GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 8'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:36
Tarih:18.12.2018

CHP GRUBU ADINA BEDRİ SERTER (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri çerçevesinde Hazine Müsteşarlığı kesin hesabına ilişkin söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizi ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Büyük Atatürk'ün bir sözüyle başlamak istiyorum: "Ekonomisi zayıf bir ulus yoksulluktan ve düşkünlükten kurtulamaz, güçlü bir uygarlığa, kalkınma ve mutluluğa kavuşamaz, toplumsal ve siyasal yıkımlardan kaçınamaz." Oysaki bugüne bakınca AKP hükûmetleri olarak bütün cumhuriyet hazinesini satıp savurdunuz ve ekonomisi dışa bağımlı bir sistem yarattınız. Sattıklarınızın bazılarını sayalım mı: TÜRK TELEKOM, TÜPRAŞ, PETKİM, TEKEL, Türk Hava Yolları ve daha birçokları. İzmir'in Efes Oteli'ni bile sattınız. Elektrik dağıtım işletmelerini, limanları sattınız, sattınız da sattınız. Hazinede ne kaldı? Büyük Atatürk'ün ve arkadaşlarının kurduğu cumhuriyetin kazanımları olan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşlarının emeğiyle sahip olunan varlıkları, millete ait arazileri, toprakları sattınız, bunların hesabını tek tek soruyoruz, soracağız; Hazinemiz nerede? (CHP sıralarından alkışlar)

Bir ülkenin namusu, kasası ve geleceğinin garantisi Türkiye Cumhuriyeti'nin hazinesidir. Bu hazineyi vakumlayarak Türkiye Varlık Fonu denen, bugün âdeta borçlanma fonuna dönüştürdüğünüz ve birkaç gün önce de PTT'nin hisselerinin devredildiği bir yapı oluşturdunuz ve bu yapıyı da bir aile saltanatına teslim etmiş durumdasınız. Bu şirketlerin ortaklarının kimler olduğunu halk da bilmiyor, biz de bilmiyoruz. Ayrıca, tek adam yönetimindeki bu Varlık Fonu yetmemiş olacak ki İkinci 100 Günlük Eylem Planı'nızda Sayın AKP Genel Başkanı bir de "Türkiye kalkınma fonu kuracağız."ı söyledi; buradaki amacı merak ediyorum.

Bir de yenileri eklenen bu fonlar üzerinden 1 milyar dolar gibi yeni bir dış borcun aranacağını da okuyunca, duyunca inanın, biraz ekonomi biliyorsam, saçlarım diken diken oldu. Fonlarla ve borçlarla ülkeyi büyüyormuş gibi göstermek, 81 milyonluk Türkiye'nin hazinesinin tek kişinin emriyle idare edilmesi olamaz. Hazinemiz nerede?

Sayın Bakan, bütçe sunumunda "Büyüdük." diyorsunuz oysaki son gelen verilere göre, büyüme sadece 1,6; 7,4'lerden 1,6'ya. Frenleri olmayan bir kamyonun acemi şoförü gibisiniz. Küçülüyoruz, fakirleşiyoruz, yok oluyoruz. On altı yılda Türkiye'yi dış borç batağına soktunuz. 2002'den bu yana kamunun borcu 4 kat, reel sektörün borcu 29 kat, hane halkının borcu 78 kat, toplam borç ise 11 kat artmış. Kaynak bitti, deniz kurudu, yetmedi, İşsizlik Fonu'ndaki halkın birikimlerine göz dikip, onları teminat olarak alıp hazine bonosu kâğıdına bağladınız. Sattığınız mallar, vatandaştan çaldığınız birikimler, hesabı verilmeyen örtülü ödenekler nerelerde; bunun hesabını istiyorum. Yine soruyorum: Hazinemiz nerede?

2002'de nüfus 66,6 milyondu, doğan her bebek 1.963 lira borçlu doğuyordu. 2018 yılına geldiğimizde nüfusumuz 81 milyonu buldu, bugün doğan her bebek maalesef ki 11.212 lira borçlu doğuyor. Giderek artan bir borçla doğan bu sabilerin günahı ne Sayın Bakan? Nereden nereye, değil mi?

