GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:36
Tarih:18.12.2018

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, Sayın Komisyon, yüce Türk milleti; 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında... Hükûmette bulunan bakanlarımızdan bir tanesi dün Antarktika'da bilim üssü, daha önce de Tarım ve Orman Bakanı Sudan'da tarım üssü açacağına dair beyanlarda bulunmuştu. Tarım üssü için Konya Ovası, Aksaray Ovası, Harran Ovası, Çukurova gayet müsait. Ben kendi topraklarımız varken, ekilmemiş biçilmemiş topraklarımız dururken Sudan'da niçin tarım yapılır anlamış değilim.

Yine, bilim üssü olarak Aksaray, Tuz Gölü civarı, ne bileyim, Sinop, Mersin, Gaziantep, Aydın, Muğla illeri dururken Antarktika'da niçin bilim üssü aranır bunu da merak ediyorum.

Diğer bir husus, BAL Ligi'nde mücadele eden kentimin şehri Aksarayspor üzerinde son üç haftadır oynanan oyunları şiddetle kınıyorum, lütfen Aksaray'ın üzerindeki kirli ellerinizi çekin diyorum.

Görüşmekte olduğumuz bütçe Türk milletinin arzu ve özlemle beklediği problemlerden hangisine çare olmaktadır? İşsizliğe mi çaredir? Hayat pahalılığına mı çaredir? Rüşvet ve yolsuzluğa mı? (Gürültüler)

BAŞKAN - Bir dakika Sayın Milletvekili.

Değerli milletvekilleri, hatibi duyamıyoruz, Meclisten de çok ciddi bir şekilde uğultu geliyor, sizi sessizliğe davet ediyorum.

Buyurun Sayın Milletvekili.

AYHAN EREL (Devamla) - Eğitime mi, gelir dağılımındaki adaletsizliğe mi, demokrasi ve fikir özgürlüğüne mi, israfa mı, göçlere mi, çalışanların beklentilerine mi, çiftçinin, köylünün dertlerine mi, madencinin, kamyoncunun, otobüsçünün, tırcının çilesine mi, neye çare olmaktadır? Allah aşkına söyleyin, bu bütçe neye derman, kime merhem oluyor?

İşsizlik gençlerimizin alın yazısı mı? Toplumun her kesiminden mi işsiz olur? Ben yirmi beş sene öğretmenlik, bir o kadarda beraber avukatlık yaptım; toplumun içinden geliyorum, saksıda yetişmedim. Toplumun her katmanından siyasi parti ayrımı olmaksızın dostlarım var, öğrencilerim var, velilerim var, müvekkillerim var. İnsanları ilk defa bu kadar çaresiz, bu kadar umutsuz, bu kadar biçare görüyorum. Anadolu'daki bir üniversitenin elektronik mühendisliği bölümünden mezun olan genç "Üç yıldır boşum, her işi yaparım." diyor, devlette adamı yoksa işi de yok, özel sektör hak getire. Daha nicesi, mimarlar, çevre mühendisleri, gıda, ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, hepsi boşta. Günde yüzlerce mesaj geliyor, vallahi anlatılan hikâyelerden zaman zaman gece gözlerime uyku girmiyor. Büyükşehirde yeni bir avukat 1.500 lirayla bir başka avukatın yanında çalışmak zorunda. Yine, mimar asgari ücretle başka bir mimarın yanında çalışmak durumunda, o da bulabilirlerse. 400 bin atanamayan öğretmen var. Öğretmen olduğum için onların hayallerini, düşlerini, ümitlerini çok iyi biliyorum. Mesela bir tarih öğretmeni bu saatten sonra ne iş yapabilir, söyler misiniz?

Sağlıkta yüz binlerce gencimiz iş bekliyor, aş bekliyor, eş bekliyor. İş olmayınca eş de olmuyor biliyorsunuz. Binbir zorlukla okudular, geceyi gündüze kattılar, KPSS'den yüksek puan aldılar ama artık umutları, ümitleri bitmek üzere.

Hasta bakım teknikerleri... Sayın Cumhurbaşkanının ifadesine göre, 500 binden fazla kişiye hasta bakım hizmeti verilmekte. O zaman, bu hasta bakım teknikerlerini lütfen göreve başlatınız. Fizyoterapist, acil tıp teknisyeni, diş protez teknikeri, anestezi tekniker ve teknisyeni, elektronörofizyoloji, tibbi dokümantasyon ve tıbbi sekreter oldular.

Sayıları yüz bine yaklaşan ortaöğretim mezunu hemşire garanti iş hayaliyle okudu. Ortaokuldan sonra, ailesine yardımcı olabilmek için zeki, çalışkan çocuklar üniversite hayallerini, gelecek hayallerini bir tarafa bırakarak annesine, babasına yardımcı olmak, onlara yük olmamak adına "Hayata kısa yoldan atılayım." diye hemşire oldular ama maalesef atanamıyorlar. Bu bütçeyle hepsinin hayallerini öldürdünüz. Gözünüz aydın olsun. Vicdanınız rahat mı?

