| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 09.01.2019 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, Parlamentomuzun değerli mensupları; hepinizi şahsım ve partim adına saygıyla selamlarım. 71 maddelik torba vergi kanun teklifiyle ilgili değerlendirmeleri yapmak üzere huzurunuzdayım.
Komisyon üyesi olarak Komisyonda da görüştüğümüz bu kanun maddeleri içerisinde bazılarına olumlu yaklaştık, evet dedik ama önemli bir kısmına da hayır dedik.
3'üncü ve 4'üncü maddeler, vergi istisna ve muafiyetleriyle ilgili. Bunu defalarca bu Mecliste konuştuk ama bir defa daha üzerinde duralım. Türkiye, OECD raporlarına göre, yaklaşık 94 ülke içerisinde en karmaşık vergi sistemine sahip bir ülke. Lütfen, bunun üzerine gidilmesi... Artık vergi, kanunlara sığmıyor ve yeni uzmanlıklar oluştu. Uygulanamaz bir kanun yapısı ortada ve etkinlikten uzaklaştı.
7'nci madde, sınır dışı güvenlik görevlerinde bulunanlara ilaç tedariki... Buna, biz evet dedik. Tahmin ediyorum, grubumuz burada da yine olumlu yaklaşacaktır.
8, 9 ve 10'uncu maddelerle yani askerî personel ve kadrolarla ilgili düzenlemeyle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Bu, gerçekten, bu kanunların, bu torba kanunun, maalesef çok iyi hazırlanmadığının, kanun yapma kalitemizin nasıl düşük olduğunun bir göstergesi. Sayın Altunyaldız da burada, o da katıldı. Hatta, Milliyetçi Hareket Partisinin değerli komisyon üyesi, çok yerinde bir sorgulamayla bu konuyu gündeme getirdi ve baktık ki gerçekten de ortada hazırlıksız bur durum var. Bu kanunun geri çekileceği veyahut da düzenlenerek Genel Kurula geleceği söylendi ama maalesef, bakıyoruz ki bugün yine aynı metinle karşı karşıyayız. Ben, bugün bunun Genel Kurulda düzenleneceği şeklinde bir talebi gündeme getirmek istiyorum.
12'nci madde, büyükelçilikle alakalı. Yani Sayın Cumhurbaşkanı, bir görevle ilgili bir kişiyi büyükelçi olarak görevlendirebiliyor ama akredite olmaksızın bu görev bittiğinde büyükelçilik düşmüyor bu düzenlemeyle. Büyükelçilik görevi tekrar geri alınıncaya kadar büyükelçilik devam ediyor. Dolayısıyla biz bu uygulamaya karşı çıktık.
15'inci ve 16'ncı maddelerde de bir mutabakatımız vardı Sayın Komisyon Başkanı ve kanun teklifi sahibiyle. Gaziantep Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin "Gaziantep İslam Bilimi ve Teknoloji Üniversitesi"ne dönüştürülmesi; bu, tabii ki kabul edilebilir. Baktık ki sadece bir Karaçi'de bir de Afganistan'da bu isimli 2 üniversite var. Hâlbuki gerekçesine baktığımızda şöyle olması lazım: "Gaziantep İslam Dünyası Bilim ve Teknoloji Üniversitesi." Doğrusu bu ve bu konuda Sayın Başkan Bilgiç de teklif sahiplerinin başında Sayın Altunyaldız da bir mutabakat hâlinde bunun düzeleceğini söylediler ama buraya geldiğimizde yine aynı metinle karşılaştık, bunları da bir ifade etmek istiyorum. Yani milletvekili olarak da bir yapabilirliğimizin olması lazım, madem orada Komisyon olarak düzenliyoruz, hiç olmazsa bir ortak akıl üretelim.
Bu FİKKO konusuna... 21'inci maddedeki yatırımlarda KDV'nin uzatılmasına biz Komisyonda İYİ PARTİ olarak olumlu yaklaştık. Arkadaşlarımız burada kendi kararlarını verecektir, biz Komisyon üyeleri olarak bu görüşümüzü belirttik.
22'nci madde... Tabii, bu FİKKO konusu gerçekten bir ayıplı duruyor. Bakın, kanun yaparken Sayın Bakanın bir "tweet"i var yani bu, çok üzücü. Ben samimi söylüyorum, burada anladım ki iktidar milletvekili olmak çok zor, ben bunu samimiyetle söylüyorum. Yani milletvekili olmanın sıkıntıları var ama iktidar milletvekili olmak çok zor.
33'üncü maddede... Kamu İhale Kanunu yüz bilmem kaçıncı kere yine değişiyor.
43'üncü maddede malullük ve yaşlılık aylıklarının 1.000 lira olması var. Biz bunu az bulduk, olumlu karşıladık 43'üncü maddeyi de ama asgari ücret seviyesine gelmesini talep ettik, buna da evet dedik.
44'üncü maddede firma kurumlarına, vergi muafiyetine; buna da olumlu yaklaştık ama diğer bütün maddelere olumsuz yaklaştık.
