GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:26.12.2018

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Başkan, Genel Kurul, değerli halkımız; kooperatiflerle ilgili, 6'ncı maddeyle ilgili söz almış bulunuyorum.

Ancak hem bütçe sürecinde hem de bugün gün boyu yürütülen tartışmalara dair birkaç şey söylemek gerekiyor. Şimdi, bizim bir aile büyüğümüz var, çok dâhil olmak istemediği konularda "Beni mecbur bırakmayın." derdi. Şimdi, gerçekten AKP sıraları bizi mecbur bırakıyor.

Şimdi, en çok duyduğumuz laflardan bir tanesi: "Bu halk bize oy veriyor." Şimdi, biz "hırsızlık" diyoruz, "Ama bu halk bize oy veriyor." deniyor. "İstismar" diyoruz, "Bu halk bize oy veriyor."; "bütçe" diyoruz, "17 yıldır bütçe yapıyoruz." diyor. "Savaş" diyoruz, "Kahrolsun HDP!" deniyor. "Barış" diyoruz, "Kahrolsun HDP!" deniyor. "İşçi sınıfı ölüyor." diyoruz, "Ama büyüyoruz, kalkınıyoruz." deniyor. "Doğa talanı var, yaşanılmaz hâle geldi coğrafyamız." diyoruz, "Ama büyüyoruz." deniyor, "hastane turizmi" deniyor, "doğa turizmi" deniyor. Şimdi, biz ne dersek diyelim, AKP'nin bir spot cümlesi var ama onların deyimiyle bile, YSK'nin açıkladığı rakamlara bile bakarsanız, seçim sonuçlarına bakarsanız bu toplumun yüzde 50'si AKP'li değil, AKP'nin politikalarını doğru bulmuyor.

Şimdi, burada biz AKP'yi ikna etmekle, tabii, görevli falan değiliz. Şimdi, örneğin, burada Karadenizli vekiller var, AKP'li sıralarda da Karadenizli vekiller var. Yani Karadeniz'in bir çöplüğe dönüştüğünü, HES çöplüğüne dönüştüğünü, yaylaların tarumar edildiğini, oraların "turizm" adı altında sermayeye peşkeş çekildiğini görmemeleri mümkün değildir. Dolayısıyla ortada düpedüz bir tercih vardır.

Biz o yüzden, AKP'ye "yüzde 1'in iktidarı" derken bundan dolayı söylüyoruz. AKP, sermayenin iktidarıdır; AKP, rantın iktidarıdır. Dolayısıyla şöyle söylersek daha doğru olur: Bir rant ittifakıdır, bir rant koalisyonudur, bir savaş koalisyonudur. Dolayısıyla ortada, bir niyetten bağımsız, doğrudan bir tercih vardır. Yani "İşçi sınıfının lehine hiçbir karar yok." derken, "Emekçiler lehine hiçbir yasa yok." derken, AKP, tercihini beslendiği kaynaklara yaparak sermayeden yana tutum alıyor. Dolayısıyla AKP'nin "Biz her koşulda oy alırız." demesinin de sebebi şudur: Bu halk, AKP'nin politikalarını doğrulamıyor; tam tersine, AKP, insanları, ölümü gösterip sıtmaya razı ediyor.

Demokrasi, değişim, Avrupa Birliği söylemleriyle geldiler, insanlarımızı yedeklediler fakat devletleştikçe karşıtlarına dönüştüler; olan düpedüz budur ve bugün AKP, kendi gerçekliğini "Ben olmazsam kaos olur." "Ben gidersem bombalar patlamaya devam eder." "Ben olmazsam analar ağlamaya devam eder." edebiyatı üzerinden geliştiriyor.

Dolayısıyla burada şu çağrıyı yapıyoruz: Gelin, buyurun, ortak belirlediğimiz -uluslararası olabilir, ulusal olabilir- bir seçim denetleme modeliyle seçimlere gidelim. Herkes eşit biçimde konuşabilsin, herkes eşit biçimde propaganda yapabilsin, herkes eşit biçimde seçim sürecini değerlendirsin. Bugün, AKP'li olmayanın, AKP'ye üye olmayanın konuşmaya hakkı yok. Bugün basınla ilgili konuşuyoruz, sanatçılarla ilgili konuşuyoruz yani siz bunun farkında değil misiniz? Elbette farkındasınız. Sizin temel olarak o üstünde yürüdüğünüz siyaset, kendinden olmayanın düşmanlaştırılması siyasetidir. Dolayısıyla bu koşullarda kitleler, korku üzerinden, yarattığınız korku siyaseti üzerinden tercih yapmak zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla demokrasi yoksa bir ülkede...

Yani biz "seçilmiş eş başkanlarımız" derken siz "kahrolsun HDP" diyorsunuz, "terör iş birlikçisi" diyorsunuz. Biz "AİHM kararları" derken siz aynı şeyi söylüyorsunuz. Biz "açlık grevleri" derken, "tecrit" derken siz yine savaştan başka bir şey söylemiyorsunuz. Biz "Savaştan besleniyorsunuz." derken, "Bu bütçe savaş bütçesidir." derken tam olarak kastettiğimiz buydu.

Şimdi, "Padişahım çok yaşa." seslerinden başka ses duymak istemiyorsunuz ama biz HDP olarak da, bu ülkenin devrimcileri, demokratları, sosyalistleri olarak da "Kral çıplak." demeye devam edeceğiz.

Şimdi, "AKP'nin bütçesinde halklar lehine hiçbir şey yok." derken bu kooperatifler meselesi de tam olarak böyle. Kooperatifler, halkın tüccara, sermayeye karşı kendi emeğini koruduğu birliklerdir. Fakat "Bugün biz bu ülkeyi bir şirket gibi yöneteceğiz." diyen AKP Genel Başkanının söylemine uygun olarak bu kurumlar da halkın inisiyatifinden alınarak şirketleştiriliyor, anonim şirket gibi yönetilmeye çalışılıyor. Aslında halkın küçük de olsa kalmış bir üretim aracı alınarak tıpkı Tonya'da süt kooperatifinin kapatılması gibi, İzmir'de TARİŞ işçilerinin işten atılması gibi...

Toparlıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Buradan İzmir'deki TARİŞ işçilerini de selamlıyorum, direnişlerine sahip çıkacağımızı buradan bir kez daha ilan ediyorum.

Sonuç olarak bu iktidar, korkudan beslenen bir iktidardır. Korku, zulümden gelir. Bu kadar korkunun sebebi budur. Biz "Gezi" derken bu kadar saldırıya uğramamızın sebebi budur. Gezi'den korkunun sebebi budur. Dolayısıyla bu halk, bu zulüm iktidarına karşı örgütlenecek, mücadele edecek, yalana karşı gerçeğin savunusunu yapacaktır. Biz buna yürekten inanıyoruz, bunun içerisinde olacağız.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)