| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 7'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 17.12.2018 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Perşembe günü Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu bütçesi görüşülürken infaz koruma memurlarının özlük haklarına ilişkin taleplerini bu kürsüden dile getirmiş, zaman kısıtlılığı sebebiyle adliye çalışanlarına değinememiştim, o günden bu yana mesleğin içinden de gelmem sebebiyle yoğun bir şekilde sitem ve taleple karşılaştım. Bu sebeple bugün de adliye çalışanlarının sıkıntılarını dile getirmek üzere söz aldım.
Hukuk ve adalet toplumların olmazsa olmazıdır. Adalet sisteminin olmadığı ya da aksayarak işlediği bir ülkede ne gelişmişlikten ne de kalkınmadan bahsedilebilir. Ülkemizin içinden geçtiği bu zor dönemde ülkemizi ayakta tutabilecek tek değer adalettir. Kamu kurumlarında yapılan atamalarda liyakatin kaldırılması, ülkemizi 15 Temmuz ihanet sürecine taşımıştır. Her yıl adli yıl açılışlarında adalet sistemimizin eksikleri gündeme getirilir ama adaletin işleyişinin olmazsa olmaz unsurları olan adalet çalışanları bu açıklamalarda unutulur. İş yükünün ağır olması, personel sayısının azlığı ile ekonomik ve sosyal haklarının yetersiz olması çalışanların psikolojilerini bozmaktadır. Mesai süresi gözetmeden tozlu arşivlerde dosya yığınları arasında düşük ücretlerle iş yükünün büyük bir kısmını omuzlayan yazı işleri müdürleri, zabıt kâtipleri, mübaşirler, teknik hizmetler sınıfı ve diğer yardımcı hizmetler sınıfları Adalet Bakanlığınca bugüne kadar pek hatırlanmamıştır. Adalet Bakanlığı, yargı sisteminin sorunlarını tamamıyla ele almalı, tüm çalışanlar için iyileştirme ve düzenlemeler yapmalıdır.
Yargı personelinin çok yoğun olarak şikâyetçi olduğu ve bizlerden çözüm beklediği bazı sorunları sizinle ve kamuoyuyla bu kürsüden paylaşacağım. Sorunlara geçmeden önce, en başta şunu söylemem gerekiyor ki 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu çerçevesinde mutlaka ve mutlaka adalet hizmetleri sınıfı oluşturulmalıdır ve tüm adliye çalışanları bu sınıfa dâhil edilmelidir. Yine, zabıt kâtiplerinin tamamına ayrıca bilgisayar kullandığı gözetilerek veri hazırlama ve kontrol işletmenliği kadrosu verilmeli, bu çalışanların bu kadrolara sınavsız geçişi sağlanmalıdır. Adalet hizmetleri sınıfı oluşturulmadan yapılacak iyileştirmeler her zaman geçici kalmaktadır ve bugüne kadar da çözüm üretememiştir.
Değerli milletvekilleri, adliyelerde icra müdürleri dışındaki çalışanlar hizmet içi eğitim almadan göreve başlatılıyor ve çalışırken de icra ettiği mesleğine ilişkin hiçbir meslek içi eğitime tabi tutulmuyor. Adliye çalışanlarının hiçbirinin kendine mahsus bir eğitimi olmadığı gibi mantıklı bir görevde yükselme şekli de bulunmamaktadır. Yine, aynı şekilde, kurum içi yükselme sınavını kazanan yazı işleri müdürlerine de atama sonrası eğitim verilmemektedir. Bu uygulama değiştirilmeli ve adli personel öncelikle eğitime alınmalı, sonra da iş tanımları yapılarak göreve başlatılmalı ve hiçbir personel işi dışında çalıştırılmamalı ve yükselme, atama sonrasında da yine eğitim verilmeli.
Ayrıca, taşrada çalışan personelin periyodik zamanlarda hizmet içi eğitimlerde sıraya tabi tutulmak suretiyle uygulamada birliğin sağlanması ve mevzuat değişiklikleri sonrası da hızlı bir şekilde bilgilendirme toplantıları yapılması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde memurlar arasında yapılacak bir maaş sıralaması mümkün olsa adliye çalışanları şu anda bu sıralamanın en alt kademesindedir zira ne mahkeme kâtipleri ne savcılık kâtipleri ya da yazı işleri müdürleri herhangi bir uzmanlık ya da unvanları bulunmadığı için çok düşük maaş almaktadır. Unvan ve sıfatı belirlenmemiş olan adli personele hiçbir maddi değerle ölçülemeyecek kıymet taşıyan dava ve soruşturma dosyalarının sorumluluğu verilmektedir. Bu denli risk altında çalışan personele diğer mesleklerde olduğu gibi iş gücü riski tazminatı da ödenmemektedir ki mutlaka ödenmesi gerekir.
