GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:42
Tarih:08.01.2019

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlarken 2019 yılının hepimize, Türkiye'ye, dünyaya barış, adalet ve bereket getirmesini diliyorum. Kendi dilimde de bir cümle edeyim: (...)x diyorum arkadaşlar.

2019 yılından ilk dileğim ise altmış iki gündür açlık grevinde olan, bu Meclisin bir üyesi, Hakkâri halkının iradesi Sevgili Leyla Güven'in açlık grevini bitirmesini bu Meclisin sağlamasıdır arkadaşlar. Bu Meclisin bir üyesi altmış iki gündür açlık grevinde ve maalesef, Meclisimiz buna karşı sessiz. Umalım ki bir an önce, behemehâl Hakkâri Milletvekilimiz Leyla Güven'in açlık grevinin bitirilmesi için hep beraber adım atarız.

Değerli arkadaşlar, yine bir torba yasayla karşı karşıyayız. Biliyorsunuz, 2015 yılından beri -bir önceki dönemden milletvekili olan arkadaşlar biliyorlar- her seferinde torba yasaları eleştirdik, torba yasaların derde derman olmadığını söyledik, yapmamız gerekenin yapısal tedbirler olduğunu söyledik ve her torba geldiğinde arkadaşlar, yeni torbanın şartları doğdu. Nasıl ki her vergi affı geldiğinde bir sonraki vergi affının şartları doğuyor -çünkü beklenti doğuruluyor- nasıl ki her imar affı geldiğinde kaçak yapılaşmalar çoğalıyor, her torba geldiğinde de yeni torbanın şartlarını hazırlıyorsunuz arkadaşlar.

Az önce haber aldım ki yeni bir torba daha geliyormuş, müjdeler olsun! Eminim ki şu 71 maddelik torbada neler olduğundan 600 milletvekilimizin çok azı haberdardır. Biz günlerce Plan ve Bütçe Komisyonunda çalıştık, biz bile inanın, maddelere hâkim olabilmek için çok ciddi çaba sarf ettik arkadaşlar. Böyle yasama kalitesi olmaz diyorum, yapmamız gerekenin yapısal tedbirler olduğunu düşünüyorum. Yapısal tedbirler torbaların panzehridir arkadaşlar. Gelir vergisi reformu yaparsak, kurumlar vergisi reformu yaparsak, adaletle ilgili reformlar yaparsak inanın, torba yasalar son derece azalır.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz "güçlü Meclis" dediniz referandumda "Güçlü Mecliste yasaları milletvekilleri yapacak." dediniz, biz "Öyle olmayacak." dedik, maalesef biz haklı çıktık. Sayın Ziya Altunyaldız burada -bu sefer doğru söyledim soyadını- Değerli Sayın Ziya Altunyaldız'a dedik ki: "Nasıl hazırladınız bu torba yasayı Sayın Ziya Altunyaldız?" Dedi ki: "Ben torbayı elime aldım, bakanlıkları gezdim 'Neye ihtiyacınız var arkadaş?' dedim, her bakan 3 madde, 5 madde torbaya attı, oldu size torba." Mealen anlatıyorum tabii ki, kendi cümleleriyle bir kez daha söyler. Bakanlıkların ihtiyaçlarını istemiş, gitmiş Sayın Ziya Altunyaldız.

Değerli arkadaşlar, bakın, ben size yalnızca bir örnek vereceğim torbadan. 29 Kasım akşamı Sayın Ziya Altunyaldız torbayı Meclis Başkanlığımıza vermiş, 30 Kasımda da Meclis Başkanımız yıldırım hızıyla Komisyonumuza sevk etmiş. Bakın, bizim yüzlerce yasa teklifimiz var, bir yıldır, iki yıldır bekliyor, hiçbiri Komisyona sevk edilmiyor; Sayın Ziya Altunyaldız herhâlde çok torpilli, bir gecede torbası Komisyona geldi.

