GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşması'na Ait Protokol I'in Yerini Alan 30 Ocak 2018 Tarihli "Protokol I", Anlaşmanın "Menşeli Ürünler" Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sini Değiştiren 17 Ocak 2017 Tarihli ve 1/2017 Sayılı Ortak Komite Kararı ve Anlaşmaya Eklenen Hizmet Ticareti Hakkında 30 Ocak 2018 Tarihli "Protokol III"ün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:42
Tarih:08.01.2019

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sırbistan'la yapılmış olan ticaret anlaşmasının onaylanması hakkındaki kanun teklifinin 2'nci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Öncelikle, geçtiğimiz hafta Çankaya Üniversitesinde bir öğrencisi tarafından saldırıya uğrayan, hayatını kaybeden kızımız Araştırma Görevlisi Ceren Damar'a Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.

Bu vesileyle üniversitelerde yaşanan terör olaylarında can veren Ankara İlahiyat öğrencisi Ruhi Kılıçkıran'dan başlayarak Ege Tarih öğrencisi Fırat Çakıroğlu'na kadar bütün şehitlerimizi rahmet ve duayla anıyorum.

Şehit kardeşimiz Fırat Çakıroğlu'nun hatırasına sosyal medya üzerinden hakaret eden, bu üniversite öğrencisi evladımızı kanlı bir lider olan Hitler'le eş tutan, Ülkücülere hakaretler yağdıran ve bunu da Ceren Damar kardeşimizin ölümünü bahane ederek meşrulaştıran bir sözde akademisyen var. Bu şahsı şiddetle kınıyorum. Bu şahsın beyanlarına da -sanki mağdur bir kişiymiş gibi- gazetelerinde, haber sitelerinde yer veren medya mensuplarını da kınıyorum. Ölüme ve ölüye saygı duymayan hastalıklı zihniyetler inşallah yok olacak ve yok olmaya mahkûmdur.

Kıymetli milletvekilleri, güçlü devletler ithalat-ihracat dengesini iyi kurarak ve kendi ülkelerinde üretimi artırarak ihracatı çoğaltır ki milletlerinin refahı artsın. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre cumhuriyet tarihinin en büyük dış ticaret açıkları AK PARTİ iktidarları döneminde verilmiştir. 1923'te savaştan çıkmış bir Türkiye'nin o zor şartlarda dahi ihracatı ithalatını yüzde 80 civarında karşılar durumdaydı. Bu savaşı da üç dört yıllık bir Kurtuluş Savaşı'ndan ibaret değerlendirmememiz gerektiğini bilmemiz gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti'nin tarihî ve bürokratik mirası üzerine kurulmuştur. Osmanlı'nın son iki yüz yıllık tarihindeki savaş ve ekonomik sorunlarını bir gözden geçirmemiz gerektiği kanaatindeyim. 1930'larda bu devlet ihracat fazlası vermeye başlamıştı, İkinci Dünya Savaşı yıllarında ekonomide yaşanan küçülmeye ve zorluklara rağmen hâlâ ihracat fazlamız vardı.

Değerli milletvekilleri, büyük ekonomik krizlerin yaşandığı 2000'li yılların başında AK PARTİ iktidara geldi. 2001 yılında ithalat-ihracat dengesi yüzde 75'ler civarındaydı, 2002'de bu yüzde 70'e düştü ve TÜİK verilerine bakınız, iktidarınız boyunca, 2009 ve 2016 yılları hariç, bir kere dahi bu ticaret dengesi yüzde 70'leri bulmadı, yüzde 50'ler ve yüzde 60'lar civarında kaldı hep. Cumhuriyet tarihinin en büyük dış ticaret açıkları ve cari açıkları AK PARTİ hükûmetleri döneminde verildi. Bu veriler ortadayken geçtiğimiz günlerde yandaş bir gazetede okuduğum ifadeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakın, ifadeleri aynen okuyorum: "1923 ve 1950 tarihleri arasındaki yirmi yedi yıllık dönemde her yıl ortalama 125 milyon dolar ihracat gerçekleşti. Yapılan hesaplamaya göre Türkiye, yirmi yedi yılda yapılan toplam 3,4 milyar dolarlık ihracatı bugün artık bir haftada yapabiliyor." Pes doğrusu! Burada akılları sıra Cumhuriyet Halk Partisine muhalefet etmek isteyen bu yandaş basın mensupları, Kurtuluş Savaşı'ndan çıkmış, binlerce şehit vermiş ve yokluklar içerisinden ülkeyi kalkındırma hamlesi yapmış olan Türkiye'yi, büyük Atatürk'ü ve kurucu liderlerini hedef almaktadırlar. Ayıptır, yazıktır ve günahtır. Biz bu cumhuriyeti nice yokluklar içerisinde, hep beraber, birlikte kurduk.

Biraz önce ticaret dengesi verilerinden yüzde olarak bahsetmiştim. İhracatın ithalatı karşılama oranlarını kısaca anlattım. 1930'larda Türkiye ihracat fazlası vermiştir arkadaşlar. Yalan yanlış ve yönlendirici bilgiler veren bu basın organlarına karşı tedbir alınması ve yaptırım uygulanması şarttır. FOX TV'ye ve Halk TV'ye haksız verilen cezalar, ne hikmetse bu yandaş basına hiçbir zaman, hiçbir gün, hiçbir yanlış programda uğramıyor.

Değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanımız geçtiğimiz günlerde, bir konuşmasında dedi ki: "2018 yılında cumhuriyet tarihinin ihracat rekorunu kırdık." Sayın Cumhurbaşkanımız bence ithalat rekorlarını da açıklamalıdır. 2018'in kesin verileri henüz ortada yoktur. Veriler açıklansın, kalem kalem ne ihraç etmişiz, kaçı yüzde 100 yerli üretimdir, bunlar ortaya çıkmalıdır ve çıkarılmalıdır. İhracat yapılır ama karşılığında ithalatınız dağları aşmışsa memleketimiz yine kaybetmiştir.

Değerli milletvekilleri, konuştuğumuz anlaşmayla, mazlum milletlerin hamisi görüntüsüyle, yakın tarihte Bosna'daki Müslüman kanını akıtan ve kendi ifadeleriyle, Kosova'nın intikamını alan Sırbistan'a en çok gözetilen millet statüsüyle vergi indirimi yapılmaktadır. Antlaşma gereği yüzde 100 vergi indirimli ithal edilecek ürünlere bir bakalım, biraz önce Grup Başkan Vekilimiz Sayın Lütfü Türkkan Bey de açıkladı: 5 bin ton büyükbaş hayvan, 10 bin ton buğday, 15 bin ton ayçiçek tohumu, 5 bin ton mısır, soya fasulyesi, domates, fındık, patlıcan, kabak ve niceleri.

Değerli milletvekilleri, benim içim acıyor şu kalemleri ithal ettiğimizi görünce. Bizim ülkemiz bir tarım ülkesiydi, bir hayvancılık ülkesiydi, ne hâle geldi; tarımımız, çiftçimiz perişan durumda. Hatırlarsanız Brezilya'dan Kurban Bayramı için ithal edilen büyükbaş hayvanlarda şarbon hastalığı çıkmıştı. İYİ PARTİ Ankara milletvekilleri olarak ben ve Sayın Ayhan Altıntaş Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde bu ithal hayvanların bir kısmının bulunduğu köye gittik, hayvanlar itlaf ediliyor ve kireç kuyularına gömülüyordu, konuyla alakalı soru önergeleri verdik ama bugüne kadar hâlâ cevap alamadık, oradaki köylümüz hâlâ tedirgin. Yarın Sırbistan'dan gelecek hayvanlardan bir hastalık gelmeyeceğinin garantisi bu şartlarda var mı? Brezilya'dan şarbon geldiyse Sırbistan'dan da başka hastalık gelebilir. Demek ki denetimler de doğru düzgün yapılmamaktadır.

Saygıdeğer milletvekilleri, daha bugün Yozgat'tan bir çiftçi kardeşim aradı, inanın ağlayarak anlatıyordu, kendisi şeker pancarı üreticisiymiş: Çorum Şeker Fabrikasıyla anlaşılmış. Çorum Şeker Fabrikası bildiğiniz üzere özelleştirilmiş bir fabrikadır. Fabrikanın yeni yönetimi kantarların bir kısmını kapatmış, avans ücretlerini sözleşmede yer olmasına rağmen vermemiştir. 55 Türk lirası olan ton başına söküm avansını 40 liraya düşürmüşler, pancarlarının çoğu alınmamış, çiftçi bunu CİMER'e şikâyet etmesine rağmen çözüm bulamamıştır. Pancarlar tarlada kalmış, kar altında hızla çürüyor. Aynı durum Ankara'mızın Polatlı ilçesinde de devam ediyor. Fabrika aldığı pancara yüzde 20 fire koyuyor, orada da kar yağışından dolayı pancarlar hızla çürüyor. Çiftçi taban fiyatının çok altında fiyatlarla ürünü satmak zorunda kalıyor.

Arkadaşlar, çiftçimiz elektrik faturasını ödeyemez hâle gelmiştir. Durum bu iken çiftçiye destek vermesi gereken Ziraat Bankası, futbol takımlarımızın borçlarını kapatmak derdine düştü. Takımların borçlarını ödeyeceğinize çiftçinin Ziraat Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarını affedin, ipotekten satılan tarlaları geri verin, geri verin ki Sırbistan'dan buğday, mısır ithal etmek zorunda kalmayalım. İYİ PARTİ Grubu olarak bu sözleşmenin onaylanmasına karşıyız.

Saygıdeğer milletvekilleri, son olarak yükseköğretimde yaşanan bir sorunu daha buradan dile getirmek istiyorum. Üniversitelerde görev yapan daire başkanları ve yine üniversitelerde görev yapan ama Maliye Bakanlığından gelen aynı görevdeki personel arasında makam tazminatlarının verilmesi hususunda bir eşitsizlik vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Sayın Başkanım, bitiriyorum.

BAŞKAN - Bir dakika veriyorum.

Buyurun Sayın Oral.

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Teşekkür ederim.

Maliye Bakanlığı personeli olan bütçe dairesi başkanları üniversitelerdeki strateji geliştirme dairesi başkanlığına atanarak makam tazminatı almaya hak kazanmışlardır ancak aynı makamda olan ve hatta harcama yetkisine sahip olan strateji geliştirme dairesi başkanları bu tazminattan yararlanamamaktadırlar. Bu, üniversite camiası açısından da bir eşitsizliktir. Bu konuyu gündeme getirerek bu personelimizin yaşadığı adaletsizliği, haksızlığı gidermemiz gerekmektedir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)