GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:26.12.2018

CHP GRUBU ADINA GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime, FOX TV ve Halk TV'ye karşı yürütülen susturma kampanyası ve cezaların, Türkiye'de basın özgürlüğü ve demokrasiye karşı girişilmiş çok ciddi bir saldırı olduğunu ifade ederek başlamak istiyorum.

Sayın Başkan, köprüden geçen araçla -üçüncü asma köprüyle geçiş yapıldıktan sonra- özellikle birinci ve ikinci köprüden geçen, İstanbul şehir içi trafiğinde de önemli yük taşıyan kimi araçlarla ilgili köprünün açıldığı günden bugüne kadar sürdürülen geçiş cezalarının son bir ay içinde tebliğ edilmesiyle ilgili yapılan düzenlemeyi burada, birkaç kez de Meclis kürsüsünde, Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda da gündeme getirmiştim. O nedenle, düzenlemenin bu biçimiyle geçiyor olmasından mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum. Ancak, köprülerden geçiş işleminin bir ticari faaliyet olduğunu, özellikle küçük tonajlı araçların ikinci köprüden geçişlerinin engellenmesinin yani 30 kilometre, 40 kilometre mesafede yükünü taşıyacak olan küçük esnafın 180-200 kilometrelik bir mesafede yükünü taşıyacak noktaya getirilmesinin kargo ve nakliye üzerine getirdiği ek yükler yüzünden küçük esnafın ve küçük KOBİ'lerin ciddi bir mağduriyet yaşadığını ve bu düzenlemenin de bu esnafın bundan sonraki süreçle ilgili sorunlarını çözmediğini belirtmek istiyorum.

Şimdi, bir başka düzenleme de büyükşehirlerle ilgili, köy ve mahallelerle ilgili emlak ve su bedelleriyle ilgili var. Değerli arkadaşlar, daha önce köy statüsünde bulunan yerlerin mahalleye dönüşmesiyle birlikte, buraların emlak vergisinden muaf tutulmasıyla ilgili sürecin uzatılması doğru ancak adı "köy" olmasına rağmen İstanbul'da -daha önceki arkadaşlarım da söyledi- milyonlarca dolar değerindeki büyük köşklerin, villaların bulunduğu bölgelerin sadece adları "köy" olduğu için yeniden yasa kapsamı içinde vergiden muaf tutulması, belediye hizmetlerinin devamı ve hizmet alan insanların bunun karşılığı olarak bedel ödemesi ilkesine aykırıdır.

O nedenle de burada 30 tane büyükşehrin içinde şehir merkezine 30 kilometre, 50 kilometre, 80 kilometre mesafedeki köyler ile İstanbul Büyükşehirin sınırları içindeki Sarıyer ve Beykoz'daki köy statüsündeki kimi özel yerleşim alanlarının da dâhil edilmesi doğru değildir.

Şimdi, yasa Boğaziçi sahil şeridine bir düzenleme getiriyor. Milletvekillerimize dağıtılan bir kitapçık var, Plan ve Bütçe Komisyonunda da bu zaten dağıtıldı, burada da binlerce koordinat noktası bizlere de iletildi. Şimdi, binlerce koordinat noktasını sevgili milletvekillerimizin, yasayı düzenleyen arkadaşlarımızın nasıl tespit edip de bu koordinat noktaları üzerinden yasa teklifini hazırladıklarını imza sahibi milletvekillerine gerçekten sormak istiyorum.

