| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 09.01.2019 |
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
37 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 6'ncı maddesi üzerinde İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım.
İlgili kanun maddesinde, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Düzenleme de çiftçilerin lisanslı depolara teslim ettiği ürünler karşılığında aldıkları elektronik senedin vergiden muaf edilmesinin ertelenmesidir ve bu vergi muafiyetinin ertelenmesiyle de çiftçinin korunduğu zannedilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu Hükûmet iktidara geldiği günden itibaren Türkiye tarımda bir gerileme yaşamıştır. Türkiye tarımda ihracatçı bir ülke durumundayken 2017 yılı resmî rakamlarına göre ülkemiz 5,7 milyar dolar ihracata karşılık 9 milyar dolar ithalat yapar hâle gelmiştir. Bu 9 milyar dolar Türk çiftçisinin cebine değil, yabancı çiftçilerin cebine girmiştir. Tarımsal üretim 2002 yılında yüzde 10,3 iken bugün cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesi olan yüzde 5,7'ye gerilemiştir. 2002-2017 dönemlerinde en büyük açık tahıl sektöründe verilmiştir. Bu sektördeki toplam dış ticaret açığı 54 milyar dolardır. Canlı hayvan sektöründe ise 5 milyar dolarlık dış ticaret açığı verilmiştir.
Görülmektedir ki iktidar kanunlara dayanarak tarımsal desteğe ayırması gereken ödeneği yıllardan beri yandaş müteahhitlere, havuz medyasının finansmanına, geçiş garantili köprülere, hasta garantili hastanelere harcamayı tercih etmiştir. Bu durum, ülkemizin tarımda bugün geldiği noktanın sebebidir. Nitekim, bugün çiftçilerimiz mazot fiyatının sürekli artmasından, gübre fiyatlarının yükselmesinden, mahsulün para etmemesinden dolayı ekim yapamaz hâle gelmiştir. Borçlanarak ekim yapan çiftçilerimizse ektiğini biçemez, biçtiğini satamaz durumdadır. Çiftçilerimiz tarım kredi kooperatiflerine, Ziraat Bankasına ve özel bankalara olan kredi borçlarını tekrar yüksek faizli kredilerle yenilemeye çalışmaktadır. Buna karşılık, temelini çiftçilerin oluşturduğu Ziraat Bankası, çiftçilerimizin sorunları yerine milyar dolarlık spor kulüplerinin borçlarını üstlenmektedir. Bu, hem yazıktır hem günahtır hem de ayıptır.
Bu yanlış politikalar sonucunda Türkiye bugün kendi etini ve samanını üretemez hâle gelmiştir. Vatandaşımızı kuru soğana maalesef ki muhtaç bıraktınız. Karkas etin maliyetinden haberiniz dahi yok. "Çok yiyoruz ki etin fiyatı yükseliyor." diyorsunuz ama bu eti kim yiyor? Vatandaşın et yediği falan da yok. Çiftçilerimizin kanunen hakkı olan üretim desteğini vermeyenler "Paramız var ki ithalat yapıyoruz." diyorlar. Nerede sizin millîliğiniz, hani sizin yerliliğiniz?
Bildiğiniz üzere geçen hafta yıllık enflasyon yüzde 20,30 diye açıklandı. Bu rakam vatandaşın hissettiği enflasyonun çok çok altındadır. Gerçek enflasyonu merak edeniniz varsa gidip bir gübre fiyatlarına bakın. Geçen yıl 85 lira olan gübre fiyatı bugün 200 liradır ama çiftçi yetiştirdiği ürünü hâlâ aynı fiyata dahi satamamaktadır.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem olan Kayseri'de de çiftçilerimizin durumu çok farklı değildir. Kayseri'nin kırsal ilçeleri, tarımla uğraşan ilçeleri sürekli göç vermektedir çünkü çiftçi kendi kaderine terk edilmiş, kendine yetemez durumdadır. Tarım alanında yapılan kamu yatırımlarında 2008 yılında 5'inci sırada olan Kayseri bugün 20'nci sıraya gerilemiştir. Üstelik Kayseri, tarım yapılan alan dağılımında iller arasında ülkemizde 6'ncı sıradayken hak ettiği desteği bir türlü bu Hükûmetten görememiştir. Kamu kaynaklarından mahrum bırakılan şehrimizde tarıma dayalı alanlarda da maalesef ki gerileme olmuştur.
Tatlı su balıkçılığında Pınarbaşı, Bünyan ilçeleri başta olmak üzere Kayseri'miz, ülkemizde alabalıkta en çok üretim yapan 5 ilden biriyken bugün balıkçılarımız birer birer batmaktadır. Yahyalı'nın elmasını, Yeşilhisar'ın kayısısını, Pınarbaşı'nın patatesini muhafaza edeceği soğuk hava depoları dahi bulunmamaktadır. Bu ürünlerin paketlenmesine ve pazarlanmasına yönelik bir çalışma maalesef ki yapılamamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin Sayın Ataş.
DURSUN ATAŞ (Devamla) - Temelleri seneler önce atılan Yamula Barajı, Bahçelik Barajı, Develi 2. Merhale Barajlarının sulama ayakları projeleri on yıllardır bitirilememiştir ve çiftçinin hizmetine sunulamamıştır.
Hayvancılıkta önemli bir üretim potansiyeline sahip ilimiz, maalesef ki IPARD Projesi kapsamına dahi alınamamıştır. Yani Kayseri'miz, tüm ilçeleriyle birlikte devlet desteklerinden devamlı mahrum bırakılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Mecliste 27'nci Dönemin başladığı günden bu yana birçok milletvekili bu kürsüden Türkiye'de tarımın bitme noktasına geldiğini birçok kez dile getirmiştir. Ancak iktidar sahipleri, çiftçiye ve tarımın içinde bulunduğu sorunlara kayıtsız kalmaktadır. Benim de üyesi olduğum Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu bir kere dahi toplantı yapmamıştır. Bugün Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanımız çıktı, diyor ki: "Bu konu üzerinde siyaset yapmak, çok kolay olduğu için herkes siyaset yapıyor." Toplasın Komisyonu, bir kez olsun bizim fikirlerimizi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURSUN ATAŞ (Devamla) - ...alıp ona göre hareket edilsin diyorum. Artık bu konularda fazla siyaset yapılmadan, Türkiye'nin tüm geleceğini ilgilendiren bu konunun bir an önce masaya yatırılarak ele alınması gerektiğini söylüyorum ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)