Şimdi, torbayla ilgili bir örnek vereceğim. Bakın, torbada bir madde var, diyor ki: Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesini kuracağız. Sayın Berat Albayrak atmış torbaya. Çok güzel, olabilir. Biz de baktık, ayın 4'ünde görüşmeye başladık, 4 Aralıkta, 5 Aralıkta da madde geldi önümüze. Ben de Twitter'dan bakarken Sayın Berat Albayrak'ın şu "tweet"ini gördüm, Sayın Berat Albayrak diyor ki aynen şöyle: "Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesinin ikinci toplantısını gerçekleştirdik." Bakın, torba Komisyonda görüşülüyor, daha Genel Kurulda değil ha, Komisyonda görüşülüyor, Sayın Berat Albayrak diyor ki: "FİKKO'nun yani Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesinin ikinci toplantısını gerçekleştirdik. Küresel finansal piyasalardaki gelişmelere karşı önlemler almak için..." falan filan. Değerli arkadaşlar, bu, Meclisi yok saymaktır; Sayın Başkan, bu, Meclisi yok saymaktır. Sayın Maliye Bakanı bizim görüşmekte olduğumuz bu maddeyle ilgili fermanını yazmış, Sayın Ziya Altunyaldız'ın torbasına atmış, "Ben fermanı yazdım, Meclis buna laf mı söyleyecek, Meclis buna itiraz mı edebilecek?" "Acaba, Meclis buna bir katkı sunabilir mi?" diye de düşünmemiş, birinci değil, ikinci toplantısını yapmış. Peki -araştırdım- ilk toplantısını ne zaman yapmış? 1 Kasımda yapmış arkadaşlar yani bundan iki buçuk ay önce yapmış ilk toplantısını FİKKO'nun. Bakın, ne diyor arkadaşlar? Diyor ki: "Biz bu toplantıyı yaptık." Kimler katıldı? Merkez Bankası, BDDK, SPK gibi pek çok dengeleyici, denetleyici kurum katılmış ve diyor ki: "Arkadaşlar, biz toplantımızı yaptık, çalışma usullerini kararlaştırdık, toplantı aralıklarını kararlaştırdık." Yani ne demek? İkincil mevzuatını yapmış arkadaşlar, iki buçuk ay önce, yasasını değil ha, ikincil mevzuatını yapmış.

Sayın Ziya Altunyaldız, size saygım sonsuz. Eminim ki bu durumdan siz de rahatsızsınızdır, 600 vekilimizin hepsinin rahatsız olması lazım arkadaşlar. Bu, Meclisin iradesini yok saymaktır; açık, yok saymaktır. Kendini veliaht olarak da görebilir "Ben fermanı yazdım, fermanı gönderdim, Meclise düşen yalnızca bir mühür basmaktır." demektir. Bu, Meclise hakarettir arkadaşlar. Bu kadar açık söylüyorum. Açık bir hakaretle karşı karşıyayız.

Bakın, arkadaşlar, eğer ki bu maddeye "evet" dersek bu durumu kabullenmiş olacağız. Ben hiçbir milletvekili arkadaşımın bu hakareti kabul etmeyeceğini düşünüyorum, umarım kabul etmeyiz. Eğer ki bu hakareti kabul edersek şöyle bakar veliaht veya padişah olduğunu düşünen kişi: "Ben ne gönderirsem, ne yazarsam nasıl olsa geçiyor, ben yazdığım anda fermandır." Bakın "Ben yazdığım anda fermandır, Sayın Ziya Altunyaldız'ın torbasına attığım anda fermandır." diye bakar ve Meclisin ne dediğine bakmaz.