İnsanı hayatta tutan ümit ve umutlarıdır. Bunlar varsa hayat vardır. Bu bütçede işsizliğe çare olacak bir durum var mı? Madem insanlara alanlarında ihtiyaç yoktu neden okul açıyorsunuz, neden çocukların çocukluklarının, gençliklerinin en güzel çağlarını dört duvar arasında sona erdiriyorsunuz? Ondan sonra da "İhtiyaç yok." diyorsunuz. Ne kadar ihtiyacınız varsa o kadar okul açın, o kadar öğrenci alın, o kadar mezun verin. Mevcut birikmiş olanlar istihdam edilinceye kadar, son kişi atanıncaya kadar da bu çocukların ümitlerini öldürmemek adına öğrenci almayın artık. Neye ihtiyacımız varsa, kime ihtiyacımız varsa onları alın, onları okutun. Gençlerin ümitleriyle, hayalleriyle, düşleriyle, gelecekleriyle oynamayın, hangi kuruma, hangi kuruma, hangi mesleğe adam lazımsa ona göre alın. Tarımda da aynı şeyi yapıyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ki patates, sarımsak tarlada kalmış, yüzüne bakan yok, ertesi sene bakıyorsunuz ki soğan ve patates ateş pahası, yanına yaklaşan yok. O zaman teknolojinin bu kadar üst düzeyde kullanıldığı yurdumuzda bunun planlaması yapılamaz mı? O kadar çok değerli, kıymetli bürokratlar, teknokratlar ne işe yarıyor anlamış değilim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hayat pahalılığı almış başını gidiyor, sizin pazardaki yangından, peynirdeki, zeytindeki artıştan haberiniz var mı? Vatandaşın artık alamadığı etin fiyatını söylemiyorum bile. Günümüzde anneler pazara ne zaman gidiyor biliyor musunuz? Pazar kapanırken veya pazar dağılıp temizleme başlamadan o sürede gidiyor. Giderken çocukları "Anne ben de yanında geleyim, sana yardım edeyim." dediğinde annesi "Gelme evladım." diyor. Herhâlde niye gelme dediğinin farkındasınız.

Geçen gün, on üç yaşında bir çocuk WhatsApp'tan evindeki buzdolabının resmini gönderdi. Belki uzaktır göremiyorsunuz ama altta bir tencere, muhakkak boş, yanda da bir turşu veya salça bidonu var. Diyor ki: "On gündür bu böyle. Annem çok gururlu, kesinlikle duymasın. Kendisine bir şey yapacağından korkuyorum, bir çare." Babasını soruyorum, "İnşaatlarda iş bulursa çalışabiliyor." diyor. Sizin bu bütçeniz bu çaresizliğe, bu açlığa çözüm oluyor mu? Bin TL civarında emekli maaşı, 1.603 TL asgari ücret alan vatandaşımız nasıl geçinsin? Allah rızası için bir empati yapın, düşünün. Hele bir de başını sokacak evi yoksa geçinmesi mucizelere kalmış. Sizin yıllar önce yaptığınız çay, simit hesabı da artık tutmuyor. Ne kadar yaparsanız yapın ne bir çay ne bir simit alınan ücrete denk gelmiyor.

Bütçe gelir dağılımındaki eşitsizliği sona erdiriyor mu bu bütçe? Asla. Sayın Cumhurbaşkanı "Müslüman'ın olduğu yerde sömürü, gelir dağılımının çarpıklığı olamaz, adaletsizlik de olmamalıdır..." Çok doğru. Öyleyse bu çarpıklığa, bu adaletsizliğe bir an önce son verilmelidir. Siz buna son vermezseniz millet AK PARTİ iktidarına son verecektir.

Bugün Türkiye'de en zengin yüzde 1'lik kesim millî gelirin yüzde 54'ünü alıyor. AK PARTİ iktidara geldiğinde bu kesim yüzde 38 idi, bugün yüzde 54'e çıktı, geri kalan yüzde 99'luk kısım ise yüzde 46'sını alıyor. Yani, basitçe, bunu, bir millî gelir olarak kabul ettiğimizde simidi, bu simidin bu kadarını 100 kişiden 1 kişi yiyor. Gördüğünüz bunu 100 kişiden 1 kişi yiyor, buraya kalanı da, yarısından azını da 99 kişi yiyor. Bu mu sizin adaletiniz, bu mu sizin Cumhurbaşkanının beyanındaki çarpıklığı giderme yönündeki bütçeniz? (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ iktidarı döneminde fakirin sofrasındaki ekmeği, aşı, fakirin sofrasından alınıp zenginin sofrasına taşınmıştır. 2019 bütçesi bu anlamda adil değildir, çarpık ve haksız, haram paylaşımı ortadan kaldırmamaktadır. TÜİK'in açıkladığı verilere göre, Türkiye'de yaşayan insanlar ocak ile eylül arasında 2,4 trilyon lira gelir elde ettiler. Bu gelir eşit bölüşülseydi kişi başına 30 bin TL düşecekti, yani 4 kişilik ailenin dokuz ayda geliri 120 bin TL olacaktı. Ben şimdi buradan, Aksaray'ın Hasan Dağı eteklerinde hâlâ ayağında Trabzon kara lastiği olan Mehmet emmiye soruyorum: Mehmet emmim senin cebinde dokuz ay içinde 120 bin lira gelirin oldu mu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN Toparlayın Sayın Milletvekilim.

AYHAN EREL (Devamla) - Yine, Ekecik Dağı kıyısında, kenarındaki Susadı köyündeki İsmet dayıma da soruyorum: Senin cebinde bu dokuz aylık sürede 120 bin lira oldu mu? Ben olmadığını biliyorum. O zaman ben soruyorum: Bu para kime gidiyor, kimler zengin oluyor? Ve maalesef, üzülerek ifade ediyorum, günümüzde hak yemek sol elle yemek yemek kadar dikkati çekmedi bu ülkede. Bir daha diyorum: Bu ülkede, maalesef, hak yemek sol elle yemek yemek kadar dikkati çekmedi diyor, hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)