GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:37
Tarih:19.12.2018

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019 Yılı Bütçe Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Kıymetli milletvekilleri, günlerdir Meclisimizin çatısı altında bütçe görüşmelerini sürdürüyoruz. İYİ PARTİ bütçe teklifindeki bazı maddelere milletimizin lehine olduğu için "evet" oyu vermiş, bazılarına "hayır" demiştir. Bu, yapıcı muhalefetin gereğidir ama maalesef yürütme ve iktidar partisi muhalefete kulağını tıkamış durumdadır. Ne desek "Biz halk oyuyla geldik, bizi halk seçti." diyorlar. Değerli AK PARTİ milletvekilleri, biz de buraya gökten zembille inmedik, biz de halk oyuyla geldik ve milletimiz bize muhalefet görevi verdi. Siz muhalefetin sesini dinlemeyerek aslında size oy vermeyen vatandaşlarımızı görmezden gelmiş oluyorsunuz. Bu doğru bir yaklaşım değildir.

Dünyaya baktığımızda halk oyuyla gelmiş pek çok iktidar vardır ki zulümle, adaletsizlikle anılmaktadır. Dünyayı dev bir savaşa sürükleyen Hitler de halk oyuyla iktidara geldi, Esad da darbeci Sisi de halk oyuyla iktidara geldi. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Sadece seçimle gelmek adaletli ve demokratik olunduğunu göstermez. Kendisinden başkasının fikirlerine kıymet vermeyen her iktidar otoriterleşir ve hem kendine hem de milletine zarar verir.

Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi duvarında asılı olan bir ayetikerimeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Yüce Allah Şûra suresinin 38'inci ayetinde şöyle buyuruyor:

(Hatip tarafından Şûra suresinin 38'inci ayetinin okunması)

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Yani "Onlar işlerini istişareyle danışarak yaparlar." Kıymetli iktidar, siz ne istişare ediyorsunuz ne de danışıyorsunuz. Demokrasiye itibar etmiyorsunuz, bari Allah'ın ayetine itibar edin, kulak verin. Ve biraz önce buradan konuşan en genç milletvekilimiz Sayın Rümeysa Hanımefendi'nin sözlerine kulak verin.

Değerli milletvekilleri, konuştuğumuz teklifte TRT'ye verilen bandrol ücretlerinden bahsediyoruz. TRT'nin kültürümüzü ve gönül coğrafyamızı merkeze koyduğu yayınlarını beğeniyor ve takip ediyoruz ancak TRT'nin ve doğrusu bir kısım Türk basınının içine düştüğü durum Rusya'daki Pravda gibi olma hâlidir. Ülkemiz, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 157'ncı sırada. Bu kürsüde defalarca ifade edildi ancak ben tekraren ifade etmek istiyorum ki: 24 Haziran seçimlerinde Cumhur İttifakı ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan, devletin resmî kanalı TRT 1'de yüz seksen bir saat yer alırken Cumhuriyet Halk Partisi ve Sayın İnce on altı saat, İYİ PARTİ ve Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi üç buçuk saat, Saadet Partisi ve Sayın Karamollaoğlu bir buçuk saat yer almıştır.

Değerli milletvekilleri, 1 Nisan 2018 tarihinde Ankara'da 100 binden fazla vatandaşımızın katılımıyla gerçekleşen İYİ PARTİ olağanüstü kurultayını Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun hiçbir kanalı bir dakika haber olarak dahi yayınlamamıştır, yayınlayamamıştır. Bu tablo utanç verici bir tablodur.

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Türk milletinin verdiği vergilerle çalışan bir kurumdur. Siz bu vergileri sadece kendi iktidarınız için harcarsanız adaletsizliğe, hukuksuzluğa çanak tutmuş, kul hakkı yemiş olursunuz.

Saygıdeğer milletvekilleri, konuştuğumuz kanun teklifinde Yükseköğretim Kurulunun bütçesi de var. Demokrasilerde bilginin doğru ve sağlıklı bir şekilde üretilmesinin yolu özgür ve kaliteli üniversiteden geçmektedir. Üniversitelerimizin geleneklerinin ve kalitelerinin korunması en temel görevimizdir ama maalesef, geleneği olan üniversitelerimiz "Yönetilemiyor." bahanesiyle bölünüyor. Ankara'mızın cumhuriyetle yaşıt ve büyük Atatürk'ün unvanını taşıyan üniversitesinin yani Gazi Üniversitesinin bölünmesinin üniversite camiamıza büyük zararlar verdiğini düşünüyorum. Bu bölünme hem muhalefet partileri hem Türkiye kamuoyu hem de Gazi Üniversitesinin öğrencileri ve akademisyenleri tarafından yoğun bir şekilde eleştirilmiştir. Bu bölünme gerçekleştirilirken Ankara'mızın manevi mimarlarından büyük mutasavvıf Hacı Bayram Veli Hazretlerinin adının yaşatılması gibi sudan bir sebeple sunulması da bir samimiyetsizliktir.