Arkadaşlar, bakın, 71 maddeden virgül değiştiremedik. Niye? Çünkü ferman yazılmış diye bakılıyor. Oysa pek çok, bakın, önerimiz geldi; pek çok katkı sunduk, maddeleri iyileştirmeye çalıştık ama "bakarız" dendi, "Genel Kurula kadar bakarız." dendi, daha bize iyileştirici tek bir madde söylenmedi arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, Meclisi yok sayan başka öneriler de göstereceğim, örnekler de göstereceğim. Bakın, 71 maddelik torba, güzel... Bu, FİKKO'yla ilgili bir skandal var, bunu umarım hep beraber aşacağız. Pilotlarla ilgili bir madde var, örnek olarak söyleyeyim. Diyor ki bu maddede: "Pilotların ve uçuş personelinin gelir vergisi istisnasını yüzde 70 yapıyorum." Güzel, olabilir, bizce yüksek ama olabilir, "yüzde 70" diyor çünkü. Ama ne diyor biliyor musunuz? Bu oranı, istisnayı yani yüzde 100'e kadar çıkarmaya ve yüzde sıfıra kadar düşürmeye kim yetkili? Sayın Cumhurbaşkanı.

Değerli arkadaşlar, demokrasilerde vergi koyma yetkisi sizlerde, bizlerde yani Mecliste. Vergi koyma yetkisini bu maddeyi kabul edersek Sayın Cumhurbaşkanına vermiş oluruz. Bir aralık belirlenebilir yani yüzde 40'la yüzde 60 arası denilebilir ama yüzde sıfırla yüzde 100 derseniz vergi koyma, vergi kaldırma yetkisini Sayın Cumhurbaşkanına teslim etmiş olursunuz. Bu da Meclisin hakkını gasbetmek demektir, bunu kabul etmeyeceğinizi ummak istiyorum.

Diğer bir öneri arkadaşlar, imalat sanayi yatırımlarında KDV ve kurumlar vergisi istisnalarını bir yıl daha uzatma maddesi. Olabilir, biz karşıyız ama olabilir arkadaşlar. Ama ne diyor devamında? "Bunu beş yıl daha uzatmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir." diyor. Eskiden buraya bu tip teşvikler gelirdi -sayın Komisyon üyelerimiz bilir- bir yılda bir uzatılırdı yani şartlara bakılırdı, ihtiyaç varsa bir yıl daha uzatılırdı. Şimdi diyor ki Cumhurbaşkanı: "Ya, arkadaş, bana yetkiyi ver, ben istersem beş yıl daha uzatırım." Bu da Meclisin hakkının saraya teslimidir arkadaşlar.

Bakın, Meclisin itibarı tarumar ediliyor. Ama bu itibarın, tarumarın üzerine tüy diken şey Sayın Meclis Başkanının hâlâ Meclis Başkanıyken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olmasıdır arkadaşlar. Bir Meclis Başkanı, Meclisin Üyesi Leyla Güven'i ziyaret etmeden, onun derdini dinlemeden... Pek çok arkadaşımızın sorunları var. Bakın, sorunumuz olsa, Meclis Başkanını aramaya kalksak; ya, seçim kampanyasında adam, neye bakacak! Böyle bir şeyi nasıl kabul edebiliriz arkadaşlar? O anlamda, Meclisin itibarı tarumar ediliyor ve bu torba da inanın, Meclise şu atılan bombalar kadar en az zarar verecek arkadaşlar. Meclisi hiçleştiren maddelerle karşı karşıyayız, fermanla karşı karşıyayız. Fermanlara dur demek de Meclisin görevidir arkadaşlar.