2002'de hane halkı toplam borcu 6,6 milyar TL, 2018'de 525 milyar TL. 2002'de şirketlerin toplam borcu 88 milyar TL, 2018'de 2 trilyon 553 milyon TL. (CHP sıralarından alkışlar) 2002 yılında vatandaşların toplam kredi borcu 6,5 milyar; 2018 yılında 32 milyon insan borçlu, borç rakamı 575 milyar. 2002'de, kriz sonrası devraldığınız Türkiye'de sadece 2 milyon işsiz vardı, 2018'de 4 milyon arkadaşlar, 4 milyon. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekili.

BEDRİ SERTER (Devamla) - 2002'de devraldığınız Türkiye'nin brüt dış borcu 130 milyardı, 2018 itibarıyla dış borcumuz 457 milyar dolar oldu.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Gayrisafi millî hasılaya oranı ne? Oranı söyle.

BEDRİ SERTER (Devamla) - Fakirleştik, borç batağındayız, borç batağında. Bakın, size daha safiyane bir rakam vereceğim: 2002'de her 100 dolar borcumuza karşılık hazinemizde 169 dolarımız vardı, 2018'e geldik, her 100 dolar borcumuza karşılık hazinede 72,5 dolar kaldı. (CHP sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) - Tam tersi o ya!

BEDRİ SERTER (Devamla) - Hırsızlar nerede? Kapısı açık kaldı hazinenin.

Bütün bunların sonunda, özet, kriz var; reçetem de şudur: Krizin ve fakirleşmenin aşılması için Türkiye tarımının, hayvancılığının, turizminin ve yerli sanayisinin yüzde yüz kalkındırılması, iç kaynaklarımızın artırılması, var olanların verimli ve etkin hâle getirilmesi gerçek çözümdür. Bunları yaparak ithalatımızı her alanda sıfırlamaya yakın hedeflemeliyiz çünkü Türkiye toprakları her şeye rağmen, size de rağmen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDRİ SERTER (Devamla) - Lütfen, rica etsem Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Toparlayın.

BEDRİ SERTER (Devamla) - Türkiye toprakları çok ciddi bir hazinedir. Üretelim, güven duyalım, huzurlu yaşayalım, hırsızları yok edelim, ekonomimizi, demokrasimizi yeniden ayağa kaldıralım.

Konuşmama, bir İzmir Milletvekili olarak, Atatürk'ün Şubat 1923'te toplanan İzmir İktisat Kongresi'nde yaptığı açış söylevinden bir bölümle noktayı koyacağım Başkanım. Atatürk söylevinde Osmanlı Devleti'nin son dönemine atfen şunları söylüyor: "Arkadaşlar, şahsi saltanata, her konuya taç sahiplerinin arzusu, iradesi ve amacı hâkimdir. Söz konusu olan yalnız odur. Milletin amaçları, arzuları, ihtiyaçları söz konusu olmaktan çok uzaktır. Bütün millet istedikleri ve dilediklerini onlara bırakırlar çünkü taç sahipleri kendilerini Allah tarafından gönderilmiş bir kişi sayarlardı, bir de onların etrafını saran çıkarcılar vardı. Onlar da padişahların fikirleri ve anlayışlarıyla dolu olarak ve padişahın arzusunu bir kutsal ve bir Kur'an gereği gibi herkese kabul ettirirlerdi."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDRİ SERTER (Devamla) - "Bu gayet koyu ve sürekli etkilemeler karşısında, gerçekten bir gün, bütün halk, bu arzu ve iradelerin yapılması gereken ve kayıtsız şartsız gereken kutsal emirler gibi olduğuna inanırlardı. Böyle idare ve hakimiyette rıza gösteren bir milletin sonu elbette felakettir." Elbette dış güçlere teslimiyettir. Bu yüce Mecliste görev yapan milletvekilleri olarak bu felaketlere izin vermemeliyiz, dış güçlere teslim olmamalıyız, çocuklarımıza, kadınlarımıza borcumuz var.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)