| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 46 |
| Tarih: | 16.01.2019 |
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün, partimiz tarafından Suriye'de ABD'yle ilişkilerimiz ve diğer konularda Meclis araştırması açılması için verilen önerge maalesef iktidar bloğunun oylarıyla reddedildi.
İYİ PARTİ, iktidarın yanlış politikaları nedeniyle Suriye'de ulusal çıkarlarımıza karşı oluşan yakın risk ve tehditleri önlemek için iktidarın girişeceği harekât ve hamleleri destekleyeceğini defaatle açıklamıştı. Israrlı talebimiz, bunların geniş bir ulusal mutabakat ve Meclisten güç alarak gerçekleştirilmesiydi. Muhalefetin ulusal çıkar ve güvenliğimizi ilgilendiren konularda ve bu konularda alınacak tedbirler hakkında bilgilendirilmesi lütuf değil, bizatihi ulusal çıkar ve güvenliğimizin bir gereğidir. Maalesef iktidar bundan imtina etmektedir, sadece demokrasi adına değil, ulusal güvenlik bakımından da elzem olan bir vazifeyi yerine getirmekten kaçınmaktadır.
Fırat'ın doğusunda güvenli bölge oluşturulması gündemde. İdlib şu anda çok ciddi bir risk ve tehdit kaynağı. Ülkemiz fevkalade vahim bir süreçten geçiyor. Fırat'ın doğusunda uçuş yasağı gibi gayet hassas bir tedbiri de içereceği rivayet olunan tampon bölge konusu olsun, İdlib olsun çok büyük belirsizlikler mevcut. İktidarın geçmişte olduğu gibi ciddi hatalar yapma ihtimali de var. Ancak Türkiye'ye olabilecek en galiz tehdidi savuran ABD Başkanına "Türkiye, ABD'ye her türlü yardımı yapmaya hazır." cevabını verdikten sonra, tehdidi ve salvoyu göz ardı edip Trump'la en kısa yoldan uzlaşı arayan iktidar muhalefeti devre dışı tutmakta kararlı. Bir defa daha söylüyoruz: Bu konular hakkında muhalefeti bilgilendirin. Bizler sizlere ancak yardımcı oluruz, gerekli sorumluluğu da üstleniriz. Bugün Menbic'te yaşanan vahim olayın bölgenin nelere gebe olduğunu ifade etmesi çok önemli. Çok ciddi risklerin yeniden altını çizmek istiyorum.
Elbette kanun teklifinin 55'inci maddesine de değineceğim. Maddede öngörülen düzenlemeyle, görev yapılan ülkelerde olağanüstü durumlar nedeniyle zarar gören Türkiye Cumhuriyeti büyükelçiliği personelinin tazmininin kapsamı genişletilmektedir. Düzenlemeyi İYİ PARTİ olarak yerinde buluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, kendisini yurt dışında en iyi şekilde temsil etmeye çalışan Dışişleri Bakanlığının her kademedeki personeline sahip çıkmalıdır.
Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz bir dönem FETÖ terör örgütünün yurt dışındaki okullarıyla paralel bir şekilde iktidar bu okulların bulunduğu yerlere büyük bir hevesle Türk Hava Yolları seferleri koyma yarışına girişmişti. Ayrıca, yine aynı ülkelerde hızlı ve hazırlıksız bir şekilde temsilcilikler açılmıştı. Büyükelçiliklerden ve diğer temsilciliklerden de FETÖ terör örgütünün bu okul ve kuruluşlarına azami yakınlık göstermeleri isteniyordu. Bugün, iktidar, Almanya'yı geçerek dünyada en çok temsilciliği olan 5'inci ülke konumuna gelişimizle övünüyor. Peki, bu temsilciliklerin etkin şekilde çalışmasını sağlayacak yeterli sayıda personel ve kaynak da tahsis edilebiliyor mu? Yoksa birçok temsilciliğimiz sadece simgesel ve istatistiksel amaçlarla mı açık tutuluyor? Temsilciliklerimizin personel, imkân ve kaynak açısından yetersizliği yoğun şekilde tartışılıyor. Hükûmetin bu konuda bizleri aydınlatmasını rica ediyoruz.
Daha önceki konuşmalarımda da belirttim, Dışişleri Bakanlığı Türkiye'nin ulusal gücünün bir parçasıdır. Bu kurumu yıpratmak, geleneklerini tahrip etmek Türkiye'ye zarar verir. Ankara Milletvekilimiz Sayın Durmuş Yılmaz finansal istikrarın öneminin istikrar bozulunca anlaşıldığını, Merkez Bankasının işlevini ve önemini izah ederken pek güzel şekilde aktarıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi bağlayın Sayın Sezgin.
Buyurun.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) - Aynı husus dış politikada Dışişleri Bakanlığı için geçerlidir. Bu işlerin fanteziye gelmediği anlaşılmalıdır.
Daha önceki konuşmamda değinme fırsatımın olmadığı bir konuyu da vurgulamak istiyorum. Dışişleri Komisyonunda bazı AK PARTİ'li arkadaşlar herhâlde acelecilikten "Dışarıdan büyükelçi atanmayacaksa biz de büyükelçilere milletvekilliğini yasaklayalım." ifadesini kullanmıştır. Şunu söylemek istiyorum: Milletin vekilliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin sahibi sizler değilsiniz, mukayese edilmeyecek konumları mukayese etmeye kalkışmayın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)