| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 8'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 18.12.2018 |
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Toplanan verginin nereye, nasıl harcandığının denetlenebiliyor olması, demokrasilerin en temel göstergelerinden biridir. İşin özü, vergi gelirlerini kimin, nasıl kullanacağı meselesidir. İktidarların bütçe tercihleri sınıfsal duruşlarını da gösterir. Bu açıdan bakıldığında, bu bütçe, Türkiye'nin emekçi yığınlarını yok sayan bir anlayışın açık göstergesidir.
Görüştüğümüz bütçe, sarayda tek adamın ve yandaşlarının refahını artırmak üzere hazırlanmış, Komisyonda tek bir virgülü değiştirilmeden önümüze getirilmiştir. Ülkemiz, sonuçları giderek katlanılmaz hâle gelen, belki de tarihimizin en ağır ekonomik krizinin içerisindedir. Krizin faturası halkımız açısından seçimlerden sonra daha da ağırlaşacaktır. Bu kriz "Ey Almanya!" "Ey ABD!" naralarıyla "ajan rahip" "terörist gazeteci" söylemleriyle açıklanamaz. Yabancı bir başkentte Türkiye'ye karşı ekonomik bir saldırı planlandığı gibi iddialarla da geçiştirilemez. Açıklayın da millet bilsin, hangi başkentmiş bu tuzağı kuran? (CHP sıralarından alkışlar)
On altı yıldır bu millete "faiz lobisi" "vaiz lobisi" masalları anlatılırken kamu-özel sektör toplam borcu 457 milyar dolarla tarihî bir rekor kırdı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa dış borcun millî gelire oranı yüzde 50'nin üzerine çıktı. Bunun ana nedeni, AKP'nin uyguladığı hatalı ekonomi politikalarıdır. 2009 yılında döviz geliri olmayan şirketlerin dövizle borçlanmasına olanak sağlayan Hükûmet kararı bu tablonun oluşmasının bir nedenidir. Ülkede milyonlarca hane, gırtlağına kadar borçludur. Konut, taşıt, ihtiyaç kredisi ve bireysel kredi kartı borcu toplamı 550 milyarı geçmiştir. Bankaların iki eli milletin yakasındadır. Dar gelirli halkımız topyekûn borç sarmalının içine düşmüştür. Böyle bir ekonominin iyi yönetildiğinden bahsedilebilir mi? Türkiye'nin en büyük emekçi sınıflarından birini oluşturan köylü ve tarım sektörü çökertilmiştir.
Ağzını açan Hükûmet yetkilisi 2002 yılından milat alıyor ya, ben de öyle yapacağım. Ülke kaynaklarının talan edilmeye başladığı yıllarda gübre ve mazot fiyatları neymiş, bir bakalım. 2002 yılında amonyum sülfat gübresinin tonu 162 lirayken 1.300 lira, üre 237 lirayken 2.200 lira, DAP 354 lirayken bugün 2.800 lira; hepsinde ortalama artış yüzde 780. Köylümüzün belini büken mazot 2002 yılında 1 lira 25 kuruştan 6 liraya çıktı, artış yüzde 380. 2002 yılında çiftçimiz 3,5 kilo buğdayla 1 litre mazot alıyordu. bugün aynı mazotu 7 kilo buğdayla alabiliyor. Peki, girdiler bu kadar artarken çiftçinin ürettiği hangi ürünün fiyatı on altı yılda yüzde 700 arttı? Hiçbiri. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Türkiye emekçileri AKP'nin yarattığı sanal gerçekliği yaşıyor. Gerçek şu ki: Arkadaşlar, Türkiye üretmiyor. Dün bir tarım ve hayvancılık ülkesi olan, ürettiğiyle nüfusunu besleyebilen Türkiye, bugün, mercimek, fasulye, pirinç, et, saman, canlı hayvan gibi yüzlerce ürünü ithal ediyor. Çarşıda pazarda, markette ürünlerin büyük bir bölümü artık dışarıdan geliyor.
"Beka sorunu var." diyerek, kendinden olmayanları millî ve yerli olmamakla itham ederek bir yere varma şansınız kalmadı. Deniz bitti, tuz koktu. AKP'nin, istihdam yaratmayan, üretime değil tüketime, ihracata değil ithalata dayanan ekonomi politikası iflas etmiştir. Yaşanan krizin maliyetini, kurduğunuz ekonomik sistemden nemalananlara değil, krizde hiçbir sorumluluğu olmayan halkımıza ödetmeye çalışıyorsunuz. Ekonomik baskı yalnızca yoksulluk, eşitsizlik ve sömürü doğurmaz; bunun sonucunda, zorbalık ve hukuk tanımazlık gelişir ve "Yargıtayın kararı bizi bağlamaz." "Danıştayın bu kararı bizi bağlamaz." "Sayıştayın bu kararı bizi bağlamaz." "AİHM'in bu kararı bizi bağlamaz." demeye başlarsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Milletvekilim.
ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bağlar; sizi de bağlar, bizi de bağlar. Anayasal çerçeve açıktır, Türkiye Cumhuriyeti devleti hukuk devletidir ve hukuk herkes için bağlayıcıdır. Siz ne şah ne de sultansınız.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)