| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 09.01.2019 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) -Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de görüştüğümüz bu kanun teklifinin 14'üncü maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, öngörülebilir, ulaşılabilir ve anlaşılabilir olması gereken yasal düzenlemeler torba kanunu şeklinde Parlamentoya getirildiğinde kısa vadeli, kısmi çözümler üretirken uzun vadede öngörülmeyen sorun, sıkıntı ve mağduriyetleri de beraberinde getirmektedir. Burada Genel Kurulda oylandıktan çok kısa bir süre sonra dahi yine yeni düzenleme yapma ihtiyacının ortaya çıktığını biz defalarca gözlemlemekteyiz.
Yine bu torba kanun da önceki torba kanunlardaki benzer sorunları içermekle birlikte, muvazaalı bir şekilde Genel Kurul gündemine getirilmiştir. Bir kez daha yasama organının niteliği ve kalitesi sorgulanır hâle gelmiştir. 40'a yakın farklı alanda her biri farklı ihtisas komisyonlarında ayrıntılarıyla, tarafların katılımıyla görüşülmesi gerekirken sadece Plan ve Bütçe Komisyonunda teknik, aceleyle bir değerlendirmeden geçirilerek Genel Kurul gündemine getirilmesi, sağlıklı ve işlevsel bir yasa yapma pratiği değildir ama bugün öğrendik ki yarın Plan ve Bütçe Komisyonuna yine farklı bir torba yasa gelecek; bunu görmek bu söylemlerimizin, bu eleştirilerimizin dikkate alınmadığını tekrar gözler önüne sermiştir.
Değerli milletvekilleri, yasama kalitesi ve niteliğinin arttığına yönelik övgüyle bahsedilenin aksine, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı kanun teklifleri hazırlanmaktadır. Saray bürokratlarının hazırladığı kanun tekliflerinin en fazla üyeye sahip olan partiye mensup milletvekilleri aracılığıyla Parlamentoya getirildiğine şahit oluyoruz. Baktığımız zaman kanun teklifinin altında imzası olan sayın milletvekillerinin komisyon aşamasında ve burada, Genel Kurulda bir belirsizlik içinde olduklarını, altında imzası olan tekliflerini yeteri kadar savunamadıklarını ve maalesef güç duruma düştüklerini gözlemliyoruz.
Genel Kurulda bir komisyon başkanının sorulan sorular üzerine "Ben nereden bileyim?" şeklindeki sinirli, belki de çaresiz yanıtını hepimiz hatırlıyoruz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ben mi söyledim? Sataşma var.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Yasama kalitesi ve güçlü Meclis söylemlerinizin içinin ne kadar boş olduğunu ve bizim de haklılığımızı yaşanan bu süreç ortaya koymaktadır. Anayasa'mızla çelişen uygulamaları içeren yeni yönetim sisteminin sürdürülemez olduğu gerçeğine hepimiz şahit oluyoruz.
Değerli milletvekilleri, üzerine söz aldığım 14'üncü maddeye bakacak olursak bir üniversitenin isim değişikliğiyle ilgili olan bu maddenin yine öngörülen ve katılımcılıktan uzak şekilde hazırlandığı ortadadır.
Maddeyle Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu'nun ek 71'inci maddesinin başlığında ve birinci fıkrasında yer alan "İstanbul Bilim Üniversitesi" ibaresi "Demiroğlu Bilim Üniversitesi" şeklinde ve yine birinci fıkrasında yer alan "Türk Kardiyoloji Vakfı" ibaresi de "Prof. Dr. Cemi Demiroğlu Türk Kardiyoloji Vakfı" şeklinde değiştirilmektedir. Değişikliğe gerekçe olarak ise İstanbul Bilim Üniversitesi olan mevcut üniversitenin özellikle posta, dağıtım gibi benzeri süreçlerde İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Antalya Bilim Üniversitesiyle karıştırılması nedeniyle bazı aksaklık ve gecikmelerin yaşandığı ifade edilmiştir. Oysa değerli milletvekilleri, üniversitelerin kuruluş süreçlerinde, isimlerinin belirlenmesi dâhil olmak üzere, daha uzun vadede, yüzyıllarca kullanabilecekleri, kurumsal kimliklerini koruyabilecekleri, gelenekselleşecek ve öngörülü, özenli bir tutum sergilenmesi gerekirken sadece üniversitenin sayısal artışını önceleyen zihniyetin sonucu işte bugün bu tür isim değişiklikleri yapmak orunda kalıyoruz. Kaldı ki bugün, üniversitelerin isimleri değil, hepimizin malumu olan, sorunlarına odaklanmamız gerekiyordu.
40'a yakın farklı konuda değişiklik içeren bir torba kanunun içine üniversiteleri de dâhil ederek acele ve özensiz yaklaşımın devam ettiğini görüyoruz. Şu an bu maddeyle bir gerekçeyle üniversitenin ismini değiştiriyoruz ancak bu üniversiteyi bu ismiyle tercih edip eğitimlere devam eden öğrenciler açısından kazanılmış bir hak var. Örneğin şu an ismini değiştirdiğimiz üniversiteden "İstanbul" ismini kaldırıyoruz. Bu, bir kayıp değil mi öğrenciler açısından? İşte bir sonraki maddede de yine Gaziantep Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin isminde de benzeri bir değişikliğe gidilecek. Ayrıca, üniversite eğitime devam ederken değişik bir ismin dayatılması mevcut öğrenciler açısından da anayasal açıdan sıkıntılar getirmektedir.
Evet, bugün üniversitelerimizin asıl sorunları olan bilimsel araştırma alt yapısı, akademik ve bilimsel özerklik, rektör atamaları, liyakat, nitelik sorunu, plansızlık, istihdam ve üniversitelerin karşı karşıya kaldığı bütçe sorunları; üniversite personelinin, akademisyenlerin özlük hakları, çalışma ve araştırma koşulları, mobbing, yıldırma, şiddet, atama ve tayin konularını konuşmamız ve çözüm üretmemiz gerekiyordu değerli milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Özdemir.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ancak, bu sorunlara odaklanmak yerine, saray yönetiminin bir üniversitenin isim değişikliğiyle karşımıza çıkması sorunlara bakış açısını da ortaya koymaktadır. Bunun yerine, üniversitenin, akademisyenlerin sorunlarıyla ilgilenseydi eğer mevcut iktidar, belki bugün Ceren Damar Şenel Hocamızı eğitim şehidi vermeyecektik. Ben, bu vesileyle değerli meslektaşımı tekrar saygıyla anıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, Adalet ve Kalkınma Partisinin tek başına yön verdiği eğitim sistemimizden ne eğitimciler ne aileler ne öğrenciler ne de nitelikli insan gücü ihtiyacı duyan işverenler memnundur. Sonuçta, eğitim sistemimiz başta olmak üzere, bu kötü gidişin tersine çevrilmesinin, eğitimde niteliğin ve topyekûn yaşam koşullarımızın iyileştirilmesinin bu iktidar ve bu zihniyetin değişmesiyle ancak mümkün olacağı ortaya çıkmaktadır.
Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)