Değerli milletvekilleri, şu logoya bakmanızı öneririm. Bu, geçen hafta ilan edilen Hacı Bayram Veli Üniversitesinin logosu. Allah aşkına, burada Hacı Bayram Veli'nin manevi şahsiyetini ya da başka bir millî değerimizi görebiliyor musunuz? Bu üniversitenin ne bir tabelası ne de bir kurumsal kimliği var. Bilimsel yayınlarının uluslararası indekslerde taranması noktasında pek çok kayıp yaşanmıştır. Akademik ve idari işleyişte yüzlerce sorun yaşanmaktadır. Ara döneme gelinen bu süreçte Hacı Bayram Veli Üniversitesi sadece kâğıt üzerinde kalmıştır. Kişiye özel KHK'yle üniversiteye iki aylık bir profesör rektör olarak atanmıştır. Ne olurdu Hacı Bayram Veli Türbesi'ne sadece 200 metre uzaklıktaki Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinin adını Hacı Bayram Veli Üniversitesi yapsaydık, ne olurdu? Ne olurdu Gazi Üniversitesinin varsa sorunlarını da bölmek yerine büyük devlet olma sorumluluğuyla çözseydik?

Saygıdeğer milletvekilleri, geçen hafta konuşmamda dedim ki: Bu bütçe israf bütçesidir çünkü içinde işçi yoktur, memur yoktur, emekli yoktur, fakir fukara yoktur. Şimdi size bunun bir örneğini vereceğim: Geçtiğimiz hafta Ankara'mızın Polatlı ilçesindeki köylerimizi ziyaret ettik. Özyurt köyümüze gittiğimizde vatandaş bize sitem etmeye başladı. Başta anlamadık, sonra baktık ki bizim logolarımızı AK PARTİ'ye benzetmişler ve sanmışlar. Neden biliyor musunuz? Özyurt köyünde telefon çekmiyor, su yok, yol yok, köylü perişan. Arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı ve yüce Meclise 150 kilometre uzaklıktaki bir yerden bahsediyorum. Sonra köylü bizden özür diledi ve karşılıklı helalleştik. Ardından, Uzunbeyli, Sinanlı, Hacıosmanoğlu köylerine giderek şeker pancarı ve soğan üreticisi çiftçimizi ziyaret ettik.

Arkadaşlar, çiftçi perişan durumda. Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizi hakkında köylü "Köyü satsak ödeyemeyiz." diye bahsediyor. Satılan şeker fabrikaları sebebiyle tonlarca şeker pancarı elde kalmış durumda.

Arkadaşlar, şu fotoğraflara da bakmanızı öneririm: Dağlarca, yığınla olan soğan ve şeker pancarı. Bu pancarlar millî servettir ve burada çürüyor. Soğan üreticisi soğanını satamaz duruma gelmiş. Neden biliyor musunuz? İnsanlar, stokçulukla suçlanan "terörist" denen çiftçiden ürün almaya korkuyor, korkak hâle gelmişler. İşte sizin tarım politikanız, işte sizin köylüye bakış açınız budur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarihî bir sorumluluğun getirdiği duygu ve düşüncelerle bir hususu da dile getirerek konuşmamı sonlandırmak istiyorum.

Osmanlı tarihinin son dönemlerinin en kudretli yöneticilerinden birisi şüphesiz şehit Enver Paşa'dır. Hatasıyla sevabıyla Enver Paşa bizim bir değerimizdir. Büyük Atatürk "Enver bir güneş gibi doğmuş, bir gurup ihtişamıyla batmıştır, arasını tarihe bırakalım." demiştir. Bu tarihin bize yüklediği bir sorumluluk vardır. merhum Nihal Atsız şu dizeleriyle âdeta Enver Paşa'yı anlatmıştır: "Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,/ Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir./ Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;/ Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir."

Enver Paşa, Tacikistan'ın Çeğen Tepesi'nde Türkistan coğrafyasındaki soydaşlarımızın bağımsızlığı ve huzuru için mücadele etmiştir. Göğsünde bir Kur'an-ı Kerim ve vatan sevgisi dolu bir yürekle mitralyöz kurşunlarına karşı taarruz etmiş ve şehit olmuştur. Bu cesaret, iman ve vatan sevgisi dolu insanın hatırası için, aynı zamanda Türkistan coğrafyasıyla olan gönül bağımızı biraz daha somutlaştırmak için şehit olduğu yere bir anıt yapılması düşünülmüştür. Çeğen Tepesi'nde 9'uncu Cumhurbaşkanımız merhum Süleyman Demirel döneminde planlanan ve iktidarınızda Sayın Abdullah Gül döneminde projelendirilen ama hâlen tamamlanamayan anıtın bir an önce bitirilmesi milletimizi ve gönlünde Enver Paşa sevgisi olan vatandaşlarımızı memnun edecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Sayın Başkanım, bitiriyorum.

BAŞKAN - Tabii.

Tamamlayalım lütfen.

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Bu konu, AK PARTİ iktidarının da hayırla anılması için bir vesile olacaktır umarım. Bu hususu yüce heyetimizin bilgilerine sunuyor, şehit Enver Paşa'yı rahmet ve minnetle anıyorum. 2019 bütçesinin milletimize hayırlı olmasını Yüce Allah'tan temenni ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)