Tabii -biz de oturduk- bu koordinatları tek tek pafta üzerine işleyerek gerçekte bunun nereyi ifade ettiğini burada sizlere göstermek istiyorum. Sizlere dağıtılan kitapçığın hiçbir noktasında Boğaz'ın neresinin kapsam içine alındığı, nerenin dışarıda bırakıldığı gösterilmiyor. Yasa diyor ki: "Biz yalıları kapsam dışında bıraktık." Sayın Bakanın da bu yönde bir açıklaması var. Arkadaşlar, ne zamandan beri kültür varlıkları olarak tescil edilmiş birinci sınıf eserler imar barışı ya da imar affına girebilir? Bunlar zaten Bakanlığın doğrudan doğruya korumak ve kollamakla yükümlü olduğu yani sadece üzerindeki tapu sahibinin değil, bu kenti yönetenlerin, Türkiye'yi yönetenlerin gözünün nuru gibi bakması gereken kültür varlıklarıdır ve kültür varlıkları olan yalılara da bu denli irite edecek bir biçimiyle yaklaşılmasını da... Açıkçası, kanunu ve kültür varlıklarını, Boğaz'ın korunması gereken varlıklarını çok iyi anlamadıklarını söylemek istiyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Boğaz'da tabii, öngörünüm bölgesi var, geri görünüm bölgesi var, etkilenme bölgeleri var. Şimdi, Boğaz'da yaşayan insanlarımızın sorununu bu yasa teklifi çözmüyor arkadaşlar. 2981 sayılı imar affı yasasıyla zaten Boğaz'ın iki yakasında hazine, belediye ya da vakıf arazileri ya da üniversite arazileri üzerinde gecekondusu bulunan yurttaşlarımızın mülkiyet meselesinin çözülmesiyle ilgili "imar barışı" adı altında çıkarılan bu yasanın hiçbir şeye çözüm olmadığını, sadece vatandaşı korkutmaya dönük "Elektrik ve suyunu keserler, yapında oturmak istiyorsan bu bedeli ödemek zorunda kalıyorsun." anlayışından başka bir şey değildir. Burada yapılması gereken nokta açık. Boğaziçi özel bir yasa, 2960 sayılı Yasa'yla Boğaz gerçekten koruma altında. Ancak nasıl oluyor ki ilçe belediyelerinin denetim ve yetkisinde olmayan, doğrudan doğruya büyükşehir belediyesinin kendisine bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü eliyle yıllardır koruduğu ve kolladığı Boğaz'da kaçak yapılaşma bu kadar artmış ve şimdi biz imar barışıyla da bu kaçak yapıları yasal hâle getirmeye çalışıyoruz. Buradaki düzenlemenin özü şudur: Boğazın geri görünüm ve etkilenme bölgeleri ile öngörünüm bölgesinde kamuya ait olan araziler üzerinde yapısı bulunan yurttaşlarımızla ilgili kesin olarak arkadaşlar, buna ilişkin üniversitelerin mütalaası da var, hukuk mütalaaları da var, belediye meclislerinde oy birliğiyle alınmış kararlar var. 2981 sayılı Yasa'ya göre 1983 ve öncesinde yapılmış olan gecekondu ve hak sahipleriyle ilgili imar ıslah planlarının, kesin olarak belediye meclislerinden geçtiği gibi büyükşehir belediye meclisinden geçip 400 metrekareye kadar yurttaşımızın kullanımında olan arazilerle ilgili olarak sokak rayiç bedelleri üzerinden mülkiyetin vatandaş lehine tesis edilmesinden başka bir çözüm yoktur. Bu imar barışı ne getirecek? Açıkçası kimse bilmiyor yani imar barışına başvuran bir yurttaşımız yapı kayıt belgesini aldığında bu belge kendisine hangi açıdan yasal bir güvence getirecektir?

Bakın, öngörünüm bölgelerinde plan yapma yetkisi yoktur. Öngörünüm bölgeleriyle ilgili, geri görünüm bölgeleriyle ilgili 2960 sayılı Yasa, açık açık... Danıştayın bu yönde vermiş olduğu içtihat kararları ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının almış olduğu, kentsel dönüşüm ve bu bölgelerle ilgili imar planlarının tümünü iptal eden kararları var. Boğaz'da plan yapma yetkisi, 1/5.000'lik planlarda büyükşehir belediyesinde, 1/1.000'lik planlarda ilçe belediyesindedir.

