| Konu: | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 19.12.2018 |
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Bütçemizin devletimize ve milletimize hayırlar getirmesini dilerken, LGS sıralamasında Türkiye 1'incisi olan şehrim Trabzon'un kıymetli eğitimci, veli ve öğrencilerini tebrik ediyor ve bu gururu sizlerle paylaşırken aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Tartışmasız ki son yıllarda esaslı bir saldırı altında kaldık, ülkemizin geleceğiyle oynanmaya çalışıldı. Terör örgütlerini üstümüze salıp şehirlerimizin orta yerlerine bombalar koydular, havalimanlarımıza saldırdılar, sınırlarımız zorlandı. İç savaş denilen şey Suriye üzerinden ülkemize servis edilmeye çalışıldı. Gezi parsası, 17-25 Aralığın pastası, diplomatik terör ve ekonomik ablukaların hissesi yetmedi, üstüne bir de darbe teşebbüsü. Zor bir dönemden geçtik, canımızı çok yaktılar. Bize yüz yıl sonra yeniden bağımsız bir dünya devleti olmaya karar verişimizin bedelini ödetmeye kalkanları yüce milletimizle birlikte savuşturduk. Terörle mücadelede kırk yıl sonra gerçek anlamda bir zafer elde ettik. DEAŞ'ı, PKK'yı içeride beklemekten vazgeçip önümüze katıp kovaladık. Gelişmeler ışığında bakıldığında, İslam âleminin ve bütün mazlum coğrafyanın Türkiye ekseninde konsolide olma ihtimali bir tez olmaktan çıkıp realiteye dönüştü. Hâlâ içeride birilerinin fark etmemiş olması bir şeyi değiştirmiyor, gelişmeler bize yeni bir kutbun işaretlerini veriyor.
Artık dünya küresel güçlerin, güçlerinden çok sorunlarına tanıklık ediyor. Buna karşılık Gazze'den Halep'e, Batı Trakya'dan Kudüs'e, Somali, Etiyopya, Arakan'a, Yemen'e kadar bütün kanayan problemli coğrafyalarda insanlar kulaklarını Türkiye'den gelecek açıklamalara dikip gözünüzün içine bakıyorsa Türkiye artık Türkiye'den çok daha fazlasıdır. Artık dünyanın bütün ötekileri Türkiye'nin hamiliğini kabule hazır ve onların da adına kurulu dünya düzenine yüksek sesle itiraz eden tek ülkeyiz biz. Dünya siyaset tarihinde kaç tane 15 Temmuz var, soruyorum? Yarınlarda bu ülkenin tarihini yazacaklar. Askerî vesayet rejiminin bitişi gibi devlet içerisinde devlet olmuş derin ve paralel yapıların devletten sökülüp atıldığı zaman diye de bugünleri yazacaklar, unutmayın.
Türkiye aldı başını gidiyor; yürümüyor, koşuyor. Kapı kapı borç dilenen bir ülkeden borç veren ve yaptığı insani yardımlarla üç yıl üst üste dünyanın en cömert ülkesi olan, İHA ve SİHA'yla bağımsızlığını da inşa eden ve de terörden kurtulmak için kaynağına gidecek kadar gözü kara bir ülkeye geldik artık. Tam da bu noktada, böyle bir zamanda suni gündemlere takılı kalıp ucuz söylemlerle bu, yeniden dirilişe fren olmanın vebalini taşımamalı hiç kimse. Çünkü kaygılandığınız durum iradenizin kılığındaki disiplini resmeder. Başkaldırı da böyledir. Eyleminizin ruhuna biçilen elbise, yönelik olduğu konuya göre özenli bir şıklık ya da maksatlı bir rüküşlük ihtiva eder. Yani siz milletinizin ortak değerleri için kaygılanmıyor ve yine aynı amaç için başkaldırmıyorsanız, ideolojik bilincinizin rüküşlük hâli Meclis kürsüsünden şık biçimde teşhir edilmeyi hak eder.
Çok açık ki bu yeniden diriliş sürecinde insan gücümüzü, kaynaklarımızı doğru kullanmak, krizlerden ders çıkarmak, daha çok çalışıp sistemli bir şekilde gelişmek durumundayız. Türkiye artık siyasi ve ekonomik anlamda gerçek bir dünya devleti. Ülkemize inanmaya ve yanında durmaya devam etmek varlığımızın gereği. En büyük gücümüz, birlik ve beraberliğimiz olmalı. Kurucu akıl geri döndü. Artık Türkiye Recep Tayyip Erdoğan'ın devrimleriyle hem içeride hem dışarıda kendi yol haritasını kendisi çiziyor. Bütçe önemli bir kısmını tam da bu nedenle savunma sanayisine ayırıyor. Çünkü savunma sanayisinde belli bir yere gelmeden özgürlüğünüz, özgürlüğünüz olmadan da söyleyecek sözünüz olmuyor. Ne sokaklarda cesurca "Benim bedenim, benim kararım" diyebiliyorsunuz, ne de mezhebiniz, meşrebiniz ne olursa olsun bu kürsüye kadar gelip korkmadan her türlü "izm"in koçaklamasını yapabiliyorsunuz. Keşke cumhuriyetimizin ilk dönemlerinde atılan adımlardan sonra da son on altı yıldır atılan adımların cesaretine erişilebilseydi, şimdi bambaşka bir Türkiye konuşuyor olurduk. O hâlde siz memlekette terörün belini kırmış, jeopolitik ve jeokültürel dengeleri çarpıştırmadan da dağdan gelip bağdakini kovamayanların felaketi olmuş bir iradeyle aynı kaygıda birleşemezsiniz ya dönemin modern masallarına kapılıp gidersiniz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) - ...ya da yeni dünya düzeninde adaleti ve asaleti tesis ederek dünya tarihine sahici bir not düşen Recep Tayyip Erdoğan'ı izlemekle yetinirsiniz. Korkuları olan ve insani değerleri şeytani kurgularla takas edebilecek zayıflıkta iseniz değil makamla, ölümle dahi korkutamayacağınız bir liderin karşısında, en hafif tabirle, itibarsızlaşırsınız. Sizin mecaliniz dışarılardan medet ararken tükenir, onun gücü ise milletine duyduğu sevdayla bileylenir. Elbette devlet ve milletlerin çetin günleri vardır ve aslolan da o ki tam da öyle zamanlarda devletin ve milletinizin yanında olasınız, vatan ortak paydasında birleşebilesiniz, "En üst değer vatanımdır." diyebilesiniz.
Saygılarımla. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)