Diğer kurumlarda çalışan müdürlerin ek göstergeleri 3000 iken adliye yazı işleri müdürlerinin ek göstergeleri 2200'dür. Talebimiz, ek göstergenin yazı işleri müdürleri için 3600, zabıt kâtipleri için 3000, mübaşir dâhil diğer tüm adliye çalışanları için de 2200 olarak düzeltilmesidir.
Diğer kurumlarda ödenen fazla mesai veya nöbet ücretinin adliye çalışanlarına da ödenmesi hususu net olarak düzenlenip kural hâline getirilmelidir. Adliye çalışanları adliyelere potansiyel suçlularla birlikte giriş yapmaktadır ve herhangi bir can güvenliği yoktur. Bu yüzden iş riski tazminatı da kesinlikle özlük haklarına dâhil edilmelidir. İcra kâtipleri mecburen gittikleri hacizler esnasında birçok tehlikelerle karşılaşmaktadır; yedikleri küfür, tehdit ve hakaretlerin haddi hesabı yoktur. Bunun üzerine bir de dairelerdeki iş yoğunluğunu eklersek yıpranma payı ve iş riski tazminatı almaları kadar da doğal bir şey yoktur.
Bilindiği üzere, devlet memurlarının görevlerinden doğan suçlara ilişkin soruşturmalar 4483 sayılı Kanun'a göre yürütülmektedir. Buna göre de memur hakkında görevinden dolayı bir ceza soruşturması yürütülebilmesi için ilgili amirlerin onay vermesi gerekmektedir. Bunun tek istisnası vardır, o da Adalet Bakanlığında çalışan yazı işleri müdürü, icra müdürü, zabıt kâtibi ve mübaşirlerdir. Bunlar hakkında izne gerek olmadan direkt cezai soruşturma yapılabilmektedir ki, bu personelin de diğer memurlar gibi soruşturulmasının daha uygun olacağı tartışmasızdır çünkü adliye personeli olarak görevlerini idame ettiren yazı işleri müdürü, icra müdürü, zabıt kâtibi, mübaşir özlük hakları itibarıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında olup yargılama şekli itibarıyla genel usule tabidirler. Bundan mutlaka vazgeçilmesi gerekir.
Yine adliyelerde çalışan mübaşirler yardımcı hizmetler sınıfında bulunmaktadır. Bu durum mutlaka değiştirilmeli ve mübaşirler bir an önce genel idari hizmetler sınıfına alınmalıdır.
Türkiye'deki kamu kurumlarında görev yapan memurlar 3'üncü dereceye gelmekle yeşil pasaport alma hakkına sahipken adliye personelinden bazıları 3'üncü dereceye gelemedikleri için yeşil pasaport alamamaktadırlar. Bu sorun da çözüme kavuşturulmalıdır.
Adliye çalışanlarının standart bir kimlik kartı bulunmamaktadır. Bu kimlik kartları adalet komisyonlarınca ya da Adalet Bakanlığınca tek tip standart hâle getirilmeli ve tüm personele dağıtılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, adliye personeli, haklarında düzenlemeler yapılmadığı için sürekli olarak alternatif arayışına girmekte, imkân ve fırsat bulur bulmaz kurum değişikliğine gitmektedirler. Bunun önlenmesi için de adalet hizmetlerinin ve adliye çalışanlarının durumlarının mutlaka yeterli seviyede iyileştirilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, yukarıda dile getirdiğimiz hususların yerine getirilmesi, yargının, çağın ve Bakanlığın ileriye dönük gelişimini sağlayacak çalışmaların temelini oluşturacağı bilinmelidir. Adalet hizmetlerinin düzenli bir sistem içerisinde yürütülebilmesi, ekonomik ve sosyal yönden güçlendirilmiş adliye personeli tarafından yerine getirebilecektir.
SALİH CORA (Trabzon) - Hangi bütçe bu?
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Bir sıkıntı mı var?
"Geciken adalet, adalet değildir." sloganıyla hareket eden tüm çalışanların veri hazırlama kontrol işletmenliği unvanına geçirilip bu çağ dışı unvanların ortadan kaldırılması gerekmektedir. Kısaca, adalet çalışanlarına adalet istiyoruz.
Bu vesileyle yüce Türk milletini, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bahşi.