GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:43
Tarih:09.01.2019

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 37 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 9'uncu maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Maddeyle, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde görev yapan, mesleğe özel sınavla kabul edilen uzmanlara 1 derece yükselme hakkı verilmektedir. Özlük haklarındaki bu düzenlemeyi biz de parti olarak kabul ediyoruz.

Ülkede yaşamak, ülkesini seven, liyakat, helal kazanç arayan, geleceğini düşünen insanlar için her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Parlamentoda bile, milletvekillerinin hür iradelerini ortaya koymada, söylemekte zorlukları vardır, vicdanlar üzerinde ipotek konulmaya uğraşılmaktadır.

Ülkeyle ilgili düşünceleri açıklamak zordur. Memleketin kaynakları bir kısım insanlara tahsis edilerek çıkar birliği oluşturulmaya çalışılıyor. Bunu yapmayan şahıslar sistem dışına itilmektedirler. 1980'li yıllarda yurt dışına açılan, Libya'da, Rusya'da çalışan firmalarımız var. Bunlardan en meşhurları STFA ve ENKA'dır. ENKA Holdingin patronu Sayın Şarık Tara, vefat etmeden önce, Türkiye Cumhuriyeti'nden iş alamadıklarından bahsetmişti. Yurt dışına açılmayı hayal edemezken, o günkü şartlarda yurt dışında bunu gerçekleştiren firmalar, Türkiye'de maalesef bunu gerçekleştiremediler.

Dünyada kamuyla en çok iş yapan 10 firmanın 5 tanesi Türk firmasıdır. Bu övünülecek bir şey mi, yerinilecek bir şey mi, bilemiyoruz. Bu şirketlerden 2'sinin durumu özelin de özelidir. Bu 2 şirketin oluşturduğu konsorsiyumun CEO'su şu anda bunlara iş veren bir bakanlıkta bakandır. Bunun bir üst düzeyi, olsa olsa, zamanında Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının ya da Sayın Cumhurbaşkanının çalıştığı bir firmanın devletten iş alması olabilir. Bu inşaat firmalarına destek olmak amaç olursa, bunu gerçekleştirmek için başka ne yapmak lazım gelir, bilemiyoruz. Bu atamalardan sonra kimse ağzını açıp "Sermaye yurt dışına neden gidiyor?" diye yakınamaz; kimse "Falan aileler niye Malta'ya gidiyor, göç ediyor?" diye bir şey söyleyemez. Bunu diyebilmek için, öncelikle "Acaba biz ne yaptık, hatamız nedir?" diye sormak lazım olsa gerek ama zaten sizlerin de böyle bir şeye niyeti yok.

The New York Times gazetesinde iddia edilen bir habere göre 2016-2017 yılları arasında ülkemizden pek çok göç oldu; artık yalnız entelektüeller değil, sermayedarlar da göçmeye başladı. İddiaya göre, bu yıllar arasında 12 bin kişiden ibaret olan bir milyoner grubu ülkemizi terk etmiştir. Ülkelerini niye terk ettiklerini, onların rahatsızlığının ne olduğunu düşünmek, araştırmak ülkeyi yönetenlere düşer. 12 bin varsıl insanın ülkesinden ayrılması, o ülkenin işsizlerine, gençlerine, geleceğe sekte vurmak, gelecekte oluşacak sermaye birikimine darbe indirmek, maddi varlığı dışlamaktır. İnsanlar doğup büyüdükleri, belli bir dönem refah içinde yaşadıkları ülkelerinden emek ve zahmetle biriktirdikleri sermayelerini alıp gidiyorsa; kendileri ve kendilerinden sonra gelecekler için ülkelerinde istikbal görmüyorsa; bilmedikleri, tanımadıkları, tarihlerine, kültürlerine yabancı olan bir ülkeye gidiyorlarsa o ülke yöneticilerinin bu durumu iyiden iyiye analiz etmesi gerekir. Ülke yöneticilerinin en başta gelen görevlerinden birinin ülkenin maddi varlığını güçlendirmek olması gerektiğine göre, eldekini kaçırmak, buna seyirci kalmak bir insanın kan kaybına seyirci kalmak gibidir.

Maddiyat, maneviyat için önemli bir ihtiyaçtır. Burada vurgulamak istediğim konu, parayı yüceltmek değildir. Maddi kaynaklar yok ise, ülkenin geleceği için harcamanız gereken -savunma, eğitim, en başta insanların barınmaları, beslenmeleri- kaynakları onlara ayıramazsanız hayat durma noktasına yaklaştı demektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bir dakika ilave ediyorum.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Geçim zorluğu içinde olan ailelerin 80 liralık elektrik faturasını karşılamak, kredi kartı borçlarını uzun vadeye yaymak palyatif çözümlerdir. Radikal çözüm, önce elindeki paraya hâkim olmak, sonrasında da millî geliri artıracak, üretim ve istihdamı artırıcı politikaları izlemektir.

Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)