GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:46
Tarih:16.01.2019

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba kanunun 59'uncu maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Kanunla, başkasının yerine sınava giren kişinin, sınav tarihinden itibaren iki yıl boyunca yapılan hiçbir sınava, yerleştirmeye başvuramaması amaçlanmıştır. Kamuoyunda "joker aday" diye tanımlanan bu kişilerle ilgili yaptırım sayesinde sınavlardaki kopyanın bir nebze azaltılması ve önüne geçilmesi amaçlanmıştır, buraya kadar güzel.

Bir kişi kendisiyle alakalı sınava neden girmez? Diğer kişi, kendisini ilgilendirmeyen, başkasının yerine sınava neden girer, hiç düşündünüz mü? Konumuz eğitim. Sınava girecek kişiye yetersiz, kalitesiz eğitim verirsen, liyakat, hakkaniyet gibi ahlaki kültürümüzü yozlaştırırsan kişi hak etmediği yere gelmek için, hak etmediği bölümü kazanmak için her türlü usulsüzlüğü yapar. Diğer kişi ise ya para kazanmak için ya da kendi siyasi görüşünde olanların kadrolaşması için ahlaksızca bu işe tevessül eder.

Geçmiş dönemlerde -hepinizin de kabul ettiği gibi- FETÖ neredeyse bütün sınavlarda soruları çalıp kendi yandaşlarına dağıtarak veya yerlerine başkalarını sınava sokarak devletin her kademesinde kadrolaştı ve ne yazık ki o dönemlerdeki ÖSYM Başkanlarının bu söylentiler basında yer aldığında verdiği pişkin cevaplar hâlâ kulaklarımızı çınlatıyor.

Ama asıl mesele esasında şu: Eğitim sistemini de iyileştirmek adına her yıl değişiklik yapıyorsunuz fakat başarılı olamıyorsunuz ki bir sonraki yıl yeni bir reform gündeme geliyor. Hiçbir çocuğumuz okulu, başladığı sistemle bitiremiyor. On altı yıllık iktidarınızda 15 kere müfredat değiştirdiniz. Göreve gelen her bakanınız enkaz devraldığını söylüyor. "Enkaz" dediğiyse kendi partisinden olan eski bakanın icraatları. Nerede bir problem varsa hepsinin temelinde eğitim yatmaktadır.

Türk eğitim sistemini getirdiğiniz noktayı görebilmek için OECD'nin meşhur PISA verilerine baktığımızda, okuma becerilerinde bile OECD'nin çok altında olduğumuzu görüyoruz. 72 ülke arasında 50'nci sıradayız. Onların ortalaması 493, bizim çocuklarımızın ortalaması 428. On beş sene evvel ortalama 441 idi. Döneminizde bariz bir başarısızlık var. İktidarınızda çocuklarımız artık okuduğunu bile anlayamaz hâle geldi.

PISA verilerine bakmaya devam edelim. OECD ülkelerinin ortalama puanları ile öğrenci başına yapılan harcama miktarları arasında pozitif bir ilişki var yani eğitime para harcadıkça öğrenci başarısı artıyor, başarı arttıkça ülke kazanıyor. OECD ülkeleri arasında öğrenci başına en az harcama yapan ve millî gelire oranla en az kaynak ayıran ülke kim? Biziz, Türkiye. Eğitime yatırım yapmak ülkenin geleceğine yatırım yapmaktır. Siz bizden geleceğimizi çalmaya çalışıyorsunuz ki buna razı olmamız mümkün değil.

Bir de sınavlarımıza bakalım. 2018 alan yeterlilik tespit sınavında öğrencilerimizin netleri içler acısı. Fizik 0,4; 1 bile değil, kimya 1,1; tarih 1,4; matematik 3,9. Bu skorları elde etmek için eğitim almaya gerek var mı? Veya şöyle söyleyeyim, siz bu çocuklara okulda ne öğretiyorsunuz? Bu skorlar açık seçik gösteriyor ki evlatlarımız temel bilgi ve becerileri kazanamadan mezun oluyorlar. 2018 YÖK sınavına girenlerin dörtte 1'i yani 500 bin öğrenci barajı aşamadı, 41 bini sıfır çekti. Sıfır almak için okula gitmeye gerek var mı? Bu çocuklar bizim çocuklarımız.

Sayın milletvekilleri, eğitim her toplumun en millî meselesidir ve yapboz tahtası muamelesi yapılamayacak kadar önemlidir. Bir iktidarın geleceğe bıraktığı en faydalı miras sadece köprüler, otoyollar, hava limanları değil; çağdaş, akılcı ve bilimi esas alan bir eğitim sistemidir.

Eğitimde her şeyi okul, üniversite binası yapmak zannedenlere sesleniyorum: YÖK'e göre 206 üniversitemiz ve buralarda okuyan yüz binlerce öğrencimiz var ama bu üniversitelerde çağdaş eğitimi verebilecek altyapı ve tecrübeye sahip kaç hocamız var? Herkes üniversite mezunu olmak zorunda değil ama her mezun, konusunu üst seviyede bilmek zorunda. Bunun yerine, diploma verdiğimiz gençlere bu işleri yapacak seviyede eğitim vermek zorundayız. Eğitimi gençlerimizin meşguliyetle oyalandığı faaliyet alanlarına çevirdiniz. Anaların babaların kursaklarından keserek verdiklerini ve gençlerimizin en değerli yıllarını heba ediyorsunuz. Ama inanın çözüm bu değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Öztürk.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Böyle giderse işsiz, umutsuz, isyanda ve en acısı, eğitimsiz bir gençlikle karşı karşıya kalacaksınız. Fakat bu içler acısı durum çok da umurunuzda değil gibi duruyor.

Şunu tekrarlayarak sözlerimi bitirmek istiyorum: Küresel bilgi yarışında geride kalmamak için üniversitelerimizi alanında uzman hocaların eğitim ve araştırma yürüttüğü, dünyaca kabul gören bilim merkezleri hâline getirmek zorundayız. Üniversite sayısını artırmaktan çok, üniversitelerimizin kalitesini, mezunlarımızın eğitim kalitesini yükseltmeye mecburuz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)