GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:47
Tarih:17.01.2019

MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, dün kaldığım yerden devam edeceğim çünkü gündem dün kaldığım yerden devam ediyor, bu ülkenin talihsizliği de devam ediyor.

Dün demiştim ki: "Ülkenin çoğunluğunu oluşturan yoksulların seçtiği Meclis çoğunluğu ne yazık ki bu yoksul çoğunluğun sesine kulaklarını tıkamış, onları görmezden geliyor."

Vergileri konuşuyoruz ama ne yazık ki verginin konuşulduğu yerde mülk sahiplerinin, patronların yani en basit tabiriyle "işveren" denilen sermaye sınıfının nasıl daha az vergi vereceği üzerine yoğun bir tartışma yürütüyoruz. Onlara nasıl kolaylık sağlarız, cezalarını nasıl affederiz, 6 vergi affının üstüne belki 7'nciyi nasıl çıkarırız diye kafa yoruyoruz ama bu Meclisin gündeminde bu yoksulların sorunları yok. Mesela, asgari ücretten işçilerin ödediği verginin kaldırılması yok. Bu Meclisin gündeminde özellikle zorunlu tüketim maddelerinde olan ÖTV'nin kaldırılması yok. En adalet dışı ÖTV meselesi bu Meclisin gündemine girmiyor.

Şöyle bir örnek vereyim: Arabaya konulan mazotta, arabalarıyla övünen, her gün yeni bir arabasıyla sokağa çıkan Ali Ağaoğlu da, PETKİM'in sahibi de, TÜPRAŞ'ın sahibi de Ödemiş'teki Murat'tan bozma Şahin görünümlü arabasına mazot koyan köylü de, ben de, sokaktaki kâğıt toplayıcısı da aynı parayı veriyor, aynı vergiyi ödüyor. Elektriğe de aynı vergiyi ödüyoruz, yediğimiz yemeğe de, kullandığımız telefona da aynı vergiyi ödüyoruz. Biri rezidansında yaşıyor, öbürü gecekondusunda yaşıyor. Doğal gazda aynı vergiyi ödüyoruz ve birinin doğal gazı yatırılmadığında aynı gün kesiliyor, öbürünün kapısına kimse dayanamıyor ve bu Meclis bunu konuşmuyor.

Bu Meclis, yoksulların, işçilerin gelir vergisini kısıtlamayı konuşmuyor. Diyor ki bizim madde: "Uyumlu vergi mükellefine ceza gelirse bunda 250 liraya kadar indirim yapılabilir." Ben size en uyumlu vergi mükellefini söyleyeyim: 22 milyon çalışan, her ay düzenli vergisini veriyor. Düzenli olarak her ay bu vergisini veren insanların yani bu ülkenin bütün yükünü sırtında taşıyanların vergisinde herhangi bir indirime gidilmiyor.

Çözüm? Ben size birkaç tane çözüm önerisi söyleyeyim, sonuçta vergiye ihtiyaç var: Mesela, arabasıyla övünen, lüks arabasıyla hava satanların, bunu gösterenlerin vergisini artırın. Mesela, servet vergisini koyun, servet sahiplerinden daha fazla vergi alın. Mesela, sarayı kapatın, sarayın masraflarını ortadan kaldırın. Mesela, Kıbrıs'taki askerleri çekin, Kıbrıs'ın kaderini Kıbrıs halkına bırakın. Somali'de kurulmaya çalışılan üssü, Katar'daki üssü kapatın, askerleri buraya getirin. Ordunun sayısını azaltın, masrafları kısın, savunma masraflarını. Ve mesela, Leyla Güven'in sesine ses verin Kürt halkıyla adil demokratik bir barış imzalayalım, savaş bütçesini kısalım, bu bütçeyi yoksul halka ve bu ülkenin ihtiyaçlarına harcayalım.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Hangi Kürt halkı ya?

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Ne barışı ya?

MUSA PİROĞLU (Devamla) - İşte, tam onu diyecektim, onu da şimdi söyleyeyim, iyi oldu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Saçmalama hakkını kullandın.

MUSA PİROĞLU (Devamla) - Şimdi, sabahtan beri HDP'nin adı ne zaman anılsa birileri eline mezura alıyor, cetvel alıyor ya da metre alıyor, bir mesafe yarışına girişiyor. Doğrudur, herkesin bir mesafesi vardır, bizim de var. Bizim mesafemiz, ezen ile ezilen arasındaki mesafede ezilenden yana olmaktır, patronun karşısında işçiden yana olmaktır, erkeğin zulmünün karşısında kadından yana olmaktır, Gazze'de Filistinliden, İspanya'da Katalan'dan, Basklıdan, İrlanda'da İrlandalıdan, Türkiye'de Kürt'ten yana olmaktır. Biz o oylarla buraya geldik; beğenmeyebilirsiniz, onaylamayabilirsiniz ama mecbursunuz, son Kürt ölene kadar, son Alevi ortadan kalkana kadar, son emekçi ortadan kalkana kadar bizi dinleyeceksiniz.

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Son terörist, son teröriste kadar!

MUSA PİROĞLU (Devamla) - Rosa Luxemburg'un deyimiyle, vardık, varız, var olacağız ve bunu size rağmen yapacağız. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Piroğlu.