Çok değerli milletvekilleri, bu 71 madde, 16 farklı konuda tasarlanmış bir torba kanun. Anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin kanun yapma tekniği, bundan sonra torba kanunlarla gidecek. Yani, esasında sistemin üstü kurulmuş ama altı boş. Biz bunun altını doldurmazsak, yarın "şipşakçı Meclis" gibi bir tanımlama yaparlarsa bu tanımlamayı yapanlara "haksız" diyemeyiz. Bu, biraz Meclisin kalitesiyle de alakalı. Bu, hepimizin sorunu ama öncelikle Hükûmete destek veren siyasi partilerin.
Bir başka konuyu da ben özellikle gündeme taşımak istiyorum. Bunu bütçeleme sürecinde de gördük. Meclisi çalıştırmak, önceden iktidar partilerinin, şimdi de Hükûmeti destekleyen siyasi partilerin görevi. Ama ben öyle gördüm ki yeni sistem, bizzat AK PARTİ tarafından algılanmamış. Bakın, bütçe teklifi var, bütçe teklifini sunuyorlar ve bütün partiler görüşlerini belirtiyor ve sonunda Sayın Bakan, ilgili bir cevap verecek ama her maddeyi AK PARTİ grup başkan vekilleri, sanki önceki sistem gibi, söz alıp savunuyorlar, hatta AK PARTİ'ye hiçbir sataşma olmaması durumunda bile. Âdeta "Ormanlar mı değerli, madenler mi değerli?" okullarda yaptığımız daha önceki münazara dönemlerindeki gibi. Meclis etkin çalışmıyor. Bakın, yok. Bakın, millete şikâyet ediyorum: 3, 5, 7, 9, 10, 12... Yine AK PARTİ'den toplam olarak 15 kişi yok. Yani Meclis etkin çalışmıyor.
AHMET AKIN (Balıkesir) - Nerede bu milletvekilleri?
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) - Bilmiyorum nerede ama ben bunu samimi söylüyorum.
Bir başka konu...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - İktidar olduğu zaman da muhalefet olmuyor yani.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) - Evet, bakalım, değiştiğinde de bir bakarsınız, var mı?
Bir başka konu var, parti dili ile devlet dili birbirine karıştı. Bakın, parti dilini devlet dili kullanırsa devlet acziyet içinde olur. Devlet, parti dilini kullanırsa sert, otoriter, faşizan diyebilirsiniz ama öbürkünde zafiyet olur.
Bakın, dün bir milletvekili arkadaşımız dedi ki: "Siirt'te bir hanede 700 seçmen tespit edildi." Ben bu sıralardan şunu beklerdim ki -başka bir örnek daha vereceğim- bekledim: "Bir dakika, hiç merak etmeyin, biz bunun takipçisi olacağız ve asla böyle bir şeye müsaade etmeyiz." Devlet bunu konuşur. Ne dedik? "PKK yapmıştır." Ya, bu, cevap mı Allah aşkına? Kim yaparsa yapsın yani cinayeti o işlemiş, bu işlemiş... (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Ya, böyle bir şey olur mu?
Aynı şeyi bakın Tarım Bakanlığı bütçesinde de ben dile getirdim. Tarım Bakanlığı bütçesi görüşülürken Sayın Bakan diyor ki: "On beş dakikada orman yangınlarına müdahale ediyoruz." Arkadan bir milletvekili dedi ki, onun tabiriyle söylüyorum: "Neden Dersim'de bir haftada oldu?" Bakan döndü, yanındaki danışmanından bilgilendi "Müsaade etseydiniz de hemen gitseydik." dedi. Ben orada anında müdahale ettim. Devlet dili böyle olmaz. Ne demek müsaade etseydiniz? Bu kadar acemilik olur mu? Böyle bir yapı olur mu? Müsaade mi isteyeceğiz? "Efendim, şurada yangın var, müsaade edin de biz bir geçelim."
Şimdi, 700 seçmen bir yerde varsa, kim yapmışsa yapmış, bunu kim koruyacak, hukuku kim tesis edecek? Siz, hükûmeti destekleyen siyasi partiler olarak bunun takipçisi olmayacaksınız da kim olacak?
Elbette ki, bakın, mutabakat sağladığımız konuları bari yukarıda, buralarda hakikaten getirelim de düzenleyelim. Aksi takdirde, fonksiyonsuz bir Meclis oluyoruz, iktidar da dâhil, iktidar demeyelim ama 1'inci parti, 2'nci parti dâhil oluyor.
Başka bir şeyi de sonuçlandırayım, bir dakika, 24 Haziran seçim sonuçlarının AK PARTİ tarafından da yanlış okunduğunu düşünüyorum. 24 Haziran seçimleri, hiçbir partiye yasa yapma yetkisi vermedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika ilave ediyoruz.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) - Hatta, AK PARTİ'ye dedi ki: "Ben sana tek başına güvenmiyorum." Dolayısıyla burada el kalkmazsa buradaki elleri saymazlar. Yani "Altımızdan at gitmiş ama hâlâ koşuyoruz." gibi, "17'nci kere bütçe hakkı kullanıyoruz." gibi kavramlar çok doğru kavramlar değil, millî iradeyi ifade eden kavramlar değil.
Ben, bu kanun çerçevesinde, Meclisin tekrar kanun yapma kalitesinin yükseltilmesi ve devlet etme yapısının kullanılması gerektiğini bir defa daha hatırlatmak istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)