GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatların ve savunmanın yaşadığı sorunlar ile tutuklu avukatların durumuna ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:47
Tarih:17.01.2019

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şu sözleri sık sık duyarsınız: "Savunma ve yargının en önemli mekanizması avukatlardır. Avukatlar en önemli bileşendir." Ben, böyle bir kutsiyet atfetmeyeceğim avukatlık mesleğine. Bir kutsiyet arayacaksak "adalet" kavramının içinde aramamız lazım. Sadece şunu söyleyeceğim: Savunma olmadan yargılama olmaz, yargılama olmadan adalet olmaz, adaletin olmadığı bir toplumda da toplumsal barış olmaz. Brecht'in dediği gibi, halkın ekmeğidir adalet. Yani sayın milletvekilleri, adaletin terazisini bozmak halkın ekmeğiyle oynamaktır.

Peki, bu teraziyi nasıl dengede tutarsınız? Bunun ilk şartlarından biri yargının bağımsız olmasıdır, bunun yolu da savunma ve karar alma mekanizmaları arasındaki dengedir yani silahların eşitliğidir. Bu denge bozulduğu anda adil yargılama ortadan kalkar.

Bir ülkede hukukun egemen olup olmadığının göstergelerinden biri savunma makamının pozisyonudur. Savunmanın güçlü olması bireyin devlet karşısında güçlü olmasıdır. Eğer birey devlet karşısında güçsüz duruma düşürülüyor ise o artık otoriter devlettir, güçsüz birey otoriter devlet tarafından ezilmektedir. Bunu yaratmanın yollarından en önemlisi de yargıda savunmayı etkisiz hâle getirmekle olur.

Peki, Türkiye'de durum nasıl? Bugün "tutuklu avukatlar" diye bir sorunumuz var. OHAL boyunca tam 570 avukat tutuklandı. İktidar temsilcileri buna hemen şunu söyleyebilirler: "Ya, canım, onlar görevleri dolayısıyla tutuklanmadı, çeşitli suçlar işlediler." Gazetecilere de böyle söylüyorsunuz, başka mesleklere de böyle söylüyorsunuz. Ama her nedense bu tutuklananların tamamı muhalifler oluyor. Muhalifleri tutuklamakla yetinmeyen, onların avukatlarını da tutuklayarak savunmasız bırakan bir akılla karşı karşıyayız. İstanbul Barosunun eski başkanlarından Profesör Yücel Sayman'ın ifadesiyle, bir "devlet avukatlığı" yaratma yoluna gidiyorsunuz, tıpkı hâkimler ve savcılar gibi. Muhalif avukatların önemli örgütlerinden biri olan Çağdaş Hukukçular Derneği bir KHK'yle kapatıldı, bu yetmedi, Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve bazı üyeleri tutuklandı.

Türkiye Barolar Birliğinin başındaki "Türkiye" ifadesinin kaldırılması ve avukatların barolara kayıt olmadan mesleklerini yapabilmesini düşünebilmek bile ancak bu iktidarın aklına gelebilirdi. Yaşanan onlarca olaydan birini örnek vereyim: Avukat Ömer Kavili, görülmekte olan bir duruşmada mahkeme yargıcıyla tartıştığı gerekçesiyle güvenlik güçleri tarafından duruşma dışına çıkarıldı. Duruşma hâkiminin şikâyetiyle hemen orada tutuklandı ve ne oldu biliyor musunuz? Bu ayıba başka bir ayıp daha eklendi, gece 04.00'te yeni bir mahkeme ortaya çıktı ve kendisini denetimli serbestlikle, yurt dışı çıkış yasağıyla beraber serbest bıraktı. Eskişehir'de avukat Heval Yıldız Karasu'nun bürosu kurşunlandı. Avukat Erdal Doğan bürosuna gelen 2 kişi tarafından üstü kapalı olarak tehdit edildi, bu tehdidin daha önce takip etmekte olduğu davalarla ilgili olduğuna inanıyor. Avukatların can güvenliği yok. Böyle bir ülkede yaşıyoruz artık. Mahkemeden çıkarmalar, sır saklama ilkesinin ihlal edilerek üst aramaları, fiilî saldırılar ve itibarsızlaştırma. Şu çok iyi bilinsin ki ne kadar baskı yapılırsa yapılsın avukatlar biat etmeyecektir.

Türkiye'nin en uzun süreli eylemlerinden biri İstanbul'da Çağlayan Adliyesinde yapıldı, avukatlar tam seksen beş hafta adalet nöbeti tuttu. Bu eylem dünyanın her yerinde görüldü, duyuldu, bir tek iktidar duymadı, bir de siz duymadınız; tuhaf. Avukatlara yönelik baskılar keşke sadece bu kadar olsa...

Sayın milletvekilleri, Türkiye'de 100 bin avukat var, 100 bin de hukuk fakültesi öğrencisi var. Avukat ile müvekkil arasındaki ilişki, yarattığınız bu ekonomik kriz nedeniyle yani piyasaların altüst olması nedeniyle artık sadece bir ticari ilişki hâlini almaya başladı ve bu nedenle, sırf bu nedenle avukatlar her şeyin sorumlusu olarak görülüp müvekkilleri tarafından da saldırıya uğrar hâle geldi. Hukuk devletinin temellerinden biri olan savunma hakkı, iktidar eliyle geleceksiz ve güvencesiz bir hâle getirilmeye çalışılıyor. Sayın milletvekilleri, demokratik bir ülkede savunma hakkı ne kadar güçlüyse hukuksal sistem de o ölçüde güçlüdür. Avukatlar, iktidarın itibarsızlaştırma ve ötekileştirme süreçlerine direnecek, tarafsız, bağımsız ve güvenilir bir yargıyı kurmak için, parçası oldukları bu yargı için mücadele etmeye devam edeceklerdir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Aydoğan.