Bakın, belediyelerle ilgili, torbayla ilgili bir eleştiri sundu Sayın Lütfü Türkkan. Bizim muhalefet şerhimizin başında bu, belediyelerle ilgili olan şerhimiz geçiyor. Çünkü biz ademimerkeziyetçi bir partiyiz. Merkeziyetçiliği reddediyoruz. Merkezden karar alınmasını, merkezden ferman yazılmasını reddediyoruz. Söz, yetki, karar yerelde olmalı diyoruz. 113 ve 114 numaralı sayfalarda muhalefet şerhimizi uzun uzun anlattık. Cumhurbaşkanına, yatırım konusunda yetki verilmesini reddediyoruz, objektif kriterler yok çünkü. Düşünebiliyor musunuz, biz Diyarbakır'ı, Hakkâri'yi, Şırnak'ı, Van'ı, daha pek çok şehri 100 belediye, 200 belediye yaparak kazanacağız -Sayın Cumhurbaşkanın da maalesef fikri belli, ön yargılı belediyelerimizle ilgili, ön yargılı- bir yatırım projesi olacak, diyelim ki saraya bir şekilde gönderilecek o proje, Cumhurbaşkanının bir Kayseri Belediyesi yatırım projesi ile Diyarbakır Belediyesi yatırım projesine aynı gözle bakacağını herhangi biriniz söyleyebilir mi arkadaşlar? Ben söyleyemem çünkü duruşu belli, düşman hukuku uyguluyor maalesef HDP'ye karşı, HDP'li belediyelere karşı. Bu anlamda, yasalar objektif kriterlere tabi olmalı. İller Bankasından ayrılan kaynaklar nasıl ki nüfusa göre ayrılıyorsa Cumhurbaşkanı da bu konuda belli bir noktaya göre, belli objektif kriterlere göre yetkili olabilmeli ancak ama böyle bir yetkiyi de Meclisimizin vermeyeceğini umut ediyorum arkadaşlar.

Bakın, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan yüz yirmi gün olan kriter iyileştiriliyor biraz, destek verdik ama "Yetmez." dedik. Niye? Son üç yılda altı yüz gün çalışma şartı da var. Bakın, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan şimdiye kadar çok az işçi yararlanabildi. Oysa 120 katrilyon lira kaynak var orada; ya, 40-50 katrilyon lira sermayeye aktarıldı, çok az bölümü işsizlere aktarıldı. Oysa İşsizlik Sigortası Fonu işsizler içindir, adı üzerinde arkadaşlar. Gelin, işsizlerin yararlanma şartını daha da artıralım. 6 milyon işsiz var ülkemizde, her birine gelir sağlayalım o kaynaklardan ve yararlanma şartlarını gelin daha da yükseltelim; önergelerimiz var bu konuda, desteklerinizi bekliyoruz.

Değerli arkadaşlar, torbada bir madde daha var, şimdi ben söylesem yanlış anlayacaksınız, madde şu: Gaziantep Bilim ve Teknoloji Üniversitesi "Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi" olacakmış. Ya, arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik, laik bir hukuk devleti. Ben Hristiyan bir vatandaşım. Hep burada diyorsunuz "dindaşlarımız, soydaşlarımız; dindaşlarımız, soydaşlarımız..." Ben sizin dindaşınız değilim. Bu ülkede Hristiyanlar var, diğer inançlardan insanlar var. Ya, olmasa bile arkadaşlar, Allah'ınızı severseniz, bilimin İslam'ı, bilimin Hristiyan'ı olur mu ya? Bilim evrenseldir. Bilim evrensel değil midir? Bugün Arşimet bir buluş yaptığında Hristiyanlar için mi yapmıştır? Hayır; bütün dünya, bütün insanlık için yapmıştır. Veya bizim hocamız, Sancar Hocamız Nobel Ödülü alırken, o bilimi yaparken bir tek Müslümanlar için mi yapmıştır? Hayır, bütün insanlık için yapmıştır. Bilimin Müslüman'ı, Hristiyan'ı olmaz arkadaşlar. Elbette ilahiyat fakültesi olabilir bu ama bilimin "İslam" fakültesi olmasın deriz arkadaşlar.