Burada, seçilmiş ve atanmışlarla ilgili tartışma yapılıyor. Değerli arkadaşlar, plan yapma yetkisi seçilmişlerindir; plan yapma yetkisi, halk adına seçilmiş olan meclislerindir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Türkiye'de deprem olduğu zaman yapmış olduğu, denetlemiş olduğu bütün yapılar, yıkılmış olan... Eski Bayındırlık Bakanlığının, şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanlığının plan yapma yetkisini tanımıyoruz, demokratik değildir. Ankara'da oturarak Türkiye'nin beldeleriyle ilgili plan yapamazsınız, Boğaz'da da yapamazsınız, hiçbir yerde yapamazsınız. Bunu, halkın oyuyla seçilmiş olan meclislerde, seçilmenin en büyük avantajını yaşayan milletvekilleri olarak da savunmak zorundayız. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, 2981 sayılı Yasa, bir imar yasasıdır ve bu Meclisten geçmiştir. Şimdi, bakın, bir yasayı görüşüyoruz, İstanbul Boğazı'nın içinde olduğu bir yasayı görüşüyoruz, bir torba yasa içinde. Geçmişte de gene Boğaz'la ilgili başka bir düzenleme geldi, gene torba yasa içinde. Arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu var. Bu Komisyonun asli görevi, imar meseleleriyle ilgili, planlamayla ilgili, ulaştırmayla ilgili meselelerin görüşülmesi. Kara yolları konusu geliyor, Plan ve Bütçe Komisyonuna; imar meselesi geliyor, Plan ve Bütçe Komisyonuna. Yani o zaman bu Meclisin işleyişiyle ilgili, komisyonların çalışma sistemleri ve işleyişleriyle ilgili ciddi sıkıntıları görmek gerekir ve halkın oyuyla seçilmiş olanların yani demokrasinin en temel kurumu olan meclislerin plan yapma ve onama yetkisini asla elinden almamak gerekir.

Değerli arkadaşlar, burada İstanbul Boğazı, sadece Sarıyer'de, Beykoz'da yaşayanların değil, sadece İstanbul'da yaşayanların değil, sadece Türkiye'de yaşayanların değil; dünyanın, koruması gereken en önemli kültür varlığıdır. Biz, bize emanet edilmiş olan Boğaz'ı korumak değil; biz, bizden sonra gelecek kuşakların emanetine gözümüz gibi bakmak durumundayız. O nedenle burada Boğaz'la ilgili düzenleme yapılırken tabii ki 1940'larda, 1950'lerde Sarıyer'e, Beykoz'a gelmiş, gecekondusunu yapmış olanların barınma meselesiyle ilgili, yerinde dönüşüm ve mülkiyet meselesinin, tapu tahsis belgeleri esas alınmak üzere -tekrar söylüyorum- sokak rayiçleri bedeli üzerinden yurttaşın mülkiyet hakkının tesis edilmesinden başka bir çözüm yoktur. Bunu buradan belirtmek istiyorum.

Şimdi, bir konuyu daha Meclisimizin bilgisine sunmak istiyorum. Değerli arkadaşlar, Sarıyer Belediye Meclisinde 2015 yılında oy birliğiyle Sarıyer'in 13 mahallesinin imar ıslah planları yapıldı; imar ıslah planları, mülkiyetin esasa teşkil etmesi için yapılması gereken bir aşamaydı ve bu planları yapma yetkisi de ilçe belediye meclislerinindi. Ancak Belediye Meclisinden oy birliğiyle geçmiş olan bu plan teklifi, Büyükşehir Belediyesi tarafından iade edildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Boğaz'da yaşayan on binlerce yurttaşımız dava açtı. Mahkemeler, belediyede yapılmış olan imar ıslah planlarının yasaya uygun olduğuna karar verdi, şimdi imar planları tekrar Büyükşehir Belediye Meclisine geldi. 2960 sayılı Yasa, plan yapma yetkisini kesin olarak yerel ve büyükşehir belediye meclislerine verdiği için de bugün buradan ifade etmek istiyorum ki bu sürecin takipçisi olacağız. Boğaz, yalnızca her dönemin zenginleri tarafından sermayenin el değiştirdiği gibi yalılarının el değiştirdiği bir alan değil; Boğaz, aynı zamanda Beşiktaş, Sarıyer, Beykoz ve Üsküdar; yüz binlerce yoksul ve emekçinin tıpkı FSM, tıpkı Baltalimanı, tıpkı Reşitpaşa, tıpkı Mesudiye Mahallesi, tıpkı Kirazlıtepe gibi, gecekonduda yaşayan yurttaşlarımızın yaşadığı bir bölgedir ve İstanbul Boğazı düşünüldüğünde ve konuşulduğunda, korunması gereken, Boğaz'da yaşayan insanların Boğaz'la birlikte korunmasıdır. Boğaz'daki insanları alırsanız geriye bir şey kalmaz diyorum, sözlerimi tamamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şimdi şahsı adına İzmir Milletvekili Murat Çepni.