GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:43
Tarih:09.01.2019

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Değerli üyeler, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Her ne kadar kanun teklifini gündeme getiren Sayın Ziya Altunyaldız -galiba kendisi burada yok ama- bu maddeyle ilgili olarak "Finans sektöründe bir derinleşme gerçekleştirmek amacıyla bu maddeyi getirdik." dedi ama mesele öyle değil, o kadar basit değil ve böyle bir maddeyle de böyle bir derinlik sağlamak da mümkün değil.

Değerli üyeler, iktidar, daha doğrusu yürütme, ısrarla Türkiye ekonomisinde bir sorun olmadığını söylemeye çalışıyor, kriz olmadığını söylemeye çalışıyor. Ama bir yandan da elinde bulundurduğu bütün imkânlarla da bunun böyle olduğuna toplumu inandırmaya çalışıyor ve burada da tabii çok başarılı sayılabilir çünkü zaman zaman söz aldığımda da altını çizdiğim gibi, hemen hemen bütün medya; bütün televizyonlar, bütün radyolar ve gazeteler iktidarın kontrolü altında, dolayısıyla da gerçekten de ülkede başka bir ülkeymişiz gibi bir hava estirilmekte. Dolayısıyla, insanların -daha doğrusu, öyle söyleyeyim- buna inanacaklarını varsayıyorsunuz, varsayıyorlar -sizinle ilgili söylemiyorum, yürütmeyle ilgili söylüyorum- ve bu yanlış. Yani, bugün itibarıyla bu maddeyi getirmiş olmak bile... Esasında krizin nasıl alt edilebileceğiyle ilgili olarak yapılacak önemli adımlardan biri olarak bu madde getirilmiş oldu. Nedir bu mekanizma? Bunu biraz anlatmak isterim size, üç dakikam var gerçi ama.

Şimdi, arkadaşlar, biliyorsunuz, kriz yaklaştıkça bankaların -ki bankalarımız gayrimenkul ipoteğiyle çalışırlar- ellerinde büyük miktarda gayrimenkul birikmeye başladı. Bu gayrimenkuller Kemal Derviş zamanında Bankacılık Kanunu'nda, yönetmelikte yapılan bir değişiklikle eğer üç yıl içinde satılamıyorsa gayrimenkuller, sermaye hesabından düşülüyordu, dolayısıyla da gayrimenkulü elinde biriktirmiş olan bankalar bir sermaye problemiyle karşı karşıya kalıyorlardı. Bunun karşısında 2017'de mevcut yürütme bir öneri getirdi ve yönetmelikte bir değişiklik yaptı, dedi ki: "Gayrimenkuller de sermaye hesabına dâhil edilebilir." ve bir anlamda bankaları bir ölçüde rahatlatmış oldu. Ama arkadaşlar, bu iş bitmedi. Yani, bugün itibarıyla baktığımızda, özellikle inşaat sektörü, gayrimenkul sektörü giderek bu krizin etkisi altında bir anlamda aldığı kredileri ödeme konusunda zorluklar çekmeye başladı. Şimdi, burada çözüm olarak getirilen şey şu benim anladığım kadarıyla: Biliyorsunuz, önce Kalkınma Bankası Kalkınma ve Yatırım Bankası adını aldı. Kalkınma ve Yatırım Bankası, doğrudan doğruya Cumhurbaşkanına bağlı olarak çalışan, Bankacılık Yasası'nın zaman zaman dışında kabul edilen bir kurum olarak çok yakın bir geçmişte kanunlaştı. Hemen akabinde bir Varlık Finansmanı Komisyonu kuruldu ve ondan sonra SPK bunu onayladı vesaire vesaire. Sonra da şöyle bir çözüm yolu buldular: Özellikle 4 banka -Halk Bankası, Vakıfbank ve Ziraat Bankası- sahip olduğu gayrimenkulleri bir havuzda birleştirdi -buna Garanti Bankası da bir miktar katıldı- ve böylelikle bir gayrimenkul havuzu oluşturdular ve buradan giderek "VDMK" dediğimiz yani varlığa dayalı menkul kıymetler üretmeye karar verdiler. Şimdi, buradaki bu düzenleme, bunların banka ve sigorta muameleleri vergilerinin düşük tutulmasını, hariç tutulmasını öneren bir düzenleme ve böylelikle de en azından rakibi olabilecek olan devlet iç borçlanma senetleri karşısında bir avantaj elde etme amacıyla ve dolayısıyla da özellikle bu sözünü ettiğim bankaların likidite ihtiyacını karşılamak üzere gündeme geldi. Zaten bu tedbir yürürlükte şu anda. 3,5 milyar civarında bir para, söz konusu olan bu bankalara gelmiş oldu. Dolayısıyla da bu, burada bir eklemeyle biraz daha avantaj yaratmak ve biraz daha bu havuzun değerini artırmak üzere yapılan bir düzenleme oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Katırcıoğlu.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Değerli vekiller, bu 70 küsur maddelik kanunu konuşacağız ve bu kanun teklifi, zaten gerçekten birbirleriyle ilişkisi olmayan birçok maddeyi içeren bir kanun teklifi. Fakat bunların arasında -şimdi bu benim üzerinde konuştuğum gibi- gelmekte olan krizin özellikle bankacılık krizi hâline dönüşmemesi için alınan önlemlerden bir tanesi. Onun için, sizlere tavsiyem: Yürütme yetkililerine, bu "Kriz yoktur." konusunda ısrar etmekten vazgeçmelerini önermenizi öneririm çünkü gerçekten de krizi kabul ederek yaklaşmak sanırım krizi çözmenin ilk adımı olur gibi geliyor bana. Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)