Biraz da seçim yatırımlarından bahsedeceğim. Cumhurbaşkanı bugün müjdeler verdi arkadaşlar. Ne dedi? "150 kilovatsaat enerji sürekli yardım alan ailelere ücretsiz." Çok güzel. Nihayet HDP'nin seçim programına geldi Cumhurbaşkanı. Dört yıldır diyoruz ki: Gelin, yoksul ailelere biz 180 kilovatsaat elektriği ücretsiz verelim. Bakın, Hakça Dağıtım Programı HDP'nin, seçim programımızda var. Aynı zamanda diyoruz ki -bir öneri daha sundu- kredi kartı borçlarını yapılandıralım. Arkadaşlar, bu da seçim programımızda var. Sayın Cumhurbaşkanı da bu konuda bir adım attı, olumlu adımlar. Ama bunun kriterleri nasıl olacak, nereye kadar kaynak olacak ve nasıl aktarılacak arkadaşlar? Bununla ilgili ciddi kaygılarım var. 106 milyar lira kredi kartı borcu var vatandaşlarımızın. Bunun ne kadarını yapılandıracak ve bu 106 milyar liranın, dikkatinizi çekerim, 80 milyar lirası özel bankalarda.

Şimdi, Ziraat Bankası yapılandıracak, parayı alacak, götürecek, özel bankalara yatıracak vatandaşlarımız. Ne olacak? Bu 106 milyarın en az 10, 15, 20 milyarı batak. Ziraat Bankasından ciddi bir kaynak alınacak -isim vermeyeyim- özel bankalara yatırılacak arkadaşlar. Bu da kamudan özel bankalara ve özellikle yabancı sermayenin elinde tuttuğu bankalara kaynak transferi demektir.

Burada çok dikkatli olmalıyız ve biz programımızda şu şekilde yaptık: Özel bankaların da bu batakların belli bölümünden vazgeçmelerini, bu kredi kartı rakamlarını düşürmelerini, faizlerinden vazgeçmeleri şartıyla bu rakamların o bankalara aktarılması şartını biz getirdik. Bakalım, göreceğiz, böyle mi olacak? Bakalım, göreceğiz, bu tartışılsın diye Meclise gelecek mi, hani bir dahaki torbada gelecek mi? Bunları göreceğiz. Bunları enine boyuna, derinlemesine tartışmamız lazım, milyonlarca vatandaşımızın sorununu çözmemiz lazım.

Ama, arkadaşlar, elektrik meselesiyle ilgili de 2,5 milyon vatandaş yetmez. 14 milyon hane yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bizim önerimiz, 14 milyon haneye ihtiyaç sınırına kadar elektrik, su ve doğal gazın ücretsiz olması. Diyeceksiniz ki: "Bunu nasıl yapacaksınız?"

Arkadaşlar, güvenlikçi politikalardan vazgeçersek tam 100 katrilyon lira tasarruf ediyoruz, S400 füzelerinden vazgeçersek 200 bin öğretmen ataması yapabiliyoruz, milyonlarca vatandaşımızın sorununu çözüyoruz, yeter ki bu kadar güvenlikçi savaş politikalarından vazgeçelim.

Diğer bir önerisi: 350 bin esnaf ve sanatkârın işletme ve yatırım kredisine 22 milyar lira kaynak ayrılacak; e, güzel. Çiftçi borçları yapılandırılacak; o da güzel ama arkadaşlar faizle yapılandırılacak. Bakın, çiftçiler devletten alacaklı. Borçları yapılandırıyoruz. İnanın, beş yılda 6 kere çiftçi borcu yapılandırdık, çare olmadı.

Arkadaşlar, yapmamız gereken çiftçiye borç değil, destek vermek. Destek verirsek, çiftçilerin borçlarını bir sefere dair sıfırlarsak, ondan sonra da çiftçi desteklerini kanunda belirtildiği şekilde verirsek çiftçi borca ihtiyaç duymaz. Ama bu teşvikler...

Tabii patronları da unutmamış arkadaşlar. Sigorta primini 5 puan indiriyor patronlardan bu teşvikler ve daha pek çok torbada gördüğümüz yatırım teşviki, kredi teşviki, KDV teşviki de patronlara veriliyor. Tabii ambalajı vatandaşa gibi gözüküyor seçim yatırımı olarak ama ambalajın içindeki çikolatayı yine sermayedar yiyor arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, peki bunun kaynağı nereden bulunacak? Şimdi 30-40 milyar lira harcanacak. Arkadaşlar, bunun kaynağı Merkez Bankası. Bakın, genel kurulunu ne zamana aldı? Bu aya, ocak ayına aldı. Merkez Bankasında geçen yıl krizden dolayı çok ciddi bir kâr oluştu, 40 katrilyon gibi bir rakam var. Berat Bey dedi ki: "Ya arkadaş, seçim yatırımı yapacağız. Cumhurbaşkanı da istiyor. Vatandaşı rahatlatın biraz, çok daraldı vatandaş." Nerede kaynak var? Merkez Bankasında. Merkez Bankası normalde nisan ayında yapması gereken genel kurulu ocak ayına aldı. Ocak ayının 20'sinde 30 katrilyon lira hazineye aktarılacak ve hazineden bu 30 katrilyon lira seçim yatırımı olarak kullanılacak. Arkadaşlar, aynı şeyi haziran seçiminden önce de Naci Ağbal yaptı, biliyor musunuz? Kredi Garanti Fonu'nu yükledi, seçim yatırımlarını yükledi. Ben "Yapmayın." dedim. "Bakın, bunun kaynağını koymadan bu kadar dağıtırsanız bol kepçeden kriz gelir." dedim. Ben haklı çıktım. Şimdi de diyor ki Cumhurbaşkanı: "Ya, şu 31 Martı geçersek Allah kerim, ondan sonra dört yıl önümüz boş, vatandaşı güzel güzel dizginleriz, sıkarız, onların ceplerini boşaltırız. Ama şu üç ay bir bolluk yaşatmamız gerekiyor." Nereden yapacak? Merkez Bankasından. Ama kazın ayağı öyle değil. Dolar dün 5.20'ydi, bugün 5.50. Niye? Seçim yatırımı yapıyorsunuz, karşısında kaynak koymuyorsunuz. Kaynak nerede arkadaşlar? Kaynak güvenlikçi politikalardan vazgeçmekte. Kaynak nerede? Futbol kulüplerine milyarlarca lira aktarmamakta arkadaşlar. Arkadaşlar, o futbol kulüpleri, o milyonlarca doları, o otuz beş yaşındaki yabancılara aktarırken size mi sordu, vatandaşlara mı sordu ki vatandaşların cebinden milyarlarca lirayı kulüplere aktaracaksınız? Doğru mu bu? Kulüpler birkaç yıl UEFA'dan çekilsinler, akılları başlarına gelsin, borçlarını öyle yapılandırsınlar. Ama milyonlarca vatandaşımızın hakkını birkaç tane büyük kulübe, o çarçur edilen yüz milyonlarca dolar için vatandaşlarımızın rızkını o kulüplere peşkeş çekmeyelim diyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Paylan, bir dakika ilave edeyim, toparlayalım.

Buyurun.

GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, 2015 yılından beri diyorum ki: Arkadaşlar, bu palyatif tedbirlerle iş yürümez, gelin yapısal tedbir yapalım. Ama maalesef Meclisimiz böyle bir irade gösteremiyor veya maalesef bir vesayet altında bu iradeyi gösteremiyoruz. Yoksa çok değerli arkadaşlarımız var -her siyasi partiden söylüyorum- bütün bu yapısal tedbirleri yapabilecek arkadaşlarımız var. Ama Meclisin iradesi Mecliste değil arkadaşlar. Gelin, el birliğiyle iradeyi elimize alalım. Bunun içinde, bu torba yasada geçen 71 maddenin içinde 30-40 tane vatandaş yararına madde var ama 30 tane madde var ki Anayasa'ya aykırı arkadaşlar ve vatandaşın hakkını, hukukunu korumayan maddeler, FİKKO gibi ferman yazılmış maddeler.

Bunlara karşı ses çıkaracağımızı umut ediyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)