (İzmir) - Sayın Başkan, değerli vekil arkadaşlarım; bugün, siz de biliyorsunuz asgari ücret konuşulmakta. Asgari ücretle ilgili sözlerime başlamak istiyorum. Asgari ücretle çalışan işçi arkadaşlarımız insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını giderebilecek bir ücret müjdesi bizden bekliyorlar. Ancak ondan önce ben sayın bakanlarıma sormak istiyorum: Kendileriyle yıllarca Uluslararası Çalışma Örgütü ILO'da birlikte görev yaptık. ILO'ya üye olan ülkelerin hemen hemen tamamı 4 kişilik bir aileyi baz alırken Türkiye'de maalesef 1 işçi baz alınmaktadır. Oysa ki baktığımızda, işçilerin yani asgari ücretle çalışan arkadaşlarımızın yüzde 70'inin ailesi var yani çocukları var. Dolayısıyla bugün baktığımızda, arkadaşlar, asgari ücretin kesinlikle 2.200 lira olması gerekiyor ama vergi ve AGİ dışarıda kalması gerekiyor.
Hatırlarsanız bir dönemlerde biz vergi iadesi alıyorduk. Vergi iadeleriyle ilgili ne yaptılar? Asgari ücret yüksek görülsün diye vergi iadelerini de asgari ücretin içerisine koydular.
Bir de her zaman söylediğimiz bir şey var, "İşçiler ve memurlar arasında ayrım yapmayın." demiştik. Bugüne geldiğimizde işçilerin ayrı, memurların ayrı asgari ücretleri var, böyle şey olur mu? Dolayısıyla ben -memurların çok fazla ücret aldığını değil- memur-işçi ayrımı yapmadan asgari ücretin tek ücret olması gerektiğine inanıyorum.
Bir başka şey, sevgili arkadaşlarım, asgari ücretten bir yılda 30 milyar maalesef vergi alınmış, işverenler de 176 milyar vergi muafiyetinde bulunmuş.
Bu komisyon yanlış bana göre. Bu komisyonun gerçekten demokratik bir komisyon olabilmesi için bu komisyonun içerisinde mutlaka DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ gibi işçi konfederasyonları ve tabii ki, asgari ücretle çalışan işçi arkadaşlarımızın da olması gerekir inancındayım.
Asgari ücret memleket meselesidir, şakaya gelmez. Sevgili arkadaşlarım, bir işçi sabah, öğlen, akşam vermiş olduğu enerjiyi, vermiş olduğu kaloriyi alamazsa siz o işçileri yaşarken öldürmüş olursunuz. Dolayısıyla asgari ücretin gerçekten belirlenmesinde hepimize görev düşüyor. 10 milyona yakın asgari ücretli bizden müjdeli bir haber beklerken, tekrar ediyorum, asgari ücretin kesinlikle en az 2.200 lira olması gerekir diye düşünüyorum.
Bir başka şey: Sayın Cumhurbaşkanı "Taşeron işçilere kadro veriyoruz." dedi. Kamuya, belediyelere ve özel idarelere taşeron işçileri aldılar almasına ama -ben o zamanlar burada uyarmıştım- bu Meclisten 690 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle utanç verici bir yasa çıkardık. Ne çıkardık biliyor musunuz? 1 milyona yakın, kamuda, belediyelerde ve özel idarelerde çalışan bu arkadaşlarımıza 2020 yılına kadar toplu sözleşme yok; kadroluya 4 ikramiye, taşeron işçisine ikramiye yok; kadroluya sosyal hak var, taşeron işçisine sosyal hak yok. Bu, eşitlik ilkesine ve Anayasa'ya aykırıdır. 2020 yılına kadar verilecek olan ücret sadece yüzde 4, artı, yüzde 4; enflasyon yüzde 25 yani siz resmî enflasyonu, bir de pazar enflasyonunu düşünecek olursanız bu arkadaşlarımıza yapılan haksızlığı tekrar gözden geçirmek zorundayız.
Sevgili arkadaşlarım, değerli kardeşlerim; ülkemizin kanayan bir yarası var, çocuk işçiliği. DİSK Genel Başkanlığım döneminde bakanlarla birlikte "Çocuklar okulda olsun, riskli ve tehlikeli iş yerlerinde olmasın." diye bir proje başlattık ama baktığımızda bir arpa boyu kadar yol alamadık. 2 bine yakın çocuk, fiziken ve beynen hazır olmamasına rağmen hâlâ tehlikeli iş yerlerinde çalışıyorlar. Dolayısıyla, Birleşmiş Milletler kararı, 4857 sayılı Yasa ve onunla birlikte Uluslararası Çalışma Örgütünün kararlarına rağmen bu çocukları tehlikeli, riskli iş yerlerinde çalıştırıyoruz.
Sevgili milletvekillerim, geçmiş yıllara baktığımızda, 2013 yılında 50 çocuk, 2014 yılında 54 çocuk, 2015 yılında 63 çocuk, 2016 yılında 56 çocuk, 2017 yılında 60 çocuk çalışırken maalesef yaşamını yitirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
KANİ BEKO (Devamla) - AKP Hükûmetinin yarattığı fason işverenler fabrikalarını yakıyorlar; vergi, sigorta ve işçilerin kıdem tazminatlarını ödememek için yurt dışına kaçıyorlar.
İstanbul itfaiyesinin istatistiklerine göre, sadece bu yılın altı aylık döneminde İstanbul'da 78 fabrikada yangın çıktı, son beş yılda yanan fabrikaların sayısı 856'yı buldu.
Emeklilikte yaşa takılanlar için burada konuştum, bir kez daha konuşuyorum. Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi, bir yılda 750 milyar lira değil, bir yılda emeklilikte yaşa takılan arkadaşlarımıza, 700 bine yakın arkadaşımıza maaş bağlarsak, verilecek olan para 8 veya 10 milyar liradır. Daha önce de söylemiştim, 40 milyar doları Suriyeli misafirlere veriyorsak, tabii ki bizim ülkemizin çocuklarına 8-10 milyar lira kesinlikle vermemiz gerekir diye düşünüyoruz.
"Gelecek gençlerin, gençlerse öğretmenlerin eseri." dediğimiz bu güzel sözün altında, baktığımızda 500 bine yakın öğretmen işsiz, maalesef, bunların 100'e yakını intihar etmiş.
Arkadaşlar, dolayısıyla, bu bütçe, işçilerin, köylülerin, esnafın, işsizlerin, halkın bütçesi olmadığından dolayı, bu bütçeye "hayır" diyoruz, "hayır" diyoruz, "